İstanbul’da kar hatıra oldu diyenlere, Köroğlu Dağları eteklerindeki Kartalkaya’ya dört saatlik rahat bir yolculukla ulaşıldığını hatırlatırım
Hem kışı, karda dolaşmayı sev; hem de hayatında bir kere bile Kartalkaya’ya gitme, kaymayı bilme! İşte benimki de böyle bir çelişki. Şeytanın bacağını yılbaşına çeyrek kala kırdım, meğer Kartalkaya iki adım ötemizdeymiş. Kaymayı öğrenmek içinse bir gün debelenmek yetermiş. Kartalkaya tüm kayak tatili yapılan yerler gibi, çelişkili. Bir yanda lüks tesisler, cipler; bir yanda sıra sıra günübirlik otobüsler. Tek derdi kayak, snowboard yapmak ve yanında sıcak şarap-sucuk keyfi olan gençler. Onların sportif enerjisinden etkilenmemek mümkün değil. Millet yüz binlerce liralık arazi arabalarıyla azıcık bastıran karda takılıp kalıyor; gençler külüstür Uno arabalarıyla tıkır tıkır dağa tırmanmayı beceriyor. Kayak işi de tam benlik; hem açık havada hem kalori yaktırıyor hem kıyafetleri güzel hem de yeme-içmesi. Yeşim Aksoy’un kostüm tedariki sayesinde Kartalkaya yokuşlarında donmayacağımdan emin, dolanıyorum. Kayakta olimpik seviyeye gelmeme biraz daha var(!), o yüzden mümkünse sömestr harici Kartalkaya ziyaretleri yapmaya karar veriyorum.
Hoşluk ve şıklıkla dolu
Kaldığım otelse başlı başına bir ziyaret nedeni. Dışarıdan kocaman, ödüllü prefabrike bir bina; Kartalkaya Golden Key Chalet. Otelin dışı Fransız Lea Invent tarafından yapılmış. Klasik yayla evinin modern bir yorumuymuş. Binanın dışının bazılarına belki fazla gelen yalınlığını, karikatürcü diliyle abartılı taramalardan kaçınmalarını beğeniyorum. İçerideyse her detaya takıldığınız müthiş incelikli bir dekorasyon hakim. Golden Key ekibi butik otel işini çözeli bayağı oldu. Belli ki kış turizmine de kendi imzalarını atmayı becermişler. Oteldeki 43 odanın en standart olanı dahi misafiri iyi hissettirecek hoşluklar, şıklıklarla dolu. Her odanın, penceresinden Köroğlu Dağları’yla buluşmasının şekli başka. Ailecek gelenler için farklı süit seçenekleri mevcut. SPA, havuz hepsi güzel ama karın ortasında sıcacık havuzda vakit geçirmek daha bir güzel. Kendimi kış ortası buz tutmuş sulara dalan Ruslar’a benzetiyorum. Farkı, votka takviyesi olmadığından şuurumun yerinde, havuzun da sıcak olması! Bütün gün spor yapmış yorgun bedenlerin SPA’da masaj kuyrukları oluşturması sürpriz değil. Bir de kar yorgunluğuna belli ki keçi peynirli pizza iyi geliyor, İtalyan lokantasında hareket bitmiyor.
Otelin kar alan bir boşluğundan sarkan siyah poliüretan kayalar var. Günnur Özsoy’un mekana çok yakışan uçan heykellerine ve restorandaki lambalara takılıp kalıyorum. Sanatçı Şeref Aldemir, Golden Key Bördübet Oteli’nden topladığı ağaç kabuklarını kullanarak tasarlamış. Sömestrde gelecek çocuklar için aktivite seçenekleri bol. Benim gibi çocuksuz tatil isteyenler içinse ocak ayının çok keyifli olacağı kulağıma fısıldanıyor.
Zeynep Tosun Akmerkez’de
Bizim kadınlarımızın tasarımcıların atölyelerine gitmekle ilgili sıkıntısı vardır. Genelde apartman dairelerinde yer alan atölyeye gidilirse illa bir şey satın almak gerekir diye düşünürler. Modacı Zeynep Tosun’la ilgili bu dertten muzdarip olanlar rahat nefes alsın! Tosun’un koleksiyonunda en çok şık metal aksesuarlarlae kıyafetlere iliştirilen eşarpları sevdim. Bir de uzun etekleri ve kürk yelekleri.
