Feyzi Hepşenkal

Feyzi Hepşenkal

feyzihepsenkal@mynet.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ADAM olacak çocuk, ille de şeyinden belli olmaz. İlk iş olarak “kerrat cetvelini” ezberlemişse bir çocuk ve babası satacağı malı at arabasına yükleyip pazara gittiğinde, dükkânı bekleme görevini yüklenmişse henüz 10 yaşındayken...
İşte o çocuğun adam olacağı bellidir, daha o zamandan.
İbrahim Ekinci’nin Milliyet’te yayınlanan söyleşisinde, Ahmet Küçükbay aslında, “nasıl adam olduğunu” anlatıyor, adam olmak isteyen çocuklara.
Ve isterim ki...
Her anne, her baba bu vesile ile Küçükbay’ın hikâyesini anlatsın çocuklarına.
Küçükbay’dan da dileğim, hangi okuldan davet gelirse koşmasıdır oraya. Nereden nereye, nasıl geldiğini; bizzat kendisi anlatmalıdır, gençlere ve çocuklara.
Çünkü zamane çocukları, “armudun pişip, ağızlarına düşmesini” bekliyor.
Oysa başarılı olmak için, insanın dişiyle tırnağıyla asılması gerekiyor hayata...
Kimi taşı sıkar, suyunu çıkarır.
Kimi zeytini sıkar, yağını çıkarır.
Ahmet Küçükbay ise belli ki, hem taşı sıkmış, hem zeytini!
* * *
Milliyet’teki söyleşide dikkatimi çeken birkaç nokta oldu.
Örneğin, “Ayçiçek ithalatımız fazladır. Kendi coğrafyamızda tükettiğimizin üçte birini üretebiliyoruz” diyor Küçükbay.
Bu ciddi bir uyarı...
Veya işini bilenler için, ciddi bir fırsat!
İkincisi, bir itiraf:
“Kurumsallaşmayı beceremedik...”
Bunu zor iş olduğunu, ucundan kenarından denediğim için bilirim. Fakat “bir aile şirketi, nasıl kurumsallaşır” sorusunu, “İnci Holding” gibi, başarıyla yanıtlamış bir örnek var İzmir’de.
Küçükbay’lar da, çok isterlerse, başarırlar.
Ahmet Küçükbay’ın babası, sabun satarak başlamış ticari yaşamına. Nitekim, 1979 yılında şirketlerini de “Küçükbay Yağ ve Deterjan Sabun Sanayi” adıyla kurmuşlar. Sonra, sabun işinden çıkmışlar.
Üçüncüsü, naçizane bir öneri... Sabunu sadece sınai ve ticari bir ürün olarak görmesinler. Eğer sabun doğru ellerde ve beyinlerde işlenirse, yeni ufuklar açar, yeni imkânlar yaratır önlerinde.
Sorarım:
Sabundan başka, “Her kalıba, her renge, her kokuya” kolayca bürünebilen ne var?


Testi kırılmadan...
DENİZ BAYKAL hafta sonunda İzmir’e geliyor. Toplantılar, şenlikler, kutlamalar... Program yoğun.
Bu arada belediye başkanlarından, geçen beş ayın hesabını sorar mı? Sorarsa, nasıl sorar?
Elbet kendi bilir.
Deniz Bey’in İzmir’i şereflendirmesinin, herkesi ilgilendiren yanı; İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışını da yapacak olması.
Aman ha, dikkat.
Lütfen dikkat.
Çünkü Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın İEF’den elini eteğini çekmesini, güç belâ önlemiştik bir süre önce.
Hazır işler yoluna girmişken, pişmiş aşa su katılmasın.
Ve İzmir Fuarı’nın şu veya bu partinin propaganda mekânı olmadığını kimse unutmasın.


Tek karelik hayal

Nasıl adam olunur