Sekiz Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yapılacak müthiş bir etkinlikten haberdar etmek isterim sizi. İstanbul Karması Bayan Futbol takımı ile gazeteci ve ünlü kadınlardan oluşan karma 15’er dakikadan iki devre yapılacak futbol maçında karşı karşıya gelecekler. Aslında “geleceğiz” demek daha doğru olur, çünkü ilk 11’de ben de varım!

Birbirine haber atlamak için çalışan, özel haberler ve yazılarla var olan kadınların birbirlerine pas vermek zorunda kalmaları çok eğlenceli olacak. Takım oyunu bizim ruhumuza aykırı bir kere, genlerimiz bireysel oyunlara kodlanmış; herkese eşit davranmak, herkesle yakın ama uzak bir mesafede durmak gibi saplantılarımız var. Tanıştığımız ve göz göze geldiğimiz herkes haber bizim için, elimizden gelse dünyadaki her bir insanla tanışır ve röportaj yaparız.

Neden futbol?
Olay şu; Türkiye Futbol Federasyonu bayan futbolunu tanıtma ve geliştirme projesi kapsamında gerçekleştirecek özel maç ile bayanların futbol sahalarındaki performansını yaşama ve gözlemleme şansı bulacağımız bir fırsat yarattı. İstanbul Karması’ndaki bayan futbolcularla, bayan gazeteci ve sanatçılardan oluşacak iki karma takım mücadele edecekler.
Ancak korkarım bu karşılaşma tuhaf olaylara sahne olacak; diyelim Bayan Futbol Takımı’ndan (kadın demek istiyorum, neden kadın futbolu diyemiyoruz ki?) bir oyuncu bize gol attı, ben kızı köşeye çekip röportaj yapmak isterim; neden futbol, nasıl başladın, ne zaman karar verdin?

Haberin Devamı

Penaltı korkusu
Beckham Ayşe Arman bu arada benden hızlı koşarsa ne olacak, ona çelme mi takacağım? Yok bana göre değil takım oyunu, aynı zamanda takım arkadaşlarımı da kontrol etmek zorundayım, ya Rahşan Gülşan göğsünde yumuşattığı topa vole vurur da gol olursa? Ya Mutlu Tönbekici rövaşata yaparsa?
‘Hat trick’ yapmalıyım başka çaresi yok, en çok aklımı kurcalayan da penaltı ihtimali. Yıldız futbolcuların başına sık gelir bu durum, Messi kaçırmaz mesela Ronaldo kaçırır. Artık kısmet! Sol dizimdeki yan bağların henüz güçlenmemiş olması beni korkutuyor, o halde bol faul yapmalı ve bana yapılmış gibi her pozisyonda kendimi yere atmalıyım.

Lippi’yi istiyorum Ofsayt meselesi var ayrıca ama o kadar da korkmuyorum; Guiza da bilmiyor neticede! Küçükken sahada başına fena bir olay geldiğini ve muhtemelen kaleciden dayak yediği için gol atamadığını düşündüğüm Guiza benim kahramanım olamaz! Benim kahramanım LuisFigo’ydu, o nasıl bir insandı öyle? Antrenörümüz kim olacak acaba, ben Marcelo Lippi’yi isterim. Kimin nerede oynayacağına o karar versin, ‘Ciao Marcelo’ derim gözlerimi kırpıştırarak; “Voglio giocare molto!!”. İşte, forvet oldum bile. Ben sporcu ruhuna sahibim, başarılıyım, hırslıyım, zeki ve çeviğim; Ahmet Çakar’ın dediği “kadınlar futbolla daha çok ilgilenirse daha çok çirkeflik olur” lafına da katılıyorum. Hakem de bulundu bu arada. Yaşasın!!!



Guiza’dan kötü olamam ya


Guiza’dan kötü olamam ya

Haberin Devamı