Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversitelerin internet sitelerine girip, hangi bölümlere ve dolayısıyla mesleklere ağırlık verdiklerine baktım.
En çok Gaziantep’teki Zirve Üniversitesi ilgimi çekti.
Mühendislik Fakültesi’nde iki bölüm var ki...
Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği, biri.
Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği, diğeri.
Merak ettim, acaba üniversitenin sahibi olan kişinin iş hayatında “denizcilik” ile ilgili bir yatırımı var da, o nedenle mi, denize uzak bir kent olan Gaziantep’de kurduğu üniversitede bu bölümlerin olmasını istedi?
Hayır.
Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Taner Nakıboğlu, plastik ve halı üreticisi.
Biraz daha araştırdım.
İlk bağlantı, Nakıboğlu’nun şu sözleriyle çıktı ortaya:
“Gaziantepli olan Denizcilik Müsteşar Yardımcısı Hamza Taşkeser, bu bölümlerin açılmasında etkili oldu.”
Ardından “Öğrenciler ilk 3 yıl Gaziantep’teki merkezde, son iki yıl ise İskenderun’da kurulacak uydu kampüste öğrenim görecekler. Ayrıca Gaziantepli işadamlarının Ceyhan’da liman kurma girişimleri bu konuya olan duyarlılığımız artırıyor” demekte ki...
Bu da yapılan tercihin boşuna olmadığını gösteriyor.
* * *
Gelelim bir deniz şehri olan İzmir’e. Son dönemde dikkate değer bir atılım içinde olan Yaşar Üniversitesi, acaba Yaşar Holding’in yatırım yaptığı ve yapacağı alanlara yönelik insan yetiştirmek gibi bir çabanın da içinde mi?
Ve dahası, Selçuk Bey denizlere sevdalı biri.
Ama yok...
Ne tarım ve hayvancılık, ne de gemicilik veya su ürünleri; en azından şimdilik Yaşar Üniversitesi’nin ilgi alanında yok.
Acaba olmalı mı?
Her ne kadar Ege Üniversitesi’nde benzer bölümler olsa da, Yaşar Üniversitesi daha iddialı bir yaklaşımla; örneğin su ürünleri avlama ve işletme teknolojisi, yine su ürünleri yetiştiriciliği, zooteknik, süt teknolojisi gibi dalları bünyesine katmalı mı?
Çünkü öğrencilerine, sadece teorik değil, en ileri düzeyde pratik eğitim verme gücü de var bu sahalarda.
İşin hesabını kitabını bilemem.
Bu konuda daha fazla söz söyleyerek, haddimi aşmak da istemem.
Dediğim şu sadece:
Madem bir yola çıkıldı, onca emek harcandı ve harcanıyor; bütün bunlar İzmir’in en görkemli markası Yaşar Holding’e de olabildiğince çok yarasın.
Yaşar Üniversitesi’nde okuyan gençler ise aldıkları eğitimdeki başarı düzeylerinin, aynı zamanda kendilerine bir iş garantisi sağlayacağının özgüveni ile hazırlansınlar geleceğe.


Bir umut
SON kurulanlar hariç, 95 tane devlet üniversitesi var. Çoğu bulunduğu şehrin adıyla anılıyor.
Bazıları farklı.
Aydın’da Adnan Menderes, Ağrı’da İbrahim Çeçen, Kırıkkale’de Ahi Evran, Manisa’da Celal Bayar, Çankırı’da Karatekin, Çorum’da Hitit, Malatya’da İnönü, Kars’da Kafkas, Kahramanmaraş’da Sütçü İmam, Karaman’da Karamanoğlu Mehmet Bey, Mardin’de Artuklu, Burdur’da Mehmet Akif Ersoy, Muş’da Alparslan, Tekirdağ’da Namık Kemal, Osmaniye’de Korkut Ata, Isparta’da Süleyman Demirel Üniversitesi var mesela.
51 vakıf üniversitesinin büyük bölümü, kurucusu (sahibi) olan kişinin veya kurumun adını taşısa da, “Atılım, Bilgi, Çağ, Ufuk, Yeni Yüzyıl” gibi isimlere de bolca rastlanıyor.
Keşke bir de kadın ismi olsaydı aralarında.
Keşke İzmir’de kurulacak üniversite Zübeyde Hanım adını taşısaydı.
Bütün bunları tekrar yazıyorum çünkü tartışma biteceğe benzemiyor, örneğin Hüsnü Sarper gönderdiği mesajda “Tuğrul Yemişçi, bu sayede Başbakan’ın gözüne mi girecek?” diye soruyor.
Benim ki de bir umut işte.
Hazır Meclis çalışırken, iki satırlık bir yasa teklifi ile yanlıştan dönülür mü?


Tek karelik teselli

İki üniversite