Yazarlar Festival: "Venedik'te şiddet"

Festival: "Venedik'te şiddet"

04.09.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Festival: "Venedik'te şiddet"

Festival: Venedikte şiddet


VENEDİK


       "Hotel des Bains"... Dünya sinemasının ölümsüzleştirdiği "efsane otel"...
       En son Anthony Minghella'nın imzasını taşıyan 9 Oscarlı "İngiliz Hasta" filmi için Kahire'deki "Shephard's Hotel"e dönüştürülmüş. Ama Lido kıyılarında Adriyatik Denizi'ne bakan bu tarihi oteli uluslararası üne kavuşturan asıl büyük başyapıt; Thomas Mann'ın unutulmaz kitabı "Venedik'te Ölüm" ile aynı ismi taşıyan film olmuş.
       1900'ler başında Thomas Mann'ın kendisi defalarca kalmış bu otelde. İtalyan sinemasının ustalarından Luchino Visconti, Mann'ın romanında özenle anlattığı yüzyıl başı aristokratlarının dekadan dünyasına bire bir sadık kalarak aktarmış "Hotel Des Bains"i beyazperdeye...
       Otelin resepsiyon salonu bu yüzden ünlü yönetmenin ismiyle anılıyor. Yarışma filmlerinin tanıtımı için verilen kokteyllerin çoğu burada yapılıyor.
       Plajda kumlar üzerine Berberi çadırları gibi sıra sıra dizilen tenteler; "Venedik'te Ölüm" filminde gördüğümüz gibi aynen duruyor... Oteli çepeçevre saran bahçedeki zakkumlar, kamelyalar, manolyalar, sardunyalar ve kauçuk ağaçları keza. "Hotel des Bains"in Avrupa seçkinlerinin sayfiyesi olduğu günlerdeki gibi aynı bakımla korunuyor.
       "Visconti Salonu"nun sütunları arasından klasik bir Yunan heykeli gibi çıkıveren "Tazio" ve güzeller güzeli annesi Silvana Mangano'nun gölgelerinden eser yok ama artık otelde...
       Güney Koreli yönetmen Ki - duk Kim'in yarışma filmi "Ada" (The Isle) için - yengeç soslu makarna, ravyoli ve birinci sınıf İtalyan şarapları ile - verilen davette festival izleyicileri akıllarında kalan tek "dehşet sahnesini" konuşuyorlar.
       Basınına da tüm ayrıntılarıyla yansıyan sahne; kadın ve erkek karakterlerin balık oltaları ile intihara kalkışmalarını anlatıyor. Erkek oltaları yutuyor. Başroldeki kadın ise onları vücudunun en hassas (Uzakdoğu erotizmi!) bölgesine sokuyor. "Filmin promosyonu"; vizyonu sırasında iki gazetecinin bayılmasına yol açan bu sahneyle yapılıyor.
       57. Venedik Festivali'nde "dehşet, vahşet, kan kokteyli" ile ses getiren tek film "Ada" değil. '80'li yılların sonunda çevirdiği Oscarlı "Mediterraneo" (Akdeniz) ile ünlenen İtalyan yönetmen Gabriele Salvatores'in "Denti" (Dişler) filmi de örneğin sadist bir dişçi muayenehanesinde geçiyor.
       Bir jinekoloğu (Richard Gere) anlatan Robert Altman'ın "Dr. T. ve Kadınlar"ında - "reality show" gerçekçiliği ile çekilen - "doğum sahnelerinden" çıkıp; "Dişler" filmine girenler kırılan ve çekilen dişler, kanlı diş etleri görüyor bol bol.
       Bir sinema kritiğinin: "Festivalden ziyade jinekologlar ve dişçiler sempozyumuna uygun" diyerek tanımladığı bu "dehşetli gerçekçilik akımı" içindeki "kabus kotanızı", Japon sinemasının yükselen yıldızı Takeshi Kitano'nun "Brother" (Abi) filmiyle tamamlıyorsunuz.
       "Feodal abi ilişkileriyle" beslenen Japon mafyası "yakuzi"yi anlatan "Brother"da; babaya sadakat adına boğum boğum kesilen parmaklar, uçan kelleler, harakiriler ve (burna ya da ağza çubuk sokup, yumruk atarak yapılan) "Çin işkencesi" sahneleriyle dolu.
       İyi bir sinema gözüne değil, sağlam bir mideye sahip olmak lazım bu yılki Venedik Film Festivali'ni izleyebilmek için. Visconti'nin yanı sıra Alain Resnais, Andrej Tarkovski, Jean Luc Godard, Michelangelo Antonioni, Pasolini, Robert Bresson, Bunuel gibi bir dönem sinemasının en büyük devlerini yarıştıran Venedik Film Festivali'nin geldiği son durak bu.



Yazara E-Posta: nilcer@turk.net