Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Okur, yazardan ne bekler; okur - yazar olmasından başka?.. Bir sürü yetenek, fazilet ve tabii ki ciddiyet...
Ciddi ciddi durum tespiti yapmalı bir spor yazarı... Olaya analiz ve çözüm önerileri ile yaklaşmalı... Konu bir kulüp ise, söz konusu kulübe fikirler, o kulübü sevenlere tavsiyeler getirmeli... Veya tersi.
Ya konumuz Fenerbahçe olursa?..
Fenerbahçe’de o kadar çok şey iç içe, alt alta, üst üste, dolaşık - bulaşık ve ardışık meydana geliyor ki, sadece durum tespiti için gereken süreye, bir sezon bile yetmez valla... Şimdi anlatmaya başlasan, gelecek sezonun ortalarında yeni bir teknik direktör kovulma vakasına kadar biter mi, bitmez mi bilinmez.
Gerçi, işin en keyifli yanı, ilk aşamasıdır... Elini taşın altına koymadan yapılan durum tespiti atmosferinde, eser - gürlersin. En ufak bir hata, kaleminden akan kanla Kurban Bayramı’ndaki Müslüman bahçelerine çevirir sayfaları. Dizi bile yaparsın icabında. Ama söz konusu Fenerbahçe olunca bitiremezsin.

Tek sütuna skandal
Fenerbahçe’deki gibi skandal tek sütuna düştüğünde, ne durum tespitinin değeri kalır ne analizin, ne de yapacağın önerilerin. Zaten insan kellesi ile "buzkaşı" oynanan bir ortamda, fikirler atın kuyruğunda uçuşan sinekler kadar kıymetsizdir. Mecburen ciddiyetin sınırlarını zorlamalısın.
Aslında şeytan diyor ki, iki gençlik anını anlatıp haftayı atlat... Ama, "delikanlılık" bizde kalsın ve kestirme yoldan tavsiyelerde bulunalım feleğin azizliğine uğramış Fenerbahçelilere:

Çimen bile uzayamaz
Kovulan teknik direktörün önceden kovulmuş hizmetlisinin zırvalarından, son başkana yapılan ölüm tehdidi suçlamasına kadar, akıl sağlığınızı tehlikeye sokacak çetrefilli olayları bir kenara bırakın.
Size ne, Aziz Yıldırım’ın da askeri techizat firması kurup, Ali Şen’in Rusya’daki işlerine yeşillenme dedikodularından... İki başkan ekonomik savaşlarını, Fenerbahçe ringinde sürdürmeye niyetlenmiş ve tüm manipülasyonlar altında bu gerçekler gizlenmiş olsa bile size ne? Asla taraf tutmayın; çünkü alternatifiniz yok. Başka kulüplerde herhangi bir yönetim krizi gerçekleşse, üçer - dörder potansiyel başkan sırasını beklerken, siz Sarı - Lacivertli camianın kısırlığına alışın... Burası sosyal tesislerinde boy veren çimene bile müsade edilmeyen Fenerbahçe.
Oğuz’a ilişmeyin
Ve size ne, Oğuz Çetin’in karakter rolünden "jönölüğe geçişinde yaptığı iddia edilen muz kabuğu harekatlarından. Yapmasa hımbıl derler, yapsa sinsi... Siz daha iyi bilirsiniz "geleneğinizi."
Ayrıca yerli malı diye hor görmeyin Oğuz Hoca’yı. Bir sürü artısı var. En önemlisi tercümana ihtiyacı olmaması.
Medyanın Aziz Yıldırım’ı "ek gelir kaynağı" olarak değerlendirme iftiralarına inanmayın. Bir kere mantık olarak yanlış... Aziz Yıldırım’ın para verdiği hangi profesyonelden kendine bir fayda geldi ki?

Adalate bırakın
İlyas Tüfekçi’ye yapılan "nazik bir uyarı" ise kemikleriniz mi yumuşayacak, "ölüm tehdidi" ise akrabanız mı hapse konacak ? O işi adalete bırakın. Benim anlamadığım; Sayın Ali Şen bu "komplosunda" neden Mahmut Uslu’yu kullansın ? Çünkü Sayın Uslu eski defterleri karıştırıp Tüfekçi’nin piyasayı dolandırdığını ima etmeseydi, Tüfekçi ile Yönetim arasındaki "omerta" sürecekti. Siz yine de Sayın Yıldırım’a inanın ve "menfur komploya" dekor olmayın.

