Doğan HEPER
TÜRK Ceza Kanunu değişiyor. 496 maddelik tasarı tamamlandı ve Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü.
Tasarıyı hazırlayanlardan Prof. Dr. Bahri Öztürk, yeni Türk Ceza Yasası için
"İdam cezasının kaldırılması bile başlıbaşına bir devrimdir" diyor. Ve ilave ediyor:
"Maddeler ayrı ayrı görüşülemeyeceği için Meclis Genel Kurulu'nda kısa sürede yasalaşabilecek."
Bir tasarının kısa sürede yasalaşması mı iyidir, yoksa üzerinde tartışılıp sonra yasalaşması mı?
Herhalde ikincisi.
Üstelik Ceza Yasası Türkiye için çok önemli bir yasa...
O yasaya çok iş düşüyor.
Her ne kadar bazılarımız Türkiye'de yaşadığımızı unutup ülke gerçeklerinden uzak, İsviçre'de ömür sürüyormuşçasına ahkam kesip, yasaları da onlara uygun yasalar olarak görmek istiyorlarsa da, bunlara kapılmayıp realist bir yasa yapmak ancak Meclis'te tartışmayla mümkündür. Hem de enine boyuna, uzun uzadıya...
* * *
ANTALYA'da kavgalı ailelerden birinin iki mensubu karşı tarafı adliyenin önünde, otomobil içinde tarıyor; beş kişi ölüyor...
TEM'de otobüsü çeviren adamlar, biliyorsunuz, içerdekilerin kafalarına kurşun sıkıp infazda bulunuyor.
Kızı
"sevgilim" diye eve davet eden genç, yardımına çağırdığı arkadaşıyla birlikte onu boğup, bileziklerini alıyor.
Şehir içinde,
"aracımız bozuldu" numarası yapan pervasız soyguncular, yardıma koşan bir aracın sahibinin karnına bıçağı acımasızca sokuveriyor.
Rakip fırıncı Kalaşnikof'la taranarak öldürülüyor.
Hunharca işlenmiş cinayet o kadar çok ki... Her geçen gün katlanarak devam ediyor.
Üstelik cinayetlerde doz da artıyor.
Yani, maktulü birden fazla cinayetler her geçen gün çoğalıyor.
Adam;
"Öldürmüşken birkaç kişiyi birden temizleyeyim" diyor.
Olay, katliama dönüşüyor...
Sonuçta;
"Türkiye cinayet cenneti oldu", demek yanlış sayılmayacak.
* * *
ALLAH korusun, sizin eşinizi, çocuğunuzu, sizin yakınlarınızdan, dostlarınızdan birkaç kişiyi birden öldürseler ne yaparsınız?
"Kanun var, katil veya katiller cezalarını görür", dersiniz değil mi?
Bağrınıza bir süre taş basar, adaletin tecellisini beklersiniz.
Katil veya katiller, şartları oluşmuşsa, değiştirilmek üzere olan Türk Ceza Kanunu'nun 450. maddesine göre idama mahkum olur.
Bu ceza ibret olur. Bu ceza caydırıcı olur. Hak da yerini bulur.
* * *
TÜRKİYE'de uygulama bugün böyle mi?
Cezalar yetersiz. Olanlar da uygulanmıyor. Cezaevleri yetersiz, cezalar çekilmiyor.
Vuranın yanında vurduğu kar kalıyor. Ölen de öldüğüyle.
O zaman da
"Adalet mülkün temelidir" sözü, boş bir laf oluyor.
Devletin temeli adalet değil
"güç" oluyor. Meydan güçlülere, potansiyel suçlulara ve de kiralık suç makinelerine kalıyor...
Buna da bizzat devlet yol açıyor. Çünkü, caydırıcı olamıyor. Adil olamıyor.
* * *
BİLİMSEL bakınca cinayetlerdeki, yaralamalardaki artışın sebepleri belli...
Ekonomik güçlükler ve insanımızın problemli hale gelmesi. Toplumsal değişim. İç ve dış göç. Aile yapılarının ve değer yargılarının değişimi.
Bu tehlikeli ortamda kurtarıcı olarak, caydırıcı olarak kala kala
"ceza" kalıyor.
Bugünkü gibi toplumsal çöküş dönemlerinde cezanın caydırıcılığı da olmayınca, canı isteyen adam öldürebiliyor. En ağır suçlar bile fütursuzca işlenebiliyor.
Yeni Ceza Yasası bu kötü gidişi önleyebilir. Eğer, Türkiye gerçekleri, teorik lükslere kurban edilmezse...
Onun için de tasarı tartışılmalı.
Yazara Email D.Heper@milliyet.com.tr
