Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Özcan Köknel

Milli Eğitim Bakanlığı hazırladığı öneriye açtığı müfredat programında, yeni düzenlemeler öneriyor. Öneriler değişime, dönüşüme, gelişime katkı sağlayacak; çağdaş bilimsel gerekli, gerçekçi eğitimi, öğretimi içerecek.

Bilindiği gibi öğrenme doğumla başlar. Aile, arkadaş çevresi; okul, toplumsal kültür ortamı içinde yaşam boyu sürer. Öğrenmenin çeşitli tanımları vardır. En geniş anlamda öğrenme, yaşantılar, deneyimler, yinelemeler, başarılar, başarısızlıklar sonucunda kalıcı olan davranış sürecidir.

Haberin Devamı

Müfredat programının içeriğini değerlendirmek, tartışmak eğitim uzmanlarının alanına girer. Ancak, eğitim-öğretim alacak çocukların gençlerin yaşadıkları ortak kültür ortamını; eğitim alacakların bedensel, ruhsal durumunu anlamak, bilmek gereklidir.

Toplumda, öğrenme alışkanlığı, davranışı belirli belirli koşullarda ortaya çıkar ve gelişir.

Boyun eğerek öğrenme: geleneksel, baskıcı, katı, sert, dışlayan kültür içinde gelişir. Kişi zorunlu olarak, korkarak kullanır. Ruhsal çatışma, buna bağlı ruhsal, toplumsal tepkiler ortaya çıkar.

Özdeşleşme: Çocuk, genç, toplumda ilişki kurduğu “Kahraman” olarak değerlendirdiği kişinin davranışlarını taklit eder. İletişim, ilişki azalır ya da bozulursa, öğrenme davranışı bozulur ya da tepkiye dönüşür.

Benimseme: Öğrenme davranışı duygusal, bilişsel süreç içinde özümsenir. Benliğe, kişiliğe yerleşir. Kalıcı öğrenme davranışları yaşam boyu sürer. Çağdaş öğrenmenin amacı, çocuğa, gence aktarılan iletilerin benimsenmesini sağlamaktır.

Yeni bir araştırma, Türkiye’de başta aile olmak üzere bütün toplumsal kurum ve kuruluşlarda geleneksel kültürün etkin olduğunu saptamıştır. Geçmiş, gelenek anımsanır, unutulmaz. Ancak, günlük yaşantıya yansıtılırsa çatışma yaratır. Geleneksel kültürde ataerkil, erkek egemen baskıcı, katı sert, cezalandırıcı ilkeler, kurallar geçerlidir. Eşitlik, özgürlük, insan ve çocuk hakları dikkate alınmaz. Ayrıca gelir yetersizliği, işsizlik, göç, toplumsal, çatışma, şiddet, terör toplumda kaygı, korku yaratır.

Haberin Devamı

‘Küresel kültür’

Çağımızda, çocukları, gençlerin yaşadığı ortam küreselleşmiştir. Son yıllarda küreselleşme, dijital sistem, internet, bilgisayar, facebook, twitter, cep telefonu, sosyal medya, iletişim ağı “Çağötesi” küresel bir kültür oluşturmuştur.

1965-1980 yılları arasında doğanlara X; 1980-2000 yılları arasında doğanlara Y; 2000 yılı ve sonrasında doğanlara Z kuşağı adı verilmiştir.

Türkiye’de nüfusun yaklaşık olarak yarısını çoğunlukla Y ve Z kuşağını içeren çocuklar ve gençler oluşturur. X kuşağı, “çağ dışı”, “ezik”, “silik” olarak değerlendirilmiştir.

Y kuşağına göre yaşamın amacı mutluluktur. Bu amaca erişmek için bilişsel yaklaşımın öğrenmenin yolu, yöntemi olduğunu kabul ederler. Aile, arkadaş, insan, toplum ilişkilerini önemserler. Kazançtan üstün tutarlar. Farklı dünya görüşünü çeşitliliğini savunurlar. Başkalarını geliştirmek için çaba harcarlar.

Z kuşağı, “izleyici kuşak” olarak nitelendirilir. Duygusal ve soyut kavramlara aşırı ilgi duyarlar. Felsefeye ve sanata yatkın çok yönlü kişilik yapısı içinde topluma uyum sağlamaya çalışırlar. Bu kuşak çoğunlukla altı-yedi yaşından sonra cep telefonu, bilgisayar kullanır.

