Yazarlar Ekonomik özgürlük

Ekonomik özgürlük

07.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ekonomik özgürlük

Ekonomik özgürlük

       Atatürk, ekonomik özgürlük olmadan tam bağımsızlığın sağlanamayacağı tezini öylesine güçlü vurgulamıştır ki, başta kapitülasyonlar olmak üzere pek çok tevarüs edilen sorunu çözme cesareti bulmuştuk. Düyunu Umumiye denen Osmanlı borçlarının genç cumhuriyete yaptığı baskı, Atatürk'ün bu " ekonomik özgürlük" ilkesi sayesinde bertaraf edilebilmişti.
       Vural Sözer'in Barajans yayınları'ndan çıkan "Atatürklü günler" derlemesi, "ekonomik özgürlük" kavramından Mustafa Kemal'in ne kastettiğini çok net anlatan günlük gibi. 75 yıl sonra bizler, topluma bir İstiklal Savaşı'na malolmuş bu özgürlüğü acaba yeterince koruyabildik mi?
       Dünya Ekonomik Özgürlük Endeksi, Türkiye'nin son 7 yılda 5 sıra birden düşerek 55'den 60'ıncı sıraya gerilediğini ortaya koyuyor. Kanada'daki Fraser Enstitüsü ile ABD'deki Cato Enstitüsü'nün başını çektiği, 80 ülkedeki liberal enstitülerin işbirliği ile hazırlanan Dünya Ekonomik Özgürlük İndeksi'nin 1997'deki değerlendirme sonuçları dikkate alınması gereken bir olgu.
       Liberal Düşünce Topluluğu'nun duyurduğu bu çalışmayı, Prof. Dr. James Gwartney'in başkanlığında ünlü iktisatçılar tarafından hazırlamış. Bu indeks, 120 ülkenin ekonomik özgürlüklerini değerlendiren bir akademik çalışma niteliği taşıyor.
       İndekse göre, Dünya Ekonomik Özgürlük sıralamasında 1990'da 10 üzerinden 5.1 puan ile 55'inci sırada yer alan Türkiye, 1997'de 6.3 puan almasına karşın 60'ıncı sıraya gerilemiş. Türkiye indeksteki en iyi sıralamayı 34'üncülükle alternatif para birimlerini kullanma özgürlüğü alanında elde etmış.
       Endekste en kötü notumuz, fiyat politikası ve istikrarı alanında. Dünya enflasyon rekorunu elinde tutan bir ülke için kaçınılmaz bir sonuç bu. Ekonominin yapısı ve piyasaların kullanımı sahasında 50'inci, sermaye ve mali piyasalarda mübadele serbestliği alanında ise 60'ıncı sırada yer almışız.
       Hong Kong ekonomik olarak en özgür ülke konumunu korurken, Singapur, Yeni Zelanda, ABD ve İngiltere bu ülkeyi takip etmiş. İsviçre, ekonomik özgürlükler sıralamasındaki ilk beşteki yerini kaybetmiş.
       Genelde Latin Amerika ülkeleri 1997'de 1990 yılına nazaran gelişme kaydettiler. Ekonomik özgürlükte en büyük artış, Dominik Cumhuriyeti, Macaristan, İrlanda, Panama, Filipinler, Polonya, Portekiz, Çek ve Slovak cumhuriyetlerinde görülürken, Malezya, Endonezya ve Venezüella ekonomik özgürlükler alanında önemli düşüşler yaşadı.
       Çalışmanın en çarpıcı sonuçlarından biri de ekonomik özgürlük ve refah arasındaki ilişki. Ekonomik özgürlük sıralamasında ilk yüzde 20'lik dilimde yer alan ülkelerin kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) ortalamaları 18 bin 142 dolar iken, son yüzde 20'lik dilimdeki ülkelerin kişi başına GSYİH'ları bin 538 dolarda kaldı. Üst dilimdeki ülkeler ortalama yüzde 1.84'lük büyüme oranına sahipken, son dilimdeki ülkelerin büyüme oranları yüzde - 2.1 olarak kayda geçti.
       Ekonomik özgürlükler indeksine ilişkin veriler, 1990'da 111, 1997'de ise 119 ülke arasında, 25 değişken kullanılarak toplandı. İndeksteki verilerin, ekonomik olarak daha özgür olan ülkelerin, daha düşük seviyede ekonomik özgürlüğe sahip ülkelere nazaran daha iyi bir ekonomik performans ortaya koyduğu notu var.
       Bugün ekonomik özgürlükten daha fazlasını kastediyoruz. Bireyleri ve aktörleri özgür olmayan bir toplumda ekonomi serpilip gelişemiyor. Üstelik küreselleşme, ekonomik özgürlüğü başta vadilere taşımış durumda. Çok Taraflı Yatırım Anlaşması'nın oloşum aşamasında bizler, özgürlüğümüzü daha sıkı savunmak için başkalarının merhametine ve iyi niyetine güvenemeyiz.
       Türk ekonomisinin ve piyasanın tüm aktörleri, ekonomik bağımsızlık endeksinin bu alarme sonuçlarına, Çok taraflı Yatırım anlaşması'nın getireceği yüklere şimdiden kafa yormak zorundadır.



Yazara E-Posta: seref.oguz@milliyet.com.tr