Sezonun panoraması!

13 Mayıs 2014

34. HAFTA

Bu hafta sonu 51’inci sezonu tamamlanan 1. Bundesliga’da şampiyonluk mücadelesi İngiltere ve İspanya’daki mücadelelerin yanında sönmeyi bırakın, hiç yanmamış bir kor gibi kaldı. Bu sebeple Şampiyonluk mücadelesini izlemeyi zaten çoktan bırakmıştık.

Bu yetmezmiş gibi Bayern’in arkasındaki “en iyi kaybedenler” de “olağan şüpheliler”le (Dortmund, Schalke, Leverkusen) aynı olunca, son haftalarda ilgimizi aşağıya çevirip Bundesliga kurulduğundan beri bu ligde oynayan Hamburg’un da içinde bulunduğu düşme hattında işler biraz daha kızışabilir diye bekledik. Ancak orada da ilginç olan tek şey düşme hattının son 3 takımının sezonun son 5 haftasında tek bir puan bile alamamasıydı.

29. haftadan beri Hamburg(27p), Nürnberg(26p), Braunschweig(25p) üçlüsü yenile yenile birbirlerine yol verip durdular ve bu son hafta da istisna değildi. Hatta durum öyle bir hal aldı ki, lig 34 değil 43 hafta sürse puanlar hala 27, 26, 25 olarak sıralanırdı muhtemelen. Galiba futbol tanrıları Hamburg Bundesliga tarihinde 2’inci ligde oynamamış tek takım olarak kalsın diye işe el attı ve her ne kadar düşmeye uğraşsalar da, onlara bir play-off şansı daha tanımaya karar verdi.

Özetle, defalarca

Yazının Devamı

Nikah Masası

6 Mayıs 2014

33. HAFTA

Bundesliga’da sezon sonuna bir hafta kala son maçlarını deplasmanda oynayacak takımlar taraftarlarına gelecek sezon görüşmek üzere veda ettiler. Ancak bu takımlarda bazı futbolcular vardı ki, o taraftarla gelecek sezon artık en azından o forma altında görüşmeyeceklerdi. Bu endüstriyel futbolun bir gerçeğiydi ve bundan doğal bir şey olamazdı. Ama gelin siz bunu bir de Mönchengladbach, Dortmund ve Werder Bremen taraftarına anlatın. Onlar galibiyette beraber sevindikleri, mağlubiyette beraber üzüldükleri, tuttukları takımın formasını arzu ve sadakatle ıslatırken izlemeye alıştıkları futbolcularının, “UEFA’nın menajerlerine verdiği yetkiye dayanarak” sezon bitmeden başka takımlarla nikah masasına oturmalarına şahit oldular. Bu sebeple 3 takımın taraftarının da dilinde sözlerini Ümit Besen’in yazdığı ağdalı tezahüratlar var bu aralar:

MarcAndre Ter Stegen (Mönchengladbach 3 – Mainz 1)

22 yaşındaki Gladbach kalecisi Marc-Andre ter Stegen tam 18 yıldır taşıdığı (evet 4 yaşından beri) Mönchengladbach formasını bu şehirde son defa giydi. Belki de o yüzden nikah masasına oturan üç adam arasında gözyaşlarını tutamayanın o olması da normaldi.

Ter Stegen’inBundesliga’da

Yazının Devamı

Maalesef ruhu yok

29 Nisan 2014

31. HAFTA

Kötü giden takımlar için en sık kullanılan sıfatlardan biridir “ruhsuz”. Bu sebeple, istiare olmasına rağmen anlamı çok açıktır.

Açıktır olmasına da, ya size bu benzetmeyi ciddi ciddi sözlük anlamıyla anlayan ve idmana “ruh doktoru” çağıran bir takım var Bundesliga’da desem?

Saçma mı? Ya da komik?

Aslında “ruh doktoru” işin biraz da kötü tercümesi denebilir. Nürnberg’li Joseph Kuhnert bir biyoenerji uzmanı ve ruh iyileştiricisi olarak tanıtıyor kendini. Şehrinin takımı Nürnberg, bitime iki hafta kala düşme hattının ortasında (26 puanla 17. sıradalar) yaşanan kaosu hocayı değiştirmek gibi daha direkt yollarla çözmeye kalktığından mı bilinmez, o kendini düşme hattının diğer takımı (27 puanla 16. sıradaki) Hamburg’da buluvermiş ve lig bitene kadar orada kalacak.

