Dilek Gappi

Dilek Gappi

dilek.gappi@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları

“BEKLENEN oldu” diyemeyeceğiz, CHP’de yaşanan sürtüşmenin ötesine geçerek, ayrışma noktasına varacağını tahmin etmek o kadar da kolay değildi.
Gelişmeler, genel sekreterin yetkileriyle ilgili olmasının çok ötesine geçti.
Bugüne kadar parti içi ve dışı politikada kendisine seçenek üretmekten çok frenleme görevi yükleyen, elitist duran, daha çok “Varlığımızı koruyalım” anlayışındaki bir gücün, Baykal’a karşı hıncını gizleyerek statükoyu yıkan, reformist, görkemli zafer görüntüsü sona erdi.
CHP’de yeni bir dönemin perdesi açıldı.
* * *
Tarihin ince cilvesine bakın ki reformist (!) kanat, olaylar kırılma noktasına çıkınca, tarihe ve CHP’nin köklerine can simidi gibi sarılıyor şimdi.
Yıllardır ne diyorduk; CHP değişmeli...
CHP statükoyu kırmalı, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü olmalı, sokağa çıkmalı, sokağın sesini dinlemeli, nabzını tutmalı...
Deniz Baykal’ın sürpriz istifası ardından referandum sürecinde Kılıçdaroğlu’nun yönetimindeki CHP, tüm bu sarsıntıları yaşarken bile ezberlerin bozulmasını isteyen bir görüntü sergilemeye çabaladı.
Yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi, üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasından yana tavır alması ezberlerin bozulmasının ilk işaretleriydi ama “varlığımı korumalıyım” eksenli anlayışın “İpler bizim elimizde” tavırlarıyla oluşan gerilim bir yerde patlayacaktı ve patladı. Kılıçdaroğlu ve Sav’ın altı ay süren yolculukları sona erdi. CHP Genel Merkezi’nde çarşamba öğleden sonra eteklerdeki tüm taşlar ortalığa döküldü.
* * *
Geçmişin derin deneyimine sahip, yıllardır CHP’yi tapınak şovalyesi tarzıyla korumakla muktedir olan Sav’ın kılıcı Kılıçdaroğlu tarafından düşürüldü.
Kılıçdaroğlu, aslında ilk kez liderliğini ilan etti. Kılıcı yere düşen Sav’ın bir süre hamleleri devam etse de sonuç alıcı olacağını düşünmeyenlerdenim.
İzmir’den Alaattin Yüksel ve Oğuz Oyan’ın Genel Başkan Yardımcısı olmasıyla yaşanan değişim başta İzmir’de kendini hissettirecek. Bu isimlerin partiye yön veren konuma yükselmesiyle birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun İzmir yerel siyasetinde eli daha da güçlendi. Kocaoğlu’nun İzmir CHP yönetiminde kendisine söz hakkı tanımayanlara karşı artık sessiz kalmasını kimse beklememeli.
Sav cephesinde ise manevraların nereye varacağını şimdilik kestirmek zor. Ancak İzmir tüm bu manevralara direnebilecek bir güç elde etti şimdi.
Alaattin Yüksel’in Türkiye’deki Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na getirilmesi, geneldeki hiçbir manevrayı beklemeden yerelde CHP’yi yeniden şekillendirmeye yetecektir.
Özüne bakarsanız, yaşananlar bu noktaya gelmeden önce bile, İzmir’de bir değişim yaşanması için çekmecedeki kağıtlar üzerinde denklemler kurulmuş bekliyordu.
İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu’nun milletvekilliği adaylığı için aralık ayında olası istifası üzerine yapılan hesaplar şimdi yenilenecek.
Çünkü tüm yerel yönetimlerin örgütlenmesinin başına getirilen bir güç, İzmir’deki yerel yönetimlerle uyum içinde çalışacak bir yönetim getirmeden yola koyulmayacaktır.
* * *
İzmir’de değişim kesin ama esas olan CHP’nin topyekün yaşayacağı değişim. Sokağa inebilen, varoluş amacının toplumsal refahı artırmaktan ve taban ilişkisinden doğduğunu keşfeden, ezilmişlerin umudu bir konuma yükselebilen, cumhuriyeti varış değil, çıkış noktası yapabilen bir CHP için bugün yaşananlar, tarihi günlerdir. Eskiler “Durgun su, bakteri üretir” derler.
Dipten gelen dalgayla başlayan bu çalkalanmanın; demokratik, çoğulcu, özgürlükçü, yenilikçi, çözüm odaklı, katılımcı bir yönetim anlayışının egemen olduğu, topluma umut veren bir parti örgütlenmesiyle sonlanmasını diliyorum.

Haberin Devamı

Fransız Tatil Köyü satılmasın
Geçen gün hazine arazilerinin İzmir’deki satışlarına yönelik yazdığım ve bir yerinde eski Fransız Tatil Köyü’nün satışına, daha doğrusu satılamayışına değindiğim yazıyla ilgili, Burhan Özfatura aradı.
Genel olarak arazilerin SİT’le ilgili sorunlarını konuştuk ve Başkan (Yanında uzun süre basın danışmanı olarak çalışmanın etkisi ama daha çok insanlığıyla, vizyonuyla yürekten ‘Başkan’ olarak seslendiğim ender insanlardan biridir) kamuoyunda Fransız Tatil Köyü olarak bilinen Club Med Foça Tatil Köyü’ne yönelik farklı bir öneri getirdi.
Özfatura’ya göre burası satılmamalı.Çünkü ya çok ucuz fiyatlara gidecek ya da satın alan doğal güzelliğini bozacak bir yapılaşmaya yönelecek.
141 bin 380 metrekare alana sahip bu doğa cennetinin Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle modernleştirilerek yerli ya da yabancı firmalar aracılığı ile işletilebileceğini söyleyen Özfatura, “Aksi takdirde burası ya satılamaz ya da rantçıların eline düşer” diyor. Eski bir defterdar olmasının da etkisiyle konuya oldukça hakim olan Özfatura’nın önerisini umarım Bakanlık hayata geçirebilir.
Zaten uzun süredir yazık olan bu doğa cennetine daha fazla yazık olmasın.