Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

MEHMET UÇUM

19 Mayıs 1965 doğumludur. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. İstanbul Barosu üyesidir. Yirmi beş yıldır serbest avukat olarak çalışmaktadır. Ağırlıklı çalışma alanı iş hukuku ve sosyal sigortalar hukuku olmuştur. Yanı sıra Basın Hukuku, Ceza Hukuku, Tazminat Hukuku, İdare Hukuku ve Fikri Haklar alanında çalışmalar yürütmüştür
İstanbul Barosu bünyesinde 1995 yılında kurulan Çalışma Hukuku Komisyonu’nun kuruluşunda görev almış, sekiz yıl komisyon bünyesinde çalışmış ve (1998-2002) döneminde başkanlığını yürütmüştür. İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin kurucu üyeliğini bir dönem sözcülüğünü yapmıştır. TESEV üyesidir. Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu üyesidir.

Haberin Devamı

Başbakan’ın 4 Nisan 2013 gününde Dolmabahçe’de yaptığı toplantıdan sonra akil insanlar adı verilen kişiler tüm ülkeye dağıldı. Günlerinin çoğunu görev alanı olan bölge illerinde geçiren bu kişiler büyük bir ilgiyle karşılandı ve akil insanlar faaliyeti barış sürecinin en popüler konularından biri haline geldi. Bazı illerde çoğunlukla marjinal ve etkisiz negatif tepkiler dışında akil insanlar çalışması toplumun büyük kesimi ile pozitif bir düzlemde buluşmayı başardı. Bu çalışmanın toplumsal barış sürecine ne kattığı ve bunu nasıl kattığı çok konuşulacak ve etraflıca analiz edilecek bir konu. Zaman içinde bu konuda çok sayıda fikri çalışmanın ortaya çıkacağına kuşku yok. O yüzden bu konuyu şimdilik erteleyip akil insanların faaliyetinin niteliği, işlevi, ortak ilkeleri ve özelliği hususlarında kişisel görüşlerimi paylaşmak istedim. Aşağıda yer alan tüm nitelemeler ve tespitler tamamen “bence” diye ifade ettiğim görüşler olup ne üyesi olduğum Doğu Anadolu Grubu’nu ne de akil insanlar heyetini bağlayan bir yanı yok. Ayrıca yapmaya çalıştığım şey akil insanlar faaliyetine ortak bir kimlik vermek değil sadece bu faaliyetin doğasına ilişkin bazı tespitler yapmaktan ibarettir.

TEMSİL İLİŞKİSİ
Akil İnsanların Türkiye toplumu ile bir temsil ilişkisi içinde olduklarını düşünüyorum. Elbette bu temsil ilişkisi siyasi ve hukuki bir temsil ilişkisi değil. Yani siyasi veya hukuki vekil olmak sonucunu doğurmuyor. Buradaki temsiliyet tamamen toplumsal zemine oturan bir ilişkiye işaret ediyor. Her ne kadar heyette yer alma daveti Sayın Başbakan ve yardımcıları tarafından yapılmış ise de bu çağrının Türkiye toplumu adına yapıldığı kanısındayım. Diğer deyişle Türkiye toplumunun hükümet aracılığıyla akil insanları görevlendirdiğini söyleyebiliriz. Türkiye toplumu çok kimlikli ve çok kültürlü olduğu için akil insanlar heyeti bu çeşitliliği yansıtan bir yapıya sahip. Bu nedenle Sayın Başbakanın dediği gibi akil insanlar bir Türkiye özeti oldu.
Türkiye toplumu bu bileşimde çok sayıda heyet çıkarma kapasitesine sahip olduğu için mevcut akil insanlar herhangi bir üstün vasfa sahip değil, eşitler arasından seçilmiş bir grup olarak kabul edilmeli.

OMUZDAKİ YÜK
Akil insanların toplumsal iradeyi bütün renkleriyle siyaset alanına taşımakla yükümlü oldukları görüşündeyim. Türkiye toplumu sürece ilişkin görüşlerini, kaygılarını, eleştirilerini akil insanlar aracılığıyla siyasi aktörlere aktarıyor. Başka bir anlatımla egemenliğin gerçek sahibi olan toplumsal irade çözüm süreci bakımından akil insanlar kanalıyla siyaset alanına giriyor, kendi geleceğine ilişkin talebini ortaya koyuyor. Siyasete düşen de bu iradeye uygun siyaset üretmek. Bu nedenle akil insanlar görevlerini amaca uygun yerine getirmek için anlatmaktan çok anlamak, konuşmaktan çok dinlemek durumunda. Bununla birlikte bilgi ve görüş paylaşmak, gelecek öngörüleri üzerine fikir alışverişi yapmak ortamları da doğal olarak oluşuyor. Ayrıca toplumun akil insanlara burada belirtilenin dışında ortak iyilik için bir görev yüklemesi halinde bu görevi de yerine getirme sorumluluğu taşımaları beklenebilir.

BARIŞ MESAJI
Akil insanların mesajının birlik ve barış olduğu anlaşılıyor. Çünkü akil insanların asgari ortaklığı kalıcı bir barışa kavuşma isteği. Bunun için birlik vurgusuyla barış mesajı vermek faaliyetlerinin odak noktası olarak gözüküyor.
Ayrıca yirmi birinci yüzyılın ihtiyaçlarına da yanıt veren demokratik bir siyasal sistemin ülkemizin hakkı olduğu konusunda ortak bir duyarlılık geliştirdikleri de gözleniyor. Üyelerin bireysel olarak görüş açıklama hakkı var.
Ancak her üye bu hakkı ortak mesaja zarar vermeyecek bir tarzda kullanmak yükümlülüğü altında hissediyor. Bu, bireysel davranış kültürü açısından ahlaki ve iş yapma bakımından etik bir yükümlülük olarak nitelenebilir.

SİVİL GİRİŞİM
Akil insanlar faaliyeti bir devlet görevi değil. Gönüllülük esasına göre bir araya getirilmiş sivil bir girişim özelliğine sahip. Yaptıkları çalışmaların herhangi bir parasal veya maddi karşılığı yok.
Heyette yer alan hiçbir kişinin para karşılığı bu işi yapma konusunda beklenti ve isteği yok, olamaz da. Çünkü niteliği gereğince bu işin para karşılığı yapılması mümkün değil.
Akil insanlar grup bazında çalışma biçimlerini kendileri belirliyor ve süreci kendileri yönetiyor. Her bölge grubu farklı tarzlar seçebiliyor. Bu nedenle çok çeşitli çalışma biçimleri çıkıyor.
Son olarak belirteyim ki akil insanların devletle ilişkisi sadece güvenlik, ulaşım ve konaklama ihtiyaçlarının karşılanmasıyla sınırlı.
Başka anlatımla akil insanlar kendi faaliyetlerinde devleti sürecin dışında tutuyor ve devlet de sürecin dışında kalmayı kabul ediyor.