Marş marş !
Takım içindeki gruplaşmaları tasfiye edecek olan siz misiniz kardeşim? İlgilenmeyin... Parti değil ki bu gruplar, gidin sandıkta emekli edin.
Washington hastalanmış; Sayın Saran düşünsün... Revivo gitmiş; orta sahadan çok "Orta Doğu" Bürosu’nun sorunu... Ortega dönmeyebilirmiş, kombinelerinizi kaybettiğinizi varsayın... Rapaiç gidecekmiş; bu sezon buradamıydı ki?..Ceyhun saçmalamış, Oktay harcanmış, Serhat inişe geçmiş, Rüştü iyileşmemiş... İşinize bakın.
Siz maçlara gidin. Sevin, sadık kalın, alkışlayın... Olmazsa anlayışlı davranın. Seneye aynen... Karışmayın!
Haydi bakalım marş marş... Fenerbahçeliyseniz Fenerbahçeli gibi davranın.

Spor adına işlenen bunca manevi cinayet arasında Faik Çetiner’in Bizim Stadyum’unda izlediğim Lucescu klibi, bataklıktaki pırlanta gibi gözümü aldı.
Her insanın içinde akan, ancak, binlerce gündelik nedenle barajlandığı için farklı debileri olan sevgi ırmağının yakamozunu yansıtan bir pırlanta...
Orada; sevginin bile şiddetle dile getirildiği, nefretin kol gezdiği sahada ışıldadı, stadın negatif enerjisini paraya çeviren simyacılara dönüşmüş spor programları arasından geçit bulup, salonumuza kadar girdi.
Lucescu bir yıl arayla bir Galatasaraylı bir de Beşiktaşlı futbolcusunun sırtına palto koyuyordu. Soğukta röportaj yaparken terli terli üşümesinler diye... Fondaki şarkıda "masalödan bahseden sanatçıya inat, durum alabildiğine gerçekti.
Klipi izleyenlere yardımcı olmak için söyleyeyim; pırlanta, futbolcuların gözbebeklerinde gizliydi. Patlayan bir flaş kadar net gördüm ben.
Spor adına işlenen bunca manevi cinayetler arasında Faik Çetiner’e de bir teşekkür borcumuz kaldı... Reytingi kıt olsa da sevgiyi bulup cımbızladığı, ön plana çıkardığı, ona fırsat tanıdığı için. Öyle ihtiyacımız vardı ki...

TÜRKİYE seçim sisteminden şikayetçiydi, değil mi?..
Müjdeler olsun, artık değiştirebiliriz... Çok daha kötüsünü Trabzonspor icad etti. Sayın Özkan Sümer, Sayın Ahmet Ağaoğlu’ndan 45 oy az alarak yeniden başkanlığa seçildi. Çok oy alanın kaybettiği bir seçim... "Karadeniz fıkrası" gibi.

Kitaplar, Doktor Mengele’yi bize "Nazi kasabı" olarak öğrettiler. İkinci Dünya Savaşı’nda toplama kamplarındaki on binlerce talihsiz insanın kanına girmişti "üstad", sadistliğine bilimsel gerekçeler yaratarak.
Fırsat olsa ve konuşsa, savunmasında "insanlık düşmanı" değil, tam aksine "insanların gelişimi uğruna kendini feda eden bir bilim adamı" olduğunu iddia edecekti kuşkusuz.
Nereden mi aklıma geldi?..
Bizim de bir doktorumuz var. Saldırıyor, kırıyor, canlı yayında yakaladığını "mengene" gibi ezmeye çalışarak adeta işkence yapıyor. Henüz neşter kullandığını gören olmadı, ama "niyet bağlamında" adamın dilini falan kesiyor ense kökünden.
Tüm bu yaptıklarını mazur gösterecek bir gerekçesi de var:
"Doğruları söyleyecek cesaretteki tek insan kendisi ve doğrular ancak bu üslupla söylenmeli!.."
Dr. Mengele adı, "nefret edilen insanları" kestirme yoldan anlatmak için kullanılıyor şimdi... Bizim medyatik Dr. Mengene, bir an önce kulvar değiştirmeli. Çünkü söylediği doğrular, yaratmaya çalıştığı nefretin arkasında kaybolup gidiyor. Hem doğrulara yazık hem doktora.