Fedai Ünal

Fedai Ünal

fedonunal@gmail.com

Tüm Yazıları

Adam bilimle ömrünü çürütmüş, diyo ki “Hayat alışkanlıklardan ibarettir”, biz neredeyse üzerine “kükrüyoruz”.
E haklı aslında.
Alışkanlıklardan ibaret!
Halbuki alışkanlıkları bi kırsak, etraf daha bi ayan beyan olacak. Farkında değiliz bunun.
Fazla bilimsel oldu di mi?

Hayyam, Bornova’ya çok yakışmış...

Hemen bağlıyorum.
Yahu akşam bi yemeğe, eğlenmeye, kız arkadaşımızla buluşmaya gideceğiz, hooop Alsancak’tayız.
Arkadaş, bu şehrin başka yerleri de en az Alsancak kadar güzel, gezilmeye değer.
Biliyorsunuz, lüks denilecek yerleri de gezer severim, salaş mekânları da severim. Yeter ki hakkı verilsin.
Giriş biraz ilmi oldu, biliyorum. Ama başka türlü anlatamazdım herhalde Alsancak’ın da, Bornova’nın da keyifli yerler olduğunu.
Yeni Adliye’nin karşı tarafında, Hayyam Meyhanesi’ne davet etti bi arkadaşım.
Yalan yok, neredeyse bi buçuk senedir ha bugün ha yarın gideceğiz diye gün koyup gidememiştik bu güzel mekâna. Ama geçen hafta şeytanın bacağını kırdık. Çok da güzel oldu.
16.00-20.00 gibi bir saat aralığında günü batırmak üzere sözleştik.
Elbette ben her zamanki gibi geç kaldım.
Ama kabahat benim değil, sevgili ağabeyim, Milliyet Ege Temsilcisi Engin Uğur Ağır’ın. Toplantıyı uzatınca ben de geç kaldım haliyle.
Neyse, bu eziklik içinde Bornova Hayyam’a vardığımda dostlarım da henüz oturmuşlar, pek bi yiyecek sipariş etmemişler.

Haberin Devamı

Azar azar tattık

Daha sandalyeme oturur oturmaz bıçkın bi garson geldi masaya.
Kadir!
Çamdibili Kadir...
Eski mahalle kültürü, nezaketi olan biri.
Siparişten önce Çamdibi, mahalle muhabbeti yaptık biraz; güzel kızlarından, büyüklerden, Havuzlu’dan konuştuk.
Sonra, sonrası fena.
Kadir dostumuzun ve Hayyam’ın şahane aşçısının ellerine bıraktık kendimizi.
Girit meze, Hayyam meze, köz patlıcan geldi önce.
Kadir, “Abim, mezeye boğmayacağım sizi, azar azar tattıracağım lezzetlerimizi” dedi ve gitti.

Köfte-pirzola enfesss

Gün battı batacak, mezelerin mayhoş tadıyla süren muhabbet, araya giren köfteyle kesintiye uğradı.

Hayyam, Bornova’ya çok yakışmış...

Sevgili dostlar, bu lezzeti 41 yıl öncesinden hatırlıyorum. Anason kokusunun köfteye sindiği ve baharatların ağızda dansıyla biten bi tat bu.
Çocukluğumun tadı. Abimin Bulgaristan’da okula gittiğimiz yıllarda, akşam saati yemekten sonra yurda dönerken sıradan kaytarıp yol üstü meyhanesinden aldığı köftenin tadı bu!
Aldı götürdü beni anlayacağınız.
Sonra, birer parça pirzola eklendi tabağa.
İşte bu pirzola ustanın ihtisası, el emeği kokuyordu gerçekten.
Süt gibi, kaymak gibi bi şeydi.
Kadir dostumuz, altın vuruşu kendilerine özel yaptırdıkları Osmanlı sucuğuyla yaptı.
Vay arkadaş, o ne sucuktur öyle, yeme de yanında yat!
Tüm bunların yanında, İzmirli olmanın gereği yapıldı elbet. İkişer kadeh muhabbetin ve mezelerin hatrına parlatıldı.
Sürüp giden sohbet arasında şööyle mutfağı, ortamı da gözlemek için bi tur attım dükkânda.
Bi kez daha keyiflendim gördüklerim karşısında. Mutfak şıkır şıkır. İçerisi hafta içi olmasına rağmen kalabalık. Bu manzara içinde baş başa iki hanımın kurduğu safrayı görünce “Budur arkadaş!” demekten alamadım kendimi.
İzmir budur!
Masaya geldiğimde ise acayip hoş bi tatlı karşıladı beni. İzmir’de pek yemeye alışık olmadığımız peynir helvası ve üzerine dondurma... Vallahi sırf bunun için gidilir Hayyam’a...
İşte yine güneşi batırdık. Sohbet bitmedi, bitmez de zaten.
Tekrar sözleştik dostlarla.
Hayyam’dan ayrılırken Kadir uğurladı bizi.
Söz verdik, yine geleceğiz Bornova’ya ve Hayyam’a...
Ha bi gün de Çamdibi Havuzlu’yu anlatacağım size...
0232 486 12 86