Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Lezzetin çoğu samimiyet gelir bana hep. Bu konuda ayrıştığımız çok arkadaşım var. Ama olsun ben yine de öyle düşünüyorum. Bir yerde güzel bir yemek varsa, ille muhabbeti, gülen yüzü olmalı. Yoksa kuru bir ekmek de aynıı, bir kilo et de... İşte size lezzetli bir muhabbet. Önceki hafta Güzelbahçe’de geçen yaz açılan yakın bir dostuma ait restorana doğru yola çıktım. Uzun zamandır görüşemiyorduk, bir sürpriz yapayım dedim kendisine.

Özel yapım mangal

Uzatmayayım tam Güzelbahçe girişinde, Pina civarına geldiğimde burnuma buram buram mangal kokuları gelmeye başladı. Biliyorsunuz o civarda kendin pişir kendin ye tarzı yerler var. Orası mı, burası mı diye bakınırken koku kafamı fazla bulandırdığından ilk gördüğüm yere daldım. Vallahi girerken adına bile bakmadım desem yeridir. Masaya oturduğumda önüme gelen “özel yapım” mangalın üzerindeki Aşkının Yeri yazısıyla nereye geldiğimi anladım. Gözüm bi şey görmediğinden koşarak et seçmek için dolabın başına geçtim. Ondan, bundan, şundan diye kasap dostumuza bişeyler söylerken “Abi dolap burada, azar azar söyle istersen” uyarısı hoşuma gitti. Ardından masama otururken tanıştığım mekân sahibi Aşkın Akıncı Bey’in samimi muhabbetine bayıldım. Sonra, sevgili eşi Berna Hanım ile burayı birlikte işlettiklerini öğrenince dahada keyiflendim. Çünkü bu tür aile işletmelerinin daima müşteri memnuniyetini ön planda tuttuklarına şahidim.

Haberin Devamı

Herkes sebepleniyor

Aşkın Bey hoşsohbet, ben zaten gevezeyim başladık hemen muhabbete. Biz sohbet ederken garson arkadaşlar öncesinde seçtiğim mezeleri hemen getirdiler masamıza. Acılı ezme, yoğurtlu patlıcan, cibez, turp otu birer asker gibi dizildiler. Ardından etlerimiz geldi ve mangalın baş köşesine komutan edasıyla oturdu. Valla benim gibi yemeyi, içmeyi sevenler için efsane bir mahzara bu. Seyretmesi pek keyifli. Ben manzarayı seyrederken sipariş etmememe rağmen içli köfte ikramı geldi. Çok beğendim. Etler mangalda yerlerini alırken Aşkın Bey’in eşi Berna Hanım’da katıldı muhabbetimize. Vallahi karavandan tekneye, sucuktan, erkek kadın ilişkilerine bi sürü şey konuştuk. Ama bu konuşmaların içinde en çok bu iki güzel insanın restoranlarını işletirken çevrelerini de işlerine dahil etmeleri oldu. Mesela kahvaltılık zeytinler Aşkın Bey’in asker arkadaşından, sarma bir akrabalarından, içli köfte Gaziantepli bir hanımdan, tortu (sütün kaymağı, kimi yerde tartı deniyor) çevre köylüden, yumurtalar yakınlarda çiftliği olan bir arkadaşından geliyor. Dükkanı için genel alışverişini de çevre esnafından yapıyor Aşkın Bey. Ayrıca restoranın et artıkları da çöpe gitmeden ayrıştırılıp sokak hayvanlarına ulaştırılıyor. Herkes ucundan kıyısından sebepleniyor anlayacağınız.

Haberin Devamı

Sosise bayıldım

İşte etlerimiz pişti. Önce biraz sucuk deniyorum. Baharatı çok makul, cayır cayır yakmıyor insanı. Etleri de beğendim. Ancak en çok kendi imalatları yüzde yüz dana sosislerine bayıldım. Hatta içine akışkan, leziz bir peynir de koyabilirlerse bu sosis ızgaranın şahı olur. Her güzel şeyin olduğu gibi enfes yemeğin ve muhabbetin de sonu geldi. Aşkın Bey karşıladığı gibi gülen bir yüzle uğurluyor bizi. “Haftasonu da bekleriz, 80’ler 90”lar canlı müzik yapıyoruz” diye de arkamdan seslendi.
Pek sevdim Aşkının Yeri’ni. Elbet gelirim Aşkın Bey. Daha tekneyi konuşamadık, onu konuşacağız…
0232 234 20 30

Haberin Devamı

8 Kasım Dünya Kokoreç Günü!

Nasıl? Kulağa hoş ve eğlenceli geliyor değil mi?
İzmir’de üç arkadaş bir sohbetlerinde diyorlar ki; “Kokoreci çok seviyoruz, bizim gibi milyonlarca insan da seviyor. E o zaman neden özel bir günü olmasınbu güzel yemeğin”. İşte bu düşünceyle geçtiğimiz sosyal medya üzerinden 8 Kasım’ı Dünya Kokoreç Günü olarak ilan ediyorlar. Hatta bu paylaşımı yurtdışı yayın yapın bir internet sitesi paylaşmış ve 12 milyon izleyiciye ulaşmış.
Akdeniz ülkelerinin bir çoğu ve Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, Fransa, İspanya gibi ülkelerde sakatat çokça tüketilir. Sakatat yemeklerinin özel bir yeri olduğu ülkemizde, buna daha fazla dikkat çekmek ve yarın öbür gün, tıpkı baklavada ve yoğurtta olduğu üzere markalaşma olacaksa, ülkemizden bir markalaşma sürecinin olması en büyük isteğimiz. Bu günü o yüzden önemsiyorum.
Ve 8 Kasım’ı beklemeden en yakın kokoreççide bugünü kutlamaya gidiyorum…