Benim bir ölçüm var.
Önce, gazetelerin hangi görüşe angaje olduğunu biliyorum.
Sonra onların büyüttükleri haberlere bakıyorum.
Halk için, Türkiye için büyütmek zorunda kalınan, yani önemli veya ilginç görünen haberleri, tek tek her gün 15-20 gazeteyi izledikten sonra görüyorum. Bunlara TV’ler ve interneti de ekleyin.
Böylece tarafsız karar verebiliyorum yani kararlarımın sağlamasını da yapabiliyorum. “Şuna önem verilmiş, buna verilmemiş”, diye.
Bu açıdan CHP’nin “100 yılın projesi”ne de baktım.
Olay bir gün önceye kadar öyle takdim edildi ki, öyle büyütüldü ki, ben CHP’nin bu mega projesinin açıklandıktan sonra gazetelerde manşetlerde yer alacağını zannettim.
Nerede?
Ertesi gün, yani ayın 22’si cuma günü gazetelere baktım. 15 gazeteye.
Manşet yapan yok.
Pardon, bir gazete var.
Onun dışındakiler bırakın manşeti, 1. sayfada büyük bir haber bile yapmamışlar.
Yazık.
Gazetelere değil, Kılıçdaroğlu’na!
Demek ki kimse benim önceden zannettiğim kadar önem vermemiş.
Nasıl versin ki?
100 yılın projesi, 20 yıl sonrayı hedef alıyormuş.
O mega projenin bütün olumlu sonuçlarını 20 yıl sonra görecekmişiz.
20 yıl sonra, kim öle kim kala.
Evet, devlet hayatı için 20 yıl çok kısa bir süre ama ya bizim için...
Biz yarına bakalım, yarınımıza bakalım.
Zaten Kılıçdaroğlu bile bu görüşte değil miydi?
Ne diyordu, “Bana 4 yıl verin yeter” diyordu.
Yani, Kılıçdaroğlu 4 yılda 776 bin kilometrekare vatan toprağını ve 78 milyon bu vatan toprağında yaşayan vatandaşı uçuracaktı, nereden çıktı şimdi 20 yıl.
İşte yukarıda dediğimiz gibi gazetelere bakın ve biri hariç hepsinin bunu anlatmak istediğini görün.
***
Bir hafta geçti, bu “yüz yıllık” proje unutuldu gitti, üzerinde duran yok.
Ne önemli projeymiş, değil mi? Bizim görevimiz doğru bildiğimizi söylemek, yazmak.
Bu kez aşağı yukarı bütün gazetelerde doğruyu görmüş.
Ne diyelim.
***
Ben bir şeyi daha bu millete ve milleti idareye talip olanlara yakıştıramıyorum.
Bu seçim arifesinde bol bol “idam”dan söz etmek. Beğensek de beğenmesek de belli bir seviyeye gelmiş, demokrasi için elinden gelini yapan, 78 milyonluk Türkiye’ye yakışır mı?
Cumhurbaşkanı iki de bir “kefen”den söz ediyor.
Ana muhalefet lideri: “Erdoğan, bana güven, seni kimse asamaz” diye sanki “mefhumu muhalifinden” anlayın demek istiyor.
Allah aşkına söyleyin, bu bize yakışır mı?
Lügatimizde siyasilerin idamı hâlâ var mı?
Ayıptır, ayıp.
UYAN Trafik, belediye