Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BU pazar, ekonomiye de, bazı sıkıcı gelişmelere de biraz mola... Araya güzel ve farklı bir gelişme girecek bu hafta.
Amerika’da yaşamını sürdüren İzmirli bir tıp adamından büyük müjde geldi.
Yıllardır kazandığı başarılarla adını Ege’nin altın çocuğu olarak duyuran Prof. Dr. Enver Akalın böbrek tedavisinde yeni bir dönemin kapısını araladı.
Evet yıllardır beyin göçü verdiğimiz için üzüldüğümüz Ege’nin başarılı insanları şimdi yurtdışında dünya genelinde yeni buluş ve tekniklere imza atıyor.
* * *
1962 yılında doğan Akalın, Türkiye birincisi olarak İzmir Bornova Anadolu Lisesi’ni ve ardından Ege Tıp Fakultesi’ni bitirdikten sonra Amerika’da iki ayrı üniversitede bobrek nakli ve immunoloji alanında üst ihtisasını tamamladı. 2000’de New York Mount Sinai Tıp Fakültesi’ne genç tıp adamı, şimdi böbrek hastalıklarında dünyada ilk sıralarda gösterilen New York Albert Einstein Tıp Fakültesi’nde Böbrek ve Pankreas Nakli Bölüm Başkanı olarak araştırmalarını sürdürüyor.
Çalışmalarının katkısını ise dünya yakın gelecekte böbreklerde doku uyuşmazlığı sorununun tamamen ortadan kalkmasıyla yaşayacak. Prof. Dr. Enver Akalın, Amerika’da böbrek hastalıklarında yeni ileri teknikler geliştirdi.
* * *
Amerikan tıp dünyasında adından söz ettirmeye başlayan Akalın, Noel tatili için geldiği İzmir’de geliştirdiği ileri teknikleri anlattı.
Akalın’ın çalışmalarıyla böbrek nakli alanında doku uyuşmazlığı sorununun tamamen ortadan kalkması bekleniyor.
Akalın’dan öğrendiklerimi kısaca aktarayım:
Transplantasyon öncesi doku tiplemesi ve dokuya karşı gelişmiş antikorların tespitinde “Gen Chip” teknolojisiyle geliştirdiği yeni yöntemlerle doku uyumsuzluğuna neden olan antikorlar temizlenerek alıcıyla uyumlu hale getiriliyor.
Akalın, geliştirdikleri uygulamanın Amerika’da yalnızca birkaç merkezde başlatıldığını ve gittikçe yaygınlaştığını aktardı. Böbreklerde doku uyumunu sözkonusu yöntemle yüzde 95’lere ulaştırmışlar.
Böylece “uygun böbrek” tanımı da kısa zamanda tarihe karışabilecek. Hastalar kendisine böbrek vermek isteyen, genel sağlık kriterlerine uygun herkesden böbrek alabilecek.
Prof. Akalın, bu başarıyı “Gen chip teknolojisi” uygulayarak elde etti.
Türkiye’de bu yöntemin henüz uygulanmadığına ancak klinik olarak başarılı organ nakilleri yapıldığına işaret eden Prof. Akalın, adoku tipi laboratuarlarında gelişme sağlanmasıyla bu yöntemin Türkiye’de de uygulanabileceğini söylüyor. Ege’nin gururu tıp adamı iki yıl üst üste Amerikan Transplantasyon Derneği tarafından ödüllendirildi.
* * *
O kadar çok “uygun böbrek bekliyor” haberlerine tanık oluyoruz ki, Prof. Akalın’ın anlattıkları yüreğimize bu hafta su serpti.
Yurtdışına gönderirken ailelerin ve kaybettiği beyin göçüyle İzmir’in boynu bükülürken, onlardan gelen güzel haberler şimdi bizler için en iyi teselli.

“Gen chip teknolojisi”
Akalın’ın geliştirdiği “Gen chip teknolojisi” ile onbinlerce genin doku veya kanda aktivasyon ya da inhibisyonun araştırılmasına olanak veriyor. Bu metot ozellikle kanser hastalarının tanısında ve tedaviye yanıtında da kullanılıyor. Aynı zamanda hastalardan böbrek dokusu ve kan örneklerini alarak “Doku bankası” oluşturduklarını belirten Türk doktor, bu sayede böbrek nakli alıcılarının da böbreği redetme ithimalinin sıfırlandığını vurguladı.

Bir İzmirli’den böbrek mucizesi

Enver Akalın
Sen sus kirli çocuk!..
İzmir üstü başı kir pas içinde sümüklü bir çocuğa benziyor sözlerine karşı çıkanlara “Ben ne anlatıyorum, siz ne anlıyorsunuz” diyor AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve ekliyor:
“Parmağımla ayı gösterdiğim zaman ahmaklar parmağıma bakmaya çalışıyor.”
Demek ki çoğumuz ahmak çıktık...
Sayın Çelik’i doğru anlayacak zekilerin de bir kısmı zaten ya faşist ya gavur...
Ama bence önemli olan Çelik’in ne dediği değil. Hayır, ne gösterdiğinin de, bir önemi yok!
Önemli olan bilinçaltındaki İzmir...
Çelik’i anlamak ve belki de içtenliğini kutlamak lazım.
İzmir kirli, pis, sümüklüi...
Sonradan bir kurtarma harekatı geliştirildi ve Çelik’in bu yargıyı İzmir’deki istemezükçülere bağladığı ortaya atıldı ama..
Gerçek bu olsa da ne fark eder...
İzmir’i, eli kolu bağlı güzel bir kıza
Ya da bir türlü büyüyemeyen bir çocuğa
hatta yerinde duramayan, hırçın bir delikanlıya da benzetebilirdi Çelik.
Bilinçaltı böyle değil ki, nasıl benzetsin??..
Doğu her gün sırtı sıvazlanıp ‘sen ne istiyorsun’ diye sorulan çocuk, ‘yapılanlar gerçek demokrasi mücadelesi değil’ diye onay vermeyen, seçimlerde kırmızılara bürünen İzmir, laf dinlemeyen kirli çocuk...
Ben Çelik’e çok kızmadım..
Hep bilinçaltında demokrasinin gerçek kalesine karşı bir husumet, tahammülsüzlük var diye seziyor,lakin kanıtlayamıyorduk ya.
Kanıt en tepeden gayeeet net geldi.

BLOG
CENGİZ OTAR: İstanbul da yaşayan İzmirli bir gencim. Her sabah Milliyet in Ege ekini mutlaka internetten okuyorum. İzmir için artık umut vaat eden, güzel haberler görmek ümidiyle tıklıyorum her sabah Ege ekini. Sizin yazılarınızı da okuyorum, çoğu zaman İzmir’in sorunlarıyla ilgili güzel yazılarınızı gördükçe memnun oluyorum.
Bu sabah Çakmur ve mahalleden olan arkadaşlarının yine dava açtıklarını okudum Turan bölgesi için. Çakmur emekli olmuş ve birazda tabiatı gereği hırçın biri. Hani vardır emekli olmuş yaşlılarımız. Canı sıkıldığından olsa gerek sürekli İzmir in gelişimini ön ayak olacak projelere dava açmaktadırlar. Lütfen biri bu kişiye ve takımına artık dur desin.
Siz de yazınızda ortaya atılan gerekçelerin yetersizliğine değinmişsiniz.
Sanırım İzmir’in en az iki tekerini Çakmur ve arkadaşları işgal etmiş durumda.