Hamburg teknik direktörü Slomka, “sorun biraz da mental sebeplere dayanıyor” diyerek cevaplıyor bu durumu ve Kuhnert’in sağlık ekibinin bir parçası olduğunu söylüyor. Gerçekten de psikolojik danışmalık çatısı altında düşünüldüğünde son iki haftaya düşme hattında giren bir ekip için anlaşılabilir bir durum bu. Ancak, Kuhnert’in sıfatındaki “geist” kelimesinin Almanca’da hayalet anlamına da gelmesinin

Yazının Devamı

Görevimiz Tehlike

22 Nisan 2014

31. HAFTA

Bundan 14 hafta önce Tayfun Korkut 1. Bundesliga’daki teknik direktörlük kariyerine Wolfsburg ve Mönchengladbach gibi iki üst sıra takımından 6 puan alarak başladı. O haftanın Almanya Panaroma’sında Hannover’in çiçeği burnunda hocası için aşağıdaki cümleleri yazmıştık:

“… Peki bu gölgeyi (selefi Slomka’yı kastederek) kısaltmak adına başarının devamını getirecek bir oyun mu oynuyor Hannover? Her ne kadar yanılmayı dilesem de, sahada görünenlere bakılınca bu iş o kadar kolay olmayacak gibi.

“… Bu ana hatların yanında birkaç asimetrik detay ve bireysel görev de barındıran bu sistemin, Bundesliga gibi satranç edasında taktiksel hamlelerle oynanan bir ligde çözülme ihtimali oldukça yüksek maalesef. Böyle olası bir çözülme durumunda, Hannover yönetiminin ve takımın Tayfun’un arkasında çok güçlü durması gerekecek.”

Hannover, yukarıdaki cümleleri yazdığımız haftayı takip eden 10 maçta sadece 5 puan toplayabildi. (7 m, 2 b, 1 g ).

Özellikle bundan 3 hafta önce oynadıkları ve bu 10 maçlık serinin son maçı olan Braunschweigdeplasmanı Tayfun ve Hannover için çok ciddi sonuçlar doğuran bir mağlubiyete sahne olacaktı. Tam 37 yıldır karşılaşmayan (ancak aralarında tarihi

Yazının Devamı

Gollerin toplama üzerine dağılma özelliği

15 Nisan 2014

30. HAFTA

Bundan yaklaşık 1.5 ay önce Schalke 04’ün fikstürü hafta içi Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’i ağırlayacaklarını, üç gün sonra da ligde Bayern deplasmana gideceklerini söylüyordu. Şubat ayını Mart’a bağlayan o üç günde oynanan iki maçta Schalke, Real Madrid (1-6) ve Bayern’den (5-1) toplam 11 gol yerken iki takıma sadece birer gol atabildi.

Geçtiğimiz hafta Borussia Dortmund’un fikstürü hafta içi Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid’i ağırlayacaklarını, 4 gün sonra da ligde Bayern deplasmana gideceklerini söylüyordu. Nisan’ın ikinci haftasında oynanan iki maçta Dortmund Real Madrid (2-0) ve Bayern’e (0-3) toplam 5 gol attı ve hiç gol yemedi.

Bu iki takımın (Schalke ve Dortmund) lig ikincisi ve üçüncüsü olarak sadece 3 puanla ayrıldığı gerçeğini de beraberinde düşünürsek bu kıyaslamanın kısa bir özeti var: Schalke Bundesliga takımıdır, Dortmund ise Şampiyonlar Ligi.

Ancak enteresan şekilde denk gelen fikstürlerden yola çıkmamızın asıl amacı Schalke Dortmund kıyaslaması yapmak değil. Kaldı ki, iki takımın aynı şartlarda oynanmadığına dair kuvvetli argümanlar sıralanabilir. Örneğin, Schalke Real ve Bayern ile karşılaşırken iki maçta da rakipler için hiçbir şey belli

Yazının Devamı

Kızma birader

9 Nisan 2014

29. HAFTA

Lig statüsünde oynanan şampiyonaların eleme usulüne göre önemli bir artısı vardır. Herkes, herkesle karşılaştığı ve uzun soluklu bir performans gerektirdiği için en iyinin daha doğru seçildiğini savunabiliriz. Ancak, lig statüsü zaman zaman matematiksel açıdan hedefsiz takımlara da sebep olur. Düşmesi ya da şampiyonluğu kesinleşmiş takımların, hedefi devam eden takımlar karşısındaki performansı her zaman tartışma konusu olmuştur. (Hatta bu hedefsizliği ortadan kaldırmak için play-off sistemine de başvurulduğu görülmüştür ki, şahsi fikrime göre özellikle takımlar arası puan farkı arttıkça başarıyı cezalandırmaktan başka bir işe yaramaz.)

