Hem oyuncu hem şarkıcı Charlotte Gainsbourg
“Armut dibine düşer” lafı çoğunlukla baba çocuk ilişkilerinde gerçeği işaret eder. Sinemadan oyunculuğuyla tanıdığımız Charlotte Gainsbourg babası gibi müzik yapmaya da devam ediyor. Ee nasıl yapmasın? Babası, tüm zamanların en unutulmaz parçalarından olan “Je t’aime moi non plus”nün yaratıcısı ve söyleyeni Serge Gainbourg olursa.
Charlotte’un sinema kariyerinden çok bahsetmek istemiyorum. Önemli yönetmenlerle çalışan Fransız sinemasın önemli bir oyuncusu. Onu en son Lars Von Trier imzalı 3 filmle anımsıyoruz: Deccal, Melankoli ve Nemfomanyak. “Rest” 7 yıldan bu yana yaptığı ilk albüm toplamda ise 5.albümü. Şarkılarının bir çoğunun sözlerini kendisini yazmış.
Yazarken çoğunlukla 2013’te yaşamını kaybeden üvey kız kardeşi Kate Berry’yi düşünmüş. Sözler ölüm, kayıplar ve çocukluk korkuları üzerine. Albümün çıkmasına yardımcı olan birçok ünlü isim var. En önemlileri babasının da yapımcısı olan, elektronik müziğin üstadı, besteci Sébastian Akchoté. Daft Punk, Beastie Boys, Bloc Party, Sébastiane’ın birlikte çalıştığı diğer ünlü isimler.
---
Babası da 80’li yıllarda yaptığı funk, beat ve atmosferik müziğin yaratıcılarından olan bir müzik adamı. Daft Punk grubunun yarısı olan Guy Manuel de Homem Christo albümde bir çok parçada eşlik ediyor. Tabii ki Daft Punk havası da albümde bir çok parçada karşımıza çıkıyor. Yeni Zelandalı saykodelik pop yapan Conan Mockasin birkaç parçada besteci olmuş. Albümde Paul Mc Cartney bestesi “Songbird in a Cage” var. Kendisi de piyanoda eşlik etmiş.
Charlotte babası tonunda seslendiriyor şarkıları, çok öne çıkmayan vokaller, yer yer mırıldanır, fısıldar gibi. Rüzgara söylenmiş sözler gibi havada dağılıyor. Arka plandaki vokallerde aynı tonda. İlk şarkı “Ring A Ring O Roses” bunun en tipik örneği. Babasının ölümünü hatırladığı “Lying with You” acılı sözlerine karşın temposu yüksek tam bir offbeat parçası. “Kate” ise kaybettiği üvey kardeşine yazılmış aynı müzikal dokuda bir başka parça. Yazar Sylvia Plat’a adanmış “Sylvia Says” ise tam bir Daft Punk parçası gibi olmuş. “Dans vos Airs” ise Fransızca Chanson türünün tüm özelliklerini hatırlatan romantik bir şarkı, en sevdiğim parça oldu.
Charlotte kendisini en fazla etkileyen şarkıcılardan ve albümlerden bahsederken babasının “L’Homme a tete de chou”, Ian Dury’nin “New Boots and Panties”, Pink Floyd “ The Wall”, Bob Dylan “Nashville Skyline” Portishead “Dummy” albümlerini sayıyor.
Kendisi de keyif ve anlamın içiçe geçtiği tipik bir Fransız albümü yapmış.
‘Yüzyüzeyken Konuşuruz’
‘Yüzyüzeyken Konuşuruz’ son yıllarda zenginleşen yerli alternatif sahnenin önde gelen gruplarından. İndie-folk olarak tanımladıkları müziklerinde şarkı sözleri büyük öneme sahip. Belli ki, yaşanmışlıklardan yola çıkan sözler oldukça yaratıcı. Şarkılarından bazıları: Ateş Edecek Misin, Bakkal Osman Abi, Bir Sinema Filmine Bilet Almışım, Giyemediğim Terlikler, Kendi Evimde Deplasmandayım.
Sözler samimi, genç kitleyi içine alacak tarzda. Sözlerden yola çıkarsak toplum tarafından onaylanan aşkıyla deniz manzaralı bir ev düşlerken, denizinden uzaklaşıp kovaya düşmüş balık gibi hissedenlerin, bakkal Osman Abi’sini özleyenlerin, poşet çaya karşı demliğe taraf olanların, gel diyemeyip sadece hiçbir yere gitmemesini isteyenlerin, denize kıyısı olmayan insanları sevemeyenlerin, teknolojik iletişimden değil yüz yüze konuşanların dertlerini, isteklerini yansıtan şarkılar çıkıyor karşımıza.
Sakin gitar riflerine, şarkıları yazan Kaan Boşnak gitarı ve sesiyle kasmadan eşlik ediyor. Engin Sevik (gitar), Can Kalyoncu (davul), Can Tunaboylu (bas) diğer elemanlar.
Hafta sonu izlediğim konserlerinde atmosferlerini kurup, şarkılarını çaldılar. 2017’de en çok dinlediğim şarkılardan olan “Sandal” finalde geldi.
Gerçekten çok güzel, kıvamında bir beste. Diğer sevilen şarkıları “Ölmemişiz”, “Ateş Edecek Misin”, “Ne Farkeder”, “Para Hala Bende” hep bir ağızdan söylenen şarkılar oldu.
Sahne performansları yaptıkları sakin müzikle özdeşleşmiş. Son derece sakinler. Tek itirazım parçaları stüdyo havasında çalıp bitirmelerine oldu.
Halbuki, şarkıları konserlerde uzayıp, farklı riflerle, denemelere, sololara uygun dokuda. Konserlerde biraz daha gaz gerekli. Bunlar seyirciyle iletişimi geliştiren performanslar.
Hele konseri kesip, ara vermelerine hiç aklım ermedi. Olmaz bu tür konserlerde ara...