Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Blue” 90’lı yılların yerli rock sahnesinden iki yetenekli müzisyenin dramatik yaşamını öykülüyor.

Cennet virtüözleri sever..

Gitarist Yavuz Çetin ve baterist Kerim Çaplı’nın yaşam hikayeleri dönemin sosyal yapısını yansıtan bir belgesele dönüşüyor.

Uzun saçlı, siyah tişörtlü gençlerin uzaylı gibi görüldüğü yıllardır.

O yıllarda rock müziğin kalbinin attığı mekan Beyoğlu Kemancı’da sahne alan Blue Blues Band’in gitaristi, solisti olan Yavuz Çetin müzikle nefes alır, gerçek kimliği sahnedeyken ortaya çıkar.

Grup arkadaşı gitarist Batuhan Mutlugil onu “bütün gün evde pijamayla dolaşır, akşam sahnede eline gitarı aldıktan sonra rock efsanesine dönüşürdü” diye tanımlıyor.

Haberin Devamı

***

Belgeselin paralel öykü olarak ele aldığı Kerim Çaplı ise müzik yaşamı Amerika’da başlayan The Monkees gibi efsane bir grupla turne yapma başarısına ulaşan diğer bir yetenek. Davul dışında şarkı söyleyip diğer tüm enstrümanları çalabilen, beste yapan Çaplı ve Blue Blues Band’in yolu Kemancı’da kesişir.

Yönetmen Mehmet Sertan Ünver, yapımcı Suzan Güverte ve danışman Yekta Kopan yerli sinemamızda sık rastlanmayan incelikli bir araştırma gerçekleştirmişler. 200 kişilik bir ekip en ince detayları bir araya getirmiş, Çaplı’nın geçmişi Amerika’da araştırılmış, oradaki müzisyen arkadaşları bulunmuş. Röportajlarda her iki müzisyenle çalışmış, tanışmış, dinlemiş isimler söz alıyor : Teoman, Nejat İşler, Aylin Aslım, Melis Danişmend, Batuhan Mutlugil, Batu Mutlugil, Sunay Özgür,Göksel.. Kurgu müthiş bir akış sunuyor.

Sanatçıların hazin sonlarını izlerken hep aynı soru aklımdan geçer; “yetenekleri kader cezalandırır mı?” veya “cennet virtüözleri sever” der, avunurum. Bu belgeseli kaçırmayın, bu iki müzisyenle mutlaka tanışın..

VİZYONDAKİLER

HIZLI VE ÖFKELİ ***

KABUKTAKİ HAYALET **

KAPAN ***

TATLIM TATLIM: HAYBEDEN GERÇEKÜSTÜ AŞK ***

LOGAN ***

GÜZEL VE ÇİRKİN ***

AŞK ÖZÜR TANIMAZ

Cennet virtüözleri sever..

Beden ve Ruh

Yönetmen: Ildiko Enyedi

Oyuncular: Geza Morcsanyi, Alexandra Borbely.

“Beden ve Ruh” üzerine bir şeyler yazmadan önce şunu belirtmek isterim; eğer bir film Berlin Film Festivali’nde Büyük Jüri, Fibresci ve Halk Beğeni ödüllerini kazanmışsa daha izlemeden “izlemek gerekir” derim.

Haberin Devamı

İzledikten sonra da bu kez, mutlaka diyorum. Son yılların en farklı filmlerinden birisine imza atmış Macar yönetmen ve senarist Ildiko Enyedi. Bedenen özürlü Endre ve ruhen özürlü Maria arasındaki aşkın şiirselliği öykünün içeriğindeki kontrastlarla bu kadar güzel nasıl harmanlanır ?

***

Otistik bir karakter olan Maria Budapeşte’de bir mezbahada kontrolör olarak göreve başlar. Aynı mezbahada sol kolu özürlü Endre’de finans müdürü olarak çalışmaktadır. Yemekhanede başlayan kısa ve kaçamak diyaloglar bir süre sonra yakınlaşmaya gider. Tesadüfen her ikisi de geceleri aynı rüyaları gördüklerini öğrenirler. Her ikisinin de ilişkiyi yaşamak konusunda tereddütleri vardır. Maria insan tenine dokunamaz, Endre ise acı tecrübelerinden dolayı temkinlidir.

***

Maria ve Endre arasındaki kırılgan ilişkiye seçilen mezbaha ortamı sert bir kontrast oluşturuyor. Mezbaha çalışanlarının kaba saba, seksüel ayrımcı, tacizkar davranışları, sözleri gerçek dünyanın aynası gibi. Maria’nın dokunmayı öğrenmeye çalışması, Laura Merling’ten “What He Wrote” şarkısı dinleyerek yaptığı aşk alıştırmaları, gündelik yaşamın içine giren geyikli rüyalar filme şiirsel bir doku veriyor. Maria’da Geza Morcsanyi otistikliğin sessizliğini, mimiksizliği, düzen takıntısını mükemmel bir oyunculukla yansıtıyor. Keza Endre’de Alexandra Borbely yalnızlık, temkinlilik arasında gidip gelen davranışlarında, kusursuz bir oyunculuk gösteriyor.

Haberin Devamı

Kamera açıları, oyunculuklar ve ışık filmin şiirsel havasını olağanüstü destekliyor. Olağanüstü, sıra dışı bir sinema deneyimi “Beden ve Ruh”.