Bayern Münih’in tüm sezonların en erken Bundesliga şampiyonu olarak bitireceği bu sezonda da hedefsiz takım tartışması bu hafta itibariyle başlamış durumda. Sebebi de Pep Guardiola’nın rotasyon işini biraz abartıp, ikisi defansın sağında ve solunda olmak üzere yaşları 18 ile 20 arasında değişen 3 genç futbolcuyu sahaya sürmesi.

Bu isimlerden Ylli Sallahi ilk defa Bundesliga maçı oynadı. Mitchell Weiser Bayern forması altına ilk defa 1. Bundesliga’da sahaya çıktı. Pierre Hojbjerg ise ilk defa ilk on birde kendine yer buldu. Buna

Yazının Devamı

Çekişme

1 Nisan 2014

ALMANYA PANORAMA

28. HAFTA

Taraftarlık özü itibariyle çekişmeyi yüceltmez. Nihai hedef en iyi olmak, hatta domine etmektir. Hiçbir Fenerbahçe taraftarı “Galatasaray’ı şu kadar farkla yensek yeter” ya da “Bu kadar başarıdan fazlasına gerek yok” diye düşünmez. Taraftarlık, tarafı olunanın başarısına duyulan sonsuz açlıktır. Gelgelelim taraftar aynı zamanda insan da olduğu için bütün yukarıdaki tanımları anlamsızlaştıracak seviyede görecelilik faktörünü de işin içine sokar. Hemen her şey gibi insan olanın taraftarlığı da bu görecelilikten etkilenmek durumundadır. Çünkü insan içinde bulunduğu şartlara adapte olur. Normalden ve/veya kuvvetle muhtemelden heyecan duymaz. Bu da şu demektir: Aslında bir Fenerbahçelinin Galatasaray’dan sonsuz defa iyi olma isteği Galatasaray’ın Fenerbahçe’den daha iyi olabileceği gerçeğinden beslenmektedir. Kayserispor’u yenmekle Galatasaray’ı yenmek arasındaki fark, özü yıllar içinde sağlamlaşmış bu “çekişme”dir.

Bu çekişmenin domine etmeye dönüşmesi kısa vadede her ne kadar büyük bir haz verse de, taraftarlık uzun vadede yaşamak için çekişmeye muhtaçtır. Çekişilen şey zamanla değişebilir, ama çekişmenin kendisi buldukça aranandır.

İşte bu

Yazının Devamı

Bitiren çıkabilir mi?

27 Mart 2014

ALMANYA PANORAMA

27. HAFTA

Herkes öğrencilik hayatında o soruyu mutlaka duymuştur. Siz sınavı yetiştirmenin, ya da en azından puan alacak birkaç şey yazmanın stresindeyken, önlerden gelirdi o ses:

“Bitiren çıkabilir mi?”

Bu sezon kovulanlarla beraber 20’den fazla Bundesliga teknik direktörünün bu hafta hissettikleri sizin o soruyu duyduğunuzda hissettiklerinize fazlasıyla benziyor. Diğerleri geçme kalma stresiyle, bir kâğıda bir saate baka dursun; sınıfın en iyisi Pep tüm zamanların en erken şampiyonluğuna imza attı ve Bundesliga’dan 100 alabilmek için (27 maçta 25 galibiyet, 2 beraberlik ve kalan 7 maçı var) ikinci kâğıdı istiyor artık.

Hal böyle olunca son 6 günde 18 maçın oynandığı Bundesliga’da yine ve yeniden herkes Pep’i konuşuyor. Dortmund-Schalke derbisi bile 0-0 bitip Bayern’in rekor sürede gelen şampiyonluğuna saygı duruşuna geçiyorsa, biz kimiz ki başka şeyden bahsedelim?

İşte Alman Futbol Lisesi’ne bu yıl kayıt olan yeni çocuk Pep ve tüm zamanların en erken Bundesliga şampiyonluğunun hikâyesi:

26 Haziran 2013 - Sınıftaki yabancı çocuk (+0 gün): Bayern yönetimi Josep Guardiola’yı resmi olarak basına tanıttı.

Yazının Devamı