Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başbakan uzun bir süre önce, Türkiye’de kaçak çalışan 100 binden fazla Ermenistan vatandaşı olduğunu söylemişti.
Tabii, o günden bu güne artmış, o 100 bin belki de 200 bin olmuştur.
Geçen gün yaşlı bir tanıdığımıza uğradık, yanında bir hanım vardı. Öğrendik ki, o da Ermenistan’dan turist diye gelmiş ve iş bulup kalmış. Hayatından memnun... Ama yakında Ermenistan’a dönecek ve arkadaşlarını Türkiye’ye yollayacak.
***
Türkiye’de Bulgaristan Türkleri bu işe başladı.
Sonra Orta Asya’dan akın akın, özellikle çocuk bakmaya, hasta bakmaya gelenler oldu.
Herhalde bugün bunların sayısı yüz binleri aştı.
***
Demek ki bizim vatandaşlar bu işlere rağbet etmiyor ki, bu kadar yabancı iş buluyor.
Ama bu işçiler de rahat değil, bunlara işverenler de...
İşçilerin adı üstünde “kaçak”, işveren de kaçak işçi çalıştıran. Nasıl rahat olsunlar?
***
Yurtta şu kadar kaçak işçi çalıştığını, hükümet biliyor. Bunu Başbakan’ın ağzından öğrendik.
Öyleyse bu işi bir düzene bağlamak, sokmak gerekmez mi?
“Tedbir alındı” diyecekler çıkacaktır. Ama o yola herkes başvuramıyor.
***
Madem bu iş hükümetin bilgisi dahilinde yapılıyor öyleyse daha kolay bir yol bulunmalı.
Eşitlik sağlanmalı.
Bugün yüz binlerden biri kaçak işçi diye ihbar edilse o kaçağı çalıştırana eski parayla 25 milyar lira ceza geliyor.
Yanlış okumadınız, 25 milyar lira.
Oysa ihbar edilmeyen yüz binlerce kaçağı çalıştırana ceza yok!
Bu adaletsizliğe çare “kaçak” lafını kaldırmakla bulunabilir.
Bu insanları çalıştıranlar da, bürokrasi içinde boğulmasın, “muayyen” yani “aynı miktarda” vergi versin, bu eşitsizlik bitsin.

Haberin Devamı

DÜŞÜN
Öyle yapalım

Galataport ihalesi yeniden yapıldı.
Şimdi o bölgede neler yapılacağı yazılıp, çiziliyor.
Ben eskiden beri, ‘İstanbul’un etrafı deniz ve bu deniz halka açılmalı’ diyorum.
Yürüyen de, vasıtada olan da bu deniz manzarasını görmeli. Karşı sahillerin güzelliğini doya doya içine çekmeli.
Ama bu güzellikleri, idareciler görev edinip, gezip görmüyor zannederim.
Gezseler ve görseler bu dünya çapındaki manzaranın kapanmasına değil, açılmasına önayak olurlardı.
Mesela, bir süre önce Kumkapı’dan Sarayburnu’na kadar kaldırım kenarlarına perde gibi yeşillikler dikilmişti, o güzelim Haydarpaşa ağırlıklı karşı kıyıların güzelliği yoldan araçlarıyla geçenlere adeta yasaklanmıştı.
Yazdık, çizdik ve yasak kalktı, gidin bakın manzara herkese açıldı. Demek ki, istenince oluyormuş.
Son zamanlarda, İnönü Stadı da günün konusu...
İstanbul’un imar planını çizen Avrupalı oraya stat koymamış,
O günlerde İstanbul’un nüfusu az olduğu halde “şehir içinde” stat olmaz diye düşünmüş olacak.
Sonra stat Dolmabahçe Sarayı’nı, saat kulesini ve caminin görünmesini güçleştiriyor.
Kulübe büyük bir stat yeri verilse ve şimdiki stat yeri halka ve turizme açık bir yer olsa iyi olmaz mı?

Haberin Devamı

ŞOFÖRE
Lise eğitimi

“Direksiyon hakimiyetini kaybetti.”
“Fren boşaldı!”
Bunlar, araç kazalarının klasik bahanesi...
Oysa kazaların çoğunda, hem de pek çoğunda şoförün kabahati var.
Ama bunu ele alan yok.
Ve böyle oldukça da katliam gibi kazalar azalmayacak, artacak.
Yine söylüyoruz, özellikle otobüs ve kamyon şoförü olmak için lise eğitimi şart olmalı.
Tahsil, “Muhakeme kabiliyeti” verir.. O da daha az kaza demektir.
Bakalım ne zaman?