Haberin Devamı

Yakın gelecekte gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde çalışan nüfusun yaklaşık yüzde yetmişinin Y kuşağı olacağı öngörülmüştür.

Türkiye’de Y kuşağının yaklaşık yüzde yirmisi yükseköğrenim görmüş; büyük çoğunluğu eğitimini tamamlamıştır. Bu kuşağın çoğu izsizdir. Çalışanların çoğu başarısız, uyumsuz, mutsuzdur. Üretici, yaratıcı girişimleri çabaları yoktur. Başka ortamlarda, başka ülkelerde olmayı tasarlarlar. Müfredat programı Z kuşağına X ve Y kuşağı tarafında aktarılacaktır.

Bilindiği gibi, klasik koşullanma, edimsel, davranışçı, bilişsel, toplumsal model olarak öğrenme gibi, birçok öğrenme kuramı vardır. Bu kuramların başarılı uygulanması için, çocuğun, gencin anlamak, tanımak öğrenme davranışını geliştirmek gereklidir.

Eğitim-öğretim alacak çocuğun gencin bedensel ruhsal durumu, yaşı, zeka düzeyi, çoğulcu, duygusal zeka türü, duygu durumu dikkat, algı, bellek gibi bilişsel işlevleri yaşadığı ortam değerlendirilir. Öğrenme davranışını geliştirmek için motivasyon; başarılı, uyumlu, üretici, yaratıcı, mutlu umutlu olmak için misyon ve vizyon yaratacak yol yöntem aranır.

Abraham Maslow’a göre (1908-1970) beslenme, korunma gibi gereksinimler doyuma ulaşırsa bedensel, ruhsal gelişme olur. Çocuk, genç ilgi, sevgi, güven kazanmayı öğrenir. Öğrendikleri özgür ve özerk düşünmeyi, kendini varlamayı, başarılı, üretici, yaratıcı olmayı sağlar.

Erik H. Erikson (1902-1994): İnsanın Sekiz Evresi, görüşüyle benlik, kişilik gelişmesiyle toplumsal öğrenme arasındaki ilişkiyi açıklamıştır. Çocukluk çağında çekirdek olarak kazanılan kimlik duygusunun yaşam boyu değişme, gelişme sürecinin önemini vurgular.

Piaget (1896-1980) bilişsel değişmenin ve gelişmenin dört evrede gerçekleştiğini, bu evrelerin, yaş ve zeka düzeyi yanında, ekonomik ve toplumsal kültürle ilişkili olduğunu belirtmiştir. Her evrede farklı öğrenme yolları, yöntemleri kullanıldığını vurgulamıştır.

Çocukları, gençleri anlamak için, Lübnanlı ozan, yazar, ressam Halil Cibran’ın (1881-1931) dizelerini bilmek, anlamak, uygulamak gerekiyor.

YAY VE OK

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değildir.

Onlar hayatın kendi varoluş özlemi için doğan kızlar ve erkekleridir.

Sizin vasıtanızla dünyaya gelirler, fakat sizden gelmezler.

Sizinle beraberdirler fakat size ait değillerdir.

Onlara sevginizi verebilirsiniz, fakat düşüncelerinizi veremezsiniz.

Çünkü kendi düşünceleri vardır.

Vücutlarını yanınızda tutabilirsiniz, ruhlarını tutamazsınız.

Çünkü ruhları yarında yaşar, yarına gidemezsiniz rüyalarınızda bile.

Onlar gibi olmak için çabalayabilirsiniz, fakat onları kendinize benzetmeye çalışmayın.

Çünkü hayat ileriye doğru yürür, dünde oyalanmaz.

Siz “yay”sınız, çocuklarınız geleceğe fırlamış canlı “ok”lardır.

Prof. Dr. Özcan Köknel

1954 yılında İ.Ü. Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniğine asistan olarak girmiş, 1995 yılına kadar uzman, doçent, profesör, yönetici olarak çalışmıştır. 1995 yılında emekli olmuş; 2002-2008 yılları arasında Ticaret Üniversitesi’nde ders vermiştir. Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları gençlik sorunları, ruh sağlığı, ilaç tedavisi, alkol ve madde bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır. Yabancı dergilerde 50, yerli dergilerde 200’den fazla yayını vardır. Yirmi beş kitabı yayımlaşmış; yirmi kitabın bir ya da birkaç bölümünde yazıları yer almıştır. İki uluslararası, beş ulusal bilimsel derneğin üyesidir. Dört ödül kazanmıştır.