Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dr. Cenk Sevim

Dr. Cenk Sevim, lisans eğitimini kimya mühendisliği alanında, yüksek lisans eğitimini yatırım projelerinin finansmanı konusunda ve doktora eğitimini enerji teknolojileri alanında tamamlamıştır. Dr. Sevim, Energy, Turkish Journal of Electrical Engineering ve Journal of Yasar University dergilerinde hakemlik yapmaktadır. Ayrıca enerji teknolojileri, jeopolitik, uluslararası enerji politikaları ve enerji stratejileri konularında uluslararası ve ulusal hakemli bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi, uluslararası ve ulusal kongrelerde sunulmuş tebliğleri, uluslararası kitaplarda yayınlanmış kitap bölümleri, küresel enerji stratejileri konulu bir kitabı bulunmaktadır. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi üyesi olup hâlihazırda enerji sektöründeki yabancı sermayeli uluslararası bir kuruluşta yönetici olarak görev yapmaktadır.

Haberin Devamı

Küresel enerji sektöründe ve enerji politikalarında önümüzdeki dönemde önemli gelişmelerin ve değişikliklerin olması beklenmektedir. Küresel enerji sektöründe yaşanacak değişimlerin ve meydan okumaların başında petrol arz güvenliği, fosil enerji kaynaklarının kullanımına bağlı iklim değişikliği sorunu, enerji yoksulluğu, yenilenebilir enerji teknolojilerinin geleceği ve doğal gaz alanında yaşanacak olan rönesans kabul edilebilir.

Talep artışı sürerse
Enerji talebinde günümüzdeki artış eğiliminin devam etmesi halinde 2035 yılına kadar enerji yatırımları için gerekli olan tutarın 38 trilyon dolar olması beklenmektedir. Bu yatırımların yaklaşık yarısını elektrik üretimi diğer yarısınıysa petrol ve doğal gaz yatırımları oluşturmaktadır. Mevcut enerji talebiyle ilgili eğilimler dikkate alındığında toplam yatırım tutarının yüzde 65’lik bölümüne OECD dışı ülkelerin ihtiyaç duyacağı öngörülmektedir ki bu tutarda yaklaşık 25 trilyon dolar civarındadır. Bu noktada sürdürülebilirlikle ilgili en önemli soru bu yatırımların OECD dışı ülkeler tarafından mevcut ekonomik dinamikler altında nasıl finanse edilebileceğidir.

Olası Değişimler
ABD’nin başta “sand oil” kaynakları olmak üzere ulusal petrol rezervlerine yönelmesiyle petrol ihracat oranını düşürmesi, başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerden gelen yüksek petrol talebi ve son yıllarda Ortadoğu’da yaşanan jeopolitik gelişmelerin sonucunda küresel ölçekte petrol politikalarında önemli paradigma değişimleri öngörülmektedir.
İklim değişikliği tehlike sınırında bir eğilim göstermektedir. Eğer 2017 yılına kadar CO2 emisyonları başta olmak üzere diğer sera gazlarının emisyonunun kısıtlanması konusunda uluslararası bağlayıcılığı olan bir anlaşma oluşturulamaması halinde 2 derecelik üst sıcaklık artış limiti aşılacaktır. Bunun sonucunda oluşacak domino etkisiyle 2035’e kadar dünyadaki küresel sıcaklıkta 3,5-4,5 derecelik ve daha uzun vade de 6 derecelik sıcaklık artışı olması beklenmektedir ki derecelik bir artışın tüm dünyayı felakete sürüklemesi olasıdır.
Günümüzde başta Afrika ve Güney Pasifik bölgesi olmak üzere dünyada 1,3 milyar insan elektriğe ulaşamamaktadır. Afrika’da yaşamakta olan 800 milyon insanın elektrik tüketimi New York şehrinin elektrik tüketimine eşittir. Diğer taraftan küresel GSYİH’nın sadece yüzde 3’nün enerji altyapısına ayrılmasıyla 1,3 milyar insan elektriğe kavuşma imkânı bulunmaktadır.

Stratejik kaynak
Gerek iklim değişikliği sorunu ve gerekse enerji arz güvenliği açısından yenilenebilir enerji kaynakları stratejik öneme sahip kaynaklardır. Başta rüzgâr enerjisi olmak üzere güneş ve hidrojen teknolojileri son 10 yıl için büyük bir gelişme göstermişlerdir. Orta vadede deneyim eğrisinin yükselmesi sonucu maliyetlerin düşmesi ve hidrojenin enerji taşıyıcısı olarak yaygın şekilde kullanılmasıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım oranlarının artması beklenmektedir.

Kaya gazı devrede
Doğal gaz alanında, kaya gazının devreye girmesiyle küresel ölçekte doğal gaz üretiminde artış meydana gelmiştir. Kaya gazının devreye girmesinden önce ortalama 60-80 yıl arasında öngörülen doğal gaz rezervlerinin kullanım süresinin kaya gazıyla birlikte 160-200 yıl aralığına yükseleceği öngörülmektedir. Bu gelişmeyle birlikte tıpkı 1960-1970 döneminde küresel olarak petrol bolluğunun yaşandığı gibi önümüzdeki dönemde de bir doğal gaz bolluğunun yaşanması olasıdır. Yaşanan kaya gazı devriminin merkezi ABD’dir. Bu gelişmeyle birlikte ABD ucuz enerji alternatifine tekrar kavuşmuş durumdadır ki bu değişimin son 5 yıl içinde ABD’den Çin’e kayan üretim sektörünün ABD’ye tekrar dönüşünü sağlaması olasıdır. Bu öngörünün gerçekleşmesi halinde ABD’nin makro ekonomik göstergelerinde pozitif yönlü önemli gelişmeler yaşanması olasılık dahilindedir. Bu gelişmenin ABD için bir diğer önemi de enerji ithalatçısı konumundan enerji ihracatçısı konumuna geçebilecek olmasıdır ki bu durum özellikle AB bölgesindeki doğal gaz oyununda dramatik gelişmelere gebe olan bir süreci başlatacaktır.

Haberin Devamı

İrtibat telefonumuz: 0212 337 92 23. Mail adresi:dsazak@milliyet.com.tr