Dr.Eser Alptekin

Dr.Eser Alptekin

dreseralptekin@gmail.com

Tüm Yazıları

Son yıllarda uygulanan ikili ya da üçlü uzuv nakilleri, gündemi meşgul ediyor. Ameliyat sonrası komplikasyonları önlemedeyse fiziksel tedavi ve rehabilitasyonun önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Dünyanın ilk üçlü ekstremite nakilli hastası Atilla Kavdır’ı kaybettik. Kavdır’ın operasyonundan bir ay sonra Hacettepe Üniversitesi’nde yapılan iki kol ve iki bacak nakli de dünyada ilk defa gerçekleştirildi. Ancak kısa süre içinde ampute edilmek zorunda kaldı. Akdeniz Üniversitesi’ndeki operasyonsa başarılıydı. Nakledilen bacakla ilgili sorun yaşanmış ve bacağın tekrar alınması gerekmişti. Bu nakiller, Türk doktorlarının ve sağlık personelinin dünya çapında başarısı olarak izlenmekteydi. Ancak nakiller sonucunda iki hastanın da kaybedilmesi ulus- lararası bilim camiasında ülkemizin ciddiyetiyle ilgili soru işaretlerine yol açtı.

Haberin Devamı

BiLiMSEL CESARET YA DA EGOLARDA ESARET


Dünyadaki ilk çift bacak nakli, İspanyol Pedro Cavadas ve ekibi tarafından 12 Haziran 2011’de Valencia’da La Fe Hastanesi’nde yapıldı. Çift bacak nakli yapılan hasta, Aralık 2011’de uygulanan başarılı rehabilitasyon programları sayesinde su içinde yürümeye başladı. Dünyanın ilk çift kol nakliyse Almanya’nın Münih kentinde kolları yıllar önce kopan bir çiftçiye uygulandı. Bu operasyon da başarılı olmuş ve rehabilitasyon programı sonrası hasta kollarını kullanabilir hale gelmişti. Ülkemizde ilk kol nakli yapılan hasta Cihan Topal’ın da sağlık durumu gayet iyi. Bu kişi artık topluma tamamen karışmış durumda, hatta çeşitli toplumsal faaliyetlerde boy gösteriyor.

Nakil zorunluluk mu?

Tıp alanında dünyanın en gelişmiş ülkesi ABD’ye baktığımız zaman, bu konuda çok daha temkinli davrandıklarını izliyoruz. Yüz nakilleri konusunda özellikle uyguladıkları tanık koruma programı çerçevesinde öncülük yapan ABD’nin bilim insanları, bırakın kol ve bacak nakli yapmayı, henüz el nakli konusunda bile ilk adımlarını yeni atıyor. Bu noktaya bir eleştiri getirilebilir. Amerika’da protez uygulamaları eskiden beri var ve protez rehabilitasyonu konusunda da ileri seviyedeler.
Son yıllarda Amerikalı ve Japon bilim insanlarının geliştirdikleri protezler, özellikle de nanoteknolojinin katkısıyla insan uzvuna benzer hale getirildi. En kompleks hareketleri gerçekleştiren el eklemininbirebir benzeri insan vücuduna entegre edilerek ince motor hareketler dahi uygulanmakta.

Haberin Devamı


Protezler, masraflı ancak uzuv nakli gibi bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanımını gerektirmez ve hayatı tehlikeye atmaz. Yüz nakli insanın sosyal yaşamını etkilemesi açısından bir gereklilik ve bu alanda yetenekli plastik, rekonstrüktif cerrahlarımızın öncülüğünde başarılı sonuçlara ulaşılmakta. Yüz nakilleri göreceli olarak vücudun ufak bir bölgesinin naklini ilgilendirdiği için ‘graft-versus host’ reaksiyonları yani nakledilen organa karşı vücudun geliştirdiği ret cevabı da düşük seviyede kalır. Bu nakillerden sonra en önemli konu, mimik kaslarının işlevini kazanması. Bu konuda da en önemli görev, rehabilitasyona düşer.


Organ nakillerinin büyük bir kısmı hayat kurtarıcı. Bu noktada hekim ve hasta konuyu enine boyuna tartışmalı, artılarla eksiler dikkatlice masaya yatırılmalı. Kol ve bacak gibi büyük uzuv nakilleriyse diğerlerine göre çok daha riskli.

Haberin Devamı


Basitçe düşünürsek uzuv naklinden önce ortalama 40-45 kiloluk bir vücuda kan pompalamaya çalışan kalp en az 20, bazen 30-40 kiloluk ek bir vücuda kan pompalamaya çalışacak. Kullanılan bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar, vücudu zayıf düşürür ve hiç akılda olmayan bir enfeksiyon kişiyi yenilgiye uğratabilir. Bu nedenle çok başarılı ameliyat ve ameliyat sonrası yoğun bakım basitçe fizyoterapi tanımlamasıyla takip edilmemeli, insanın yeni hayatına adaptasyonunu simgeleyen rehabilitasyon, tüm unsurlarıyla hayata geçirilmeli. Aksi durumlarsa sadece hüsranla sonuçlanır.