Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Evet... Örnek; Sayın Serdar Bilgili... Kendisi, üç gün öncesine kadar "kaybedilmiş" Sparta Prag maçını direkten döndürdü ve tek başına kazandı.
Elbette; Lucescu'nun hücumda "yuvarlanan kartopu taktiği" futbolumuzdaki "deha" kriterlerini yeniden gözden geçirmemizi gerektirecek kadar akıllıcaydı.
Tabi ki; Beşiktaşlı futbolcuların "çağlayan sel gibi" performansı durdurulamaz, 12. Adam'ın "kadife eldivenli yumruğu" aman tanımazdı...
Ama maçı Başkan Bilgili kazandı.

Duygu sömürüsü
Yönetim Kurulu üyeleri bile ona yardımcı olmadı. Hatta üç gün öncesine kadar bu maçın kaybedilmesi için ikinci başkana kadar tüm yöneticiler, sanki elbirliği etmişti. Hatırlayın Sayın Hüsnü Güreli'nin Galatasaray maçı arefesinde vergi meselesini gündeme getirdiğini... Ki, vergide bir leke varsa üç büyüklerin üçünün de eli kirliydi.
Sonra Sayın Lucescu... Avrupa'nın eşiğinde "büyük" hesaplara girişeceğine, Galatasaray derbisine "oynayarak" duygu sömürüsüne sapmıştı. Yabancı olduğu için medyaya kendisini beğendiremediği lafları, acaba Beşiktaş'a ve üzerinde Beşiktaş amblemi olan her vatandaşa, eşyaya, fikre kayıtsız şartsız aşık Beşiktaş seyircisi tarafından "nasıl" algılanmıştı?

Seyirci ak kaşık mı ?
Beşiktaş'ın yüzüncü yıl şampiyonluğunun mimarları yöneticiler ise, onu yaşama geçiren "ustabaşı" da Menajer Sayın Sinan Engin'di. Ama o da, "derbi ateşine" kendini kaptırmış, sanki Şampiyonlar Ligi maçı takvimde yokmuş gibi sorunlu derbinin kişisel polemikleri içine balıklama dalmıştı.
Ya futbolcular... Onları temsil eden Kaptan Tayfur, rakip takımın kaptanını nasıl parçalayacağını anlatmaktaydı Avrupa maçına üç gün kala...
Durum vahim, vaziyet berbattı takım açısından.
Populizme gerek yok...
Beşiktaş seyircisi de sütten çıkmış ak kaşık değildi ve Galatasaray derbisini "dilde küfür, elde meşale" katletmek bir yana, Sparta Prag karşısında alınacak "muhtemel" mağlubiyetin hazırlayıcıları arasında ilk sıralardaydı.

Yöneticiliğin anayasası
Bugün bunları açık yüreklilikle dile getirmek mümkün. Çünkü Beşiktaş camiasının başkanı "herkes" adına özür diledi. Ben kimsenin itirazını duymadım. Kimse, "Ben özür dilenmesi gereken bir şey yapmadım" diyemedi.
Baştan sona, modern yöneticilik tarihi anayasası sayılacak kısa bir konuşmayla, çekti çıkardı kulübünü zehirli bataklıktan Başkan.
O el vermeseydi;
Ne Lucescu taktik verebilirdi.
Ne futbolcular oynayabilirdi.
Ne seyirci coşar, coşturabilirdi.
Sparta Prag maçını Sayın Serdar Bilgili kazandı biline...

UYARI: "Üçüncü Devre"nin reankarnasyonu, bu canlı yayın dialogu tamamen hayal mahsulu olup, isim ve üslup benzerlikleri tesadüften ibarettir.
- Kazım Kanat... Sıkıyorsa aynı çamurları yüzüme karşı at!..
- Sayın Kıvanç Oktay, siz Yıldırım Demirören'le beraber "meşaleden sorumlu yönetim kurulu üyesi" değil misiniz?
- Hayır, biz küfürden sorumlu asbaşkanlarız... Nereden uyduruyorsun bunları "sallama lipton".
- Meşaleleri içeri siz sokmadıysanız Sayın Bilgili niye özür diledi o zaman?
- Sen Beşiktaşlı olduğun için özür dilemiştir her halde. Kardeşim, şapkanı giy kafayı üşütüyorsun galiba.
- Gerçekler çırılçıplak olmalı. Siz gerçekten yöneticiyseniz, siz de soyunun. Serdar Bilgili bana söyledi. Biz soktuk dedi. Yönetim Kurulu bantları yayınlansın.
- Sayın İlker Yasin, lütfen yorumcunuza mukayyet olun. Bu arada Ramazan'dan sonra bize bekliyorum. Bahçede mangal falan.
- Böyle güzel bir gecede... Yıldızlar parlarken... Gemiler Fenerlileri, Trabzon limanına indirmiş... Troleybüsler Avni Aker'in önüne dizilmiş... Boşver be Kıvanç, takma kafanı. Sizler benim canım ciğerimsiniz. Sen, Hüsnü, Yıldırım; hepinizi muhabbetle kucaklarım. Sen de uzatma Kazım. Yahu galibiyet yaramıyor; bize hezimet lazım...

