Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD ile yaşanan 1 Mart 2003 tezkere krizi sırasında Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği görevini yürüten ASAM Başkanı, emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu, arkadaşımız Utku Çakırözer'e önemli açıklamalar yapıyor. Loğoğlu, 1 Mart krizinin yaşanmasında Türkiye'nin ve ABD'nin hatalı tutumlarını saptadığı açıklamalarında, iki ülke ilişkilerinde dönüm noktalarından biri sayılan 1 Mart olayına ışık tutuyor. Loğoğlu, arkadaşımız Utku Çakırözer'in sorularını yanıtlarken, 1 Mart tezreresi döneminde siyasi iradenin ürkekliğine işaret ediyor. Loğoğlu'nun bu saptaması gerçeği ifade ediyor.O dönemdeki siyasi tablo ve yönetim uyumsuzluğu, 1 Mart tezkeresinin akıbeti açısından belirleyici olmuştur.Ankara, siyasi otoritesi ve diğer kurumlarıyla 1 Mart sürecini iyi yönetememiştir.Yeni göreve gelmiş olan Abdullah Gül hükümetinin 1 Mart tezkeresini çok gönüllü hazırladığı söylenemez. Hükümet, 1 Mart tezkeresini Meclis'e sevk etmiş, ancak kamuoyuna ve AKP grubuna çok gönüllü olmadığını hissettirmiştir.Buna karşılık, 1 Mert tezkeresinden önce çıkarılan ve Türkiye'de havaalanlarının ve limanların harekâta uygun hale getirilmesi için iyileştirme çalışmalarını öngören tezkereyle ABD'ye umut verilmiştir. Bu tezkereyi geçiren hükümetin 1 Mart'ı geçireceği kanaati oluşmuştur.Hükümet bu sorumluluğu tek başına taşımak istediği için Milli Güvenlik Kurulu ve Genelkurmay'ın karar ve taleplerini arkasına almaya çalışmıştır. Bu süreçte Genelkurmay Başkanlığı kamuoyuna dönük bir açıklama yapmamış, görüşlerini Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, tezkere Meclis'e takıldıktan sonra açıklamıştır. Bu Org. Hilmi Özkök'ün anlayışına uygun bir tutumdur.Cumhurbaşkanlığı Ahmet Necdet Sezer, Ocak 2003 toplantısında MGK'nın tezkereyi olumlu bulan tutumunu belirlemesini yeterli görmüş, hükümetin beklediğinin aksine Şubat 2003 toplantısından sonra yayımlanan bildiriye bu desteğini tekrar yansıtmamıştır.AKP'nin Meclis'teki çoğunluğunun tezkereyi geçireceği düşüncesiyle, hükümet dışındaki kurumlar açık destek yansıtmaya çok istekli olmamışlardır.Bu dağınık tutumda yönetim uyumsuzluğu ve sorumluluğu yansıtma düşüncelerinin payı büyüktür. Yönetim uyumsuzluğu Türk-ABD ilişkilerini çok büyük ölçüde zedeleyen ve iz bırakan 1 Mart krizinde ABD tarafının hatalı tutumları yabana atılamaz.ABD'nin 1 Mart öncesi Ankara ile yürüttüğü müzakerelerde takındığı tavır, güven sarsıcı olmuştur. Türk tarafında Büyükelçi Deniz Bölükbaşı'nın başkanlığında müzakereleri yürüten heyet, diplomatik açıdan başarılı bir sınav vermiş ve o koşullarda Türkiye'nin ulusal çıkarları açısından sağlanabilecek azami koşulları ABD heyetine kabul ettirmiştir.Ancak bu süreçte başta Kuzey Irak'taki Kürt grupların silahlandırılması, silahların denetimi ve toplatılması, dağıtılacak silahların nitelikleri ve amaçları konusunda ABD heyeti, Türkiye'den çok, Kuzey Irak'taki Kürt liderlerin taleplerini esas alarak müzakere yürütmüştür. Bu tutum hem hükümette hem de Türk Silahlı Kuvvetleri'nde soru işaretlerine yol açmış ve kıran kırana bir müzakere sonucu mutabakata varılmıştır. Buna karşılık, varılan mutabakat konusunda milletvekillerine ve kamuoyuna bilgi verilmemiştir.O dönemde siyasi otoritenin tereddüt içinde olması kadar ABD'nin müzakere sürecindeki tutum ve talepleri de 1 Mart krizinin doğmasında etkili olmuştur. fbila@milliyet.com.tr ABD'nin hataları