Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



"Bir el, bir çift göz ve milyonlarca çene"!..
Günah keçimizi bulduk yine.
Getirin yağlı ipi, seçin ağaç dalını, tekmeleyin iskemleyi. Asalım şu Muhittin'i...
Ne oldu; hani "Hepimiz Türküz, düşman değiliz" diye bağırıyorlardı Galatasaraylı ve Fenerbahçeli taraftarlar... Nerede dostluktan, hoşgörüden, sevgiden dem vuranlar?
Boşat nereli?
O herifi rahatsız etmeyeceklerini bilseler, bir de asalım mı besleyelim mi ona karar verebilseler, İmralı'ya gönderecekler hakemi.
Garibim Beşiktaş'la davalı. Fenerbahçe'nin iki Galatasaray'ın bir penaltısını vermemiş... Misak - ı Milli sınırları içinde yaşama şansı kalmamış besbelli.
"Hakemliği bıraktım" dese de onun yakasını bırakmazlar artık.
Benden Boşat'a bir öneri:
Çıksın "doğuştan Fenerbahçeliyim" desin. Veya "Galatasaraylıyım"!.. Ya da "bileğimi kesseniz siyah beyaz akar kanım"!..
Hepten kaybedeceğine, üçte biri ile yetinsin milletin.
Üçte biri küçümsemeyin; bu ülkede daha azıyla iktidar bile olunuyor.
* * *
Aslında, duygularımız mantığımızı yoğurtlu mantı gibi yalayıp yutmasa, meseleyi iki ayrı şıkta değerlendirip çenemizi yormaktan kurtulabiliriz:
Birinci şık... Muhittin Boşat, Sülün Osman'ın reenkarnasyon halidir.
Ucu "derin devlet"e kadar dayanan büyük bir komplonun sahadaki uygulayıcısıdır ve emirleri Merkez Hakem Kurulu Başkanı Bülent Yavuz'dan almaktadır. Bülent Yavuz ise Haluk Ulusoy'un şampiyon olmasını işaret ettiği takımı mutlu sona ulaştırmakla görevli bir "özel ajan"dır.
Ulusoy'u siyasilerimiz, siyasetçilerimizi ABD yönlendirmektedir ki, ABD'yi yönetenler de birkaç uluslararası şirkettir. Bu şirketlerin yönetimleri yaptıkları toplantıda, bu sezon Süper Lig'imizde hangi takımın şampiyon olacağına karar vermişler midir bilinmez, ama emirlerden biri de derbinin berabere bitmesidir. Bu adamların en büyük hobisi, her hafta Türkiye'deki maç skorlarını kararlaştırmaktır.
Elbette Muhittin Boşat da bu badireden eli boş çıkmayacaktır. Kolay mıdır bir derbiyi "berabere bitir" emrini uygulamak. Hani "şu takım kazansın" deseler neyse. Adam atarsın, penaltı verirsin falan. Ama beraberlik zor zenaat. Ya Galatasaray çok iyi oynasaydı? Veya Fenerbahçe beş fırsattan dördünü golle sonuçlandırsaydı? Penaltı pozisyonları da yetmeyecekti o zaman.
İş güç ve aile sahibi bir adamın toplumsal linçe uğramasının bedeli ne kadardır bilemiyorum. Gerçi şu anda hakaretten başka bir getiri görülmüyor, ama Muhittin Boşat ne tür bir "menfaat" elde etmişse, anasının ak sütü gibi helaldir. Bu zor görevini MHK başkanı ile Federasyon başkanına şirin gözükmek için yapamayacağı çok açıktır.
* * *
İkinci şık; daha kısadır: Muhittin Boşat hata yapmıştır.
Hatasının karşılığı prosedürlerde vardır. Sonuçlarına katlanacaktır.
Mantık yürütmeye, eleştirmeye, kızmaya, linç etmeye başlamadan önce herkes bu iki şıktan birini tercih etmek zorundadır.
Her iki şıkkı birden kullanmaya kalkanların ya karakterlerinden ya da zekalarından şüphe etmek gerekir.
Evet, hakimlerin kararı bozulabilmekte, lakin hakemlerin kararları hatalı olsa da uygulanmaktadır. Bunun karşılığında hiçbir hakim yanlış kararı yüzünden toplumsal linç ile cezalandırılmamaktadır.
Bir takımın şampiyonluk hayallerini yıkanlar sadece hakemler midir?.. Bilerek ya da bilmeyerek aynı görevi başarıyla uygulayan nice futbolcular, teknik direktörler, yöneticiler, başkanlar, hatta medya mensuplarından hangisi aynı türden infazlara uğramıştır.
Hakemler bize Allah'ın bir nimetidir. Narsizm ve yönetme tutkularından yararlanarak alt beyinlerimizdeki vahşi içgüdülerimizi tatmin ettiğimiz kurbanlıklarımız olarak, onlara iyi davranalım, bayramdan bayrama keselim.
Ve şükredelim; pek çoğumuzu onlar kurtarıyorlar. İyi ki varlar.

