Alsancak’taki Özel Sağlık Hastanesi’nde anısı olmayan bir İzmirli, düşünemiyorum. Ama tatlı, ama acı anılarla, hemen hemen tüm Egeliler bu hastanenin koridorlarını aşındırmıştır.
Biricik kızım Begüm’ün gözlerini dünyaya açtığı bu hastanenin belleğimdeki yeri bambaşka. 27 yıl önce yaşadığım o tatlı, heyecanlı anı, Ege Sağlık Hastanesi’ne gittikçe hatırlarım.
İşte 1969 yılında Ege Sağlık Hastanesi olarak hizmet vermeye başlayan kuruluş, atağa geçti ve Universal Grubu ile birleşerek adını “Universal Ege Sağlık Hastanesi” olarak değiştirdi.
Universal yalnız İzmir’de değil, Kuşadası ve Manisa’da da iki hastaneyi devreye sokarak Ege Bölgesi’nde güçlü bir altyapı oluşturdu. Universal Sağlık Grubu’nun bu atağında en hoşuma giden bir sağlık duayeni olan ve İzmir’de özel hastanelerin önünü açan Doktor Ulvi Ünal’ın tüm bu çalışmaların başında olması ve koordine etmesi.
Tıp sektörünü İzmir’de çok iyi bilen iki üç insandan biri olan Ünal, düzenlediği basın toplantısında “Geçtiğimiz yıllarda burası çok kan kaybetti. İnsan kaynağı zayıfladı. 10 milyon Euro yatırımla yepyeni bir Ege Sağlık Hastanesi yaratıyoruz. Çok ünlü isimler yakında bizim çatımız altında Egelilere hizmet verecek” diyerek hastanenin eski şaşalı günlerinden daha da iyi olacağının müjdesini veriyordu.
Egelilerin yaşantısında ayrı bir yeri olan Özel Ege Sağlık Hastanesi Universal şemsiyesi altında özellikle kanserle ilintili branşlarda, organ nakli, tüp bebek, kardiyoloji-kalp cerrahisi, ortopedi, beyin cerrahisi ve genetik alanlarında çok yakında etkin bir hizmet verecek.
Istırap caddesi Hatay
Birçok tanıdığım Hatay Caddesi’nde oturuyor. Yıllardır çektikleri ıstırap canlarına tak demiş durumda. Önce, metro inşaatı şimdi de yol ve kaldırım çalışmaları.
Hani bir söz var ya “burnundan solumak” diye; Hataylılar aynen öyle ve hatta daha da öfkeliler.
Salı akşamı Kanal 35’teki Haftalık programında Erdal İzgi’ye belediye başkanlığı yaptığı için bir soru yönelttim. “Hatay’da bunca insana adeta kan kusturan kaldırımların defalarca yazboz tahtası gibi devamlı kazan ve günü geldiği halde işi bitiremeyen müteahhide vatandaş olarak orada yaşayanların bir yaptırım gücü olamaz mı? Belediye bu konuda ne yapabilir? Bunca sıkıntıdan sonra yüklenici ben yapamadım diyerek elini kolunu sallayarak çıkıp Hatay’dan gidecek mi?” dedim.
Yayında çok tartışmamıza rağmen İzgi’den alamadığım cevabı ertesi günü beni telefonla arayan hukukçu bir büyüğüm verdi. “Erol dün gece Erdal İzgi’den alamadığın cevap budur” diyerek konuya girdi; “Belediyenin çok büyük bir yaptırım gücü vardır. Önce ihtarı çeker, süre verir. Gene olmazsa müteahhidin nam ve hesabına işi başka bir yükleniciye verir; avansını yakar. Daha fazla bir bedel ortaya çıkarsa, onu da işi yapamayan müteahhitten tahsil eder. Mahkeme çok kısa bir sürede tespit çalışmasını yaparak kararı verebilir. Yeni ihaleye çıkmasına gerek yoktur” dedi.
Büyükşehir Belediyesi hukukçularına duyurulur. Hatay’da yaşayanların yeni bir ihale sürecine ve işi beceremeyen şu anki müteahhidin aynen şu ata sözünde olduğu gibi “Acemi nalbant gavur eşeğinde öğrenir” misali kaldırım döşemesini Hatay’da öğrenme sürecine tahammülleri yok. Mevcut müteahhide tüm yaptırımları lütfen uygulayın ve Hatay’ı en kısa sürede normal yaşamına kavuşturun.
Nedir benim internet sağlayıcılardan çektiğim
Bir süre önce köşemde de konu yapmıştım Smile ADSL’den çektiklerimi. Onlarla sonunda anlaştık. Şimdi de Biri ADSL-Koç Net ile başım dertte. Büromu pazartesi günü yeni yerine taşıdım ama gel gör ki İnternet gibi hızlı bir iletişim aracını bu yazıyı yazdığım dün sabah saatlerine kadar yeni ofisime bağlatamamıştım. Dünya ile bağlantımız dört gündür kesik. Komşular sağ olsun, onlardan destek alarak iletişimimizi sağlıyoruz.
Her nasılsa bu internet şirketleri abone yaparlarken şahin gibiler daha sonra karga davranışı gösteriyorlar. Koç Net’in de günlerdir bahanesi, sözleşmede taşınmalarda 7 gün süre belirtilmiş olması. Ama ne yazık şunun farkında değiller sattıkları ürün dünyanın en hızlı iletişim ağı.
Anlaşıldı ki Biri ADSL-Koç Net ile de beraberliğimiz çok uzun ömürlü olmayacak.