Milli takımımızın İngiltere ile berabere kaldığı maçtan sonra, sanki takımda iyi oynayan varmış gibi Sergen'e takmıştı bizim meslektaşlar.
Şenol Hoca niye almış ilk onbire?..
Ben de Ters Köşe'de yazmışım:
"Tanrı kimseyi Sergen'e muhtaç bırakmasın ve kimseyi Sergen'siz komasın...
Bu eleştirenlerin Sergen'le ilgili ilk yalakalıklarında kendilerine bir sorum olacak; ama poşette" diye.
Belli ki kızmışım... Zaman geçti küllendi. Sparta Prag'ı ıskartaya çıkardı Sergen. Vazgeçtim sorudan, morudan...
Meydan sizin. Övün övebildiğiniz kadar Sergen'i...
"Sakat sakat 90 dakika oynayıp, bir de gol attırdı koçum" falan deyin. "Ah, biraz kendine bakacaktı ki, şimdi Milan'daydı" temcit pilavlarını ısıtın.
Kaleminize kuvvet...
Tanrı kimseyi size muhtaç etmesin ve kimseyi sizsiz komasın.

Ofsaytta kimse var mı?
Sparta Prag maçında Beşiktaş'ın ofsaytlarını sekizden sonra saymayı bıraktım. "Yandık" dedim kendi kendime... "Yine ofsayt ile zeka arasındaki ters orantı gündeme getirilecek".
Sonra bu eleştiriyi yapacak olanların, maç öncesi yangınlarını hatırladım.
Evet... Sparta Prag'ın ofsayt taktiği tuttu. Ama "deplasmanların kralı Sparta Prag" bu muydu?.. Yorumcularımız da ofsayttaydı, o yüzden ofsayt önemli değildi. Rahatladım.

Ara sıra kendini tulumbacı takımının kaptanı sanan Bülent'in defterini yeniden açacak değilim. Özürler dilendi, sorun tatlıya bağlandı.
Ama beş senedir küs olsam da, eski dostum John Barleycorn'a yaptığı haksızlığı dile getirmeliyim.
John Barleycorn kim mi?.. İsim babası Jack London olup ülkemizde sevgili ağabeyimiz, ustamız Halit Çapın'ın kitabını yazdığı, "bay alkol" lakabıyla anılan günah keçisi...

Çok ayıp
Galatasaray Kaptanı Bülent'in, Beşiktaş Asbaşkanları için "alkollüydüler" demesi, üstelik bunu Ramazan günü dile getirmesi, işlenmiş manevi suçlardan biri gibi göstermeye gayret etmesi, şayet bir algı yanılmasıysa çok ayıp.
Şayet Bülent'in tespiti doğruysa, kendisine Sayın Kıvanç Oktay ve Yıldırım Demirören'in soyunma odası koridorlarında yapıcı girişimlerden başka bir eylemde bulunmadığını hatırlatırım.
Ve Bülent'e, sinirlerini yumuşatmak için arada sırada bir duble aperatif almasını tavsiye ederim. Özellikle gerilimli maçlardan çıkarken ve soyunma odası koridorlarına girmeden. John Barleycorn'un sevimli tarafları da yok değildir hani...

II. Jean Paul, Papa olmasaymış futbolcu olacakmış...
Üstelik gençliğinde hücum elemanıymış.
Ne yazık!.. Üç büyüklerin aradığı tüm özelliklere sahipmiş; "dini bütün", "yaşlı"... Yetmedi, "yabancı"...
Meğer fellik fellik aranan "tecrübeli yabancı forvet" şu anda Vatikan'daymış. Bu satırları yazdığımda Menajer Bayram Tutumlu çoktan Roma'ya varmış olmalı.

Sayın Mahmut Uslu söyledi; Avni Aker'de Fenerbahçeli futbolculara saksı atmaya kalkmış Trabzon milletvekili bir beyefendi.
Biz yanmışız... Tribün terörünü önleyecek kanunu beklediğimiz şahısa bakın. Kendi muhtac - himmet bir dede, nerede kaldı bize himmet ede.




SPOR


Pireyi deve yaptık
At yarışları
AVRUPA LİGLERİ
Ülker fırtınası: 75-69
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Hidayet 8'de kaldı: 80-73
Sultanlar'ın gücü yetmedi: 1-3
Beşiktaş'ın hazinesi
II. Ortega zaferi
Ağır tahrik
Aybaba sert çıktı
Yürüyelim arkadaşlar
Haber turu...
Acı kayıp
Başkan maç kazanır mı?
Genç ama yalnız
Böylesi hiç olmadı