Neler gördük biz. Uzaylı kadar uzak Brezilyalılar, buz gibi Ruslar, tüccar Yugoslavlar... Hele sanayici Revivo ve asosyal Ortega'dan sonra, Hooijdonk eski bir akraba kadar sıcak geldi açıkçası. Kanım ısındı.
İşini iyi yapıyor. Çiftetelliyi de beceriyor. Hele Ömer'in elindeki şemsiyeyi yok etmeye çalışıp takımını koruma çabası...
Yetmedi; ekmek yediği ülkenin milli takımına da arka çıktı bu "delikanlı". Röportaj isteyen İngiliz medyasına "Provokasyon yapacaksınız, tuzağa düşmem" dedi. Gel de sevme Hollandalıyı!
Size bir şey söyleyeyim mi, hani derbide yaptığı arkadan müdahaleye kırmızı kart diyorlar ya... İnanın değildi. Dikkatli bakın. Nereye bastığını anladığı anda tüm ağırlığını sol dizine verip, ayağını geri çekmeye çalışıyordu.
Sonunda beni de pozisyonlar üzerine geyik muhabbetine soktu ya, helal olsun Hooijdonk'a.

Dehşet, dalalet, hatta hıyanet gibi bir muhabbet:
(İhsan Kalkavan) - Maç sahada kazanılmıyor biliyorsunuz.
(Abdurrahim Albayrak) - Keh keh... Kendini ele verdin İhsan bey.
(Ömer Çavuşoğlu) - Ama bu bir realite. Becerebilsem ben de yapardım.
(Aziz Üstel) - Sen de az gayret etmemiştin Ömer'cim. Kimin şampiyon olacağına birileri karar veriyor aslında.
* * *
Yılların gazetecisi Faik Çetiner, gözleri faltaşı gibi, konuklarına bakıyor programında. Ben ekrandan duyduklarıma inanamıyorum.
Hepsi eski yönetici bu zatların. Hepsi şikenin bir olgu olduğu görüşünde. Onlara göre yapılıyor... Yapmışlar ve fırsat bulsalar yine yapacaklar. Yapmayan aptal.
Allahından bulsunlar.
Bu nasıl yöneticiliktir ki, canlı yayında Çinçin mahallesinin hızlı cepçileri hünerlerini anlatır gibi konuşabiliyorlar. Akıllı olmak ile kurnaz olmanın, kurnazlığı etik dışı yollarda kullanmanın ayırdına varamıyorlar mı?..
Populizm desek o da olamaz. Bu ülkenin vatandaşları sahtekar mı?
"Hile"nin yüceltilmesi, maharet gibi sunulması, hilebazlığın iltifat olarak kullanılması futbolda milyonlara yön vermiş bu kişilere yakışır mı?
Biz böyle yöneticilere müstehak mıyız, onlar bu kulüplere layık mı ?




SPOR


BASKIN!
At yarışları
Avrupa ligleri
Aslan'a kolay lokma: 80-70
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Iverson'dan 104 trilyonluk imza
Bu ne güzellik: 3-0
Sopayı eline aldı!
'Orta'lık karıştı!
Terim'in sert yüzü
Koz şimdi Trabzon'da: 0-0
GELECEK GENÇLER'İN: 3-1
Antep'e altın kredi: 1-0
'Yakın'dan vurulduk: 0-2
UEFA Kupası'nda dün
Haber turu...
Rövanş daha zor
Hayal değil, gerçek
Asalım mı besleyelim mi
Bir fişek attı havaya