Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu hızlı nüfus artışına paralel hızlı bir şehirleşme, modernleşme yaşanıyor mu? Hayır.* * *BAŞBAKAN Erdoğan önceki gün "İstanbulda 3. köprüyü mutlaka yapacağız" dedi.Bazıları yeni köprü inşasına karşı çıkıyor. Oysa nüfus artışı yani İstanbula göç durdurulmadıkça yeni yeni Boğaz köprülerine ihtiyaç doğacaktır.* * *KONU İstanbul olunca söylenecek söz o kadar çok ki... Örneğin, Eminönündeki ve Boğazdaki "balık ekmek" tekneleri. Kaldırılıyor. Onları savunmak Eminönü Meydanında işportayı savunmaktan farklı sayılabilir mi?Eskiden Eminönündeki "balık ekmekçi"ler köprü dubalarına yanaşık satış yapardı, yani gözden uzaktı. Boğazda ise hiç balık lokantası teknesi yoktu.İstenirse onlara şimdi "göz bozmayacak" kuytu bir köşe bulunabilir.* * *BİR süre önce "Turizmi Geliştirme Platformu" toplandı, İstanbul için bir rapor hazırladı. Dikkate alınmadıktan sonra raporlar ne işe yarar?Yıllardır bu köşede biz de önerilerde bulunduk. 1993ten beri bunları sık sık da tekrarlamışız.Örneğin Boğazın Anadolu yakasına sahil yolu, bugün mevcut olan yol üzerindeki yüksek duvarların indirilmesi. Tophanedeki depo ve antrepoların kaldırılması. Dolmabahçe Sarayının ve Tophaneden Ortaköye, sahili ve tarihi eserleri perdeleyen duvarların yıkılması. Tophaneden Ortaköye sahil yolu yapımı. Tüm tarihi eserlerin ve özellikle 2 Boğaz köprüsünün geceleri "siluetleri"ni ortaya çıkartacak şekilde aydınlatılması.Bu önerilerden bazılarını Turizm Geliştirme Platformunun raporunda da görmek herhalde İstanbul severleri ümitlendirmiştir.* * *BİR yabancı uzman, daha 1992de şöyle diyordu:"Avrupa Konseyi İstanbuldan vazgeçip Venediki korumaya alıyor. Çünkü insanların düşüncesini değiştirmeden İstanbulu kurtarmak mümkün değildir. Oysa insanlar İstanbulu eritiyor, yok ediyor. Bu eğitim, bilinçlenme ve göçün önlenmesi meselesidir."Bu görüş hala geçerli sayılmaz mı?1999da, yani bundan 5 yıl önce "World Future Society" adlı, merkezi Washingtonda bulunan "Dünya Geleceği Araştırma Merkezi"nin ekonomi ve teknoloji uzmanlarından McKinley Conway, "İstanbulun süper kent olmaya aday olduğunu" açıklamıştı.İstanbul aday oldu ama, süper kent oldu mu?Hayır.En önemli nokta kente ait olma duygusunun ve kentlilik bilincinin pekiştirilmesi, geliştirilmesi ise biz bunu da başaramadık. İSTANBULun dünyanın en kalabalık 100 ili arasında 28. olduğu açıklandı. Avrupada ise İstanbul 4. sırada geliyor. "Madem sonuç değişmeyecekti, biz bu b..u niye yedik?" fıkrası tam bize uyuyor.Son örnek, zina... Günlerimiz zinayla geçti. Yazılar, demeçler, hukuki, dini tartışmalar...Sonuç, "Kim çıkardı şimdi bu zina konusunu?" dercesine, iktidarın tükürdüğünü yalaması...Geç de olsa, doğruyu kabul büyüklüktür... GÜNLERİMİZ ZİNAYLA GEÇTİ 1 MART VE Kuzey Irak ve Türkmenler konusunda Ankara ilk kez sesini yükseltti. Dışişleri Bakanı Gül kaygılarını ABDye sert bir dille iletti: "Telaferde saldırı sürerse ABD ile işbirliği biter."ABDnin yanıtı, aba altından sopa gösterir bir tavır taşıyordu: "Gülün sözlerini kaygı verici bulduk. Ankaradan açıklama istedik."İki taraf da birbirlerinin tutumunu "kaygı verici" buluyor. 50 yılda kurulan stratejik ortaklığın birkaç ayda ne hale geldiğini görüyor musunuz?Bu süreç 1 Mart tezkeresinin reddiyle başladı. Böylece Türkiyenin Kuzey Iraktaki koruma, kollama rolü başlamadan bitti. Ve bu nedenle ABDnin eliyle Ankaranın tüm kırmızı çizgileri silindi. PKK ABD korumasına alındı. Barzani boyuna bakmadan "Kerkük için savaşırız!" diye meydan okuyabildi. Türkmenler ezildi. Başımıza çuval geçirildi. Kuzey Irakta şoförlerimiz kaçırıldı, öldürüldü. Son olarak da bölgenin Türk kalesi Telafer bombalandı.Sivil halkın ölümüne yol açan bu saldırıyı hiçbir gerekçe mazur gösteremez.ABDnin tutumu "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" sözünü hatırlatıyor. ABD yanlış ata oynuyor DİZİLER "En Son Babalar Duyar" TV dizisinin oyuncularının aldığı ücreti duyunca hayret ettiniz herhalde.Bölüm başına 13 milyar alan Ali Erkazan gelecekte yine bir bölüm için 46 milyar lira istiyor.Ayşegül Atikin bölüm başına bugün aldığı para ise 23 milyar lira.TV sayısı arttıkça yerli diziye rağbet arttı. Bunda gerçekten takdir edilecek bazı dizilerin çekilmiş olmasının da rolü oldu.Ama esas etken herhalde "Halk bunları seviyor" görüşünde yatıyor.Öyle olmasa her kanal yeni dönem için 8 - 10 yerli dizi birden ilan eder miydi?Yerli dizi iyi de kalite ne olacak?Seyirci bunu istiyor, öyleyse istediğini ver. Üstelik çoğu birbirinin kopyası olsa da...Yerlilere harcanan paranın bir bölümüyle insanımızın ufkunu açan, ona dünyayı tanıtan, eğiten, öğreten, görgüsünü artıran, heyecanlandıran, yapımında emek olan, zeka olan, espri olan bazı yabancı diziler de alınamaz mıydı? dheper@milliyet.com.tr Vatandaş bunu istiyor!