Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, deprem bölgesine giderken, "gidişimin amacı şudur" dedi:
       - Depremzedeler niye çadırdan çıkıp prefabrike evlere girmek istemiyor? Bunun nedenini öğrenmek istiyorum.
       Ve Kocaeli Valiliği'nde yaptığı toplantıda öğrendi.
       Vali ve kaymakamlara tek tek sordu:
       - Boş prefabrike evler var. Vatandaş niye gitmiyor?
       Aldığı ortak yanıt şuydu:
       - Efendim, vatandaş aldığı 100 milyon liralık barınma yardımından fedakarlık etmek istemiyor. Eve geçince bu yardım kesiliyor çünkü.
       Aslında bu gerçek biliniyordu. Cumhurbaşkanı, durumu bir de valilerin ağzından duymak istedi.
       "Peki" dedi, Demirel:
       - Çadırlar kışa dayanıklı mı?
       - Efendim, dayanıklı veya dayanıklı hale getirilmeye çalışılıyor.
       - Nasıl yani?
       - İşte naylonla, tahtayla takviye ediliyor.
       - Çocuklar bu soğukta nasıl barınıyor çadırlarda?
       - Sıcak yemek veriyoruz. Kuru gıda yardımı veriliyor.
       - Peki tuvalet, banyo ihtiyaçları?
       - Efendim çadır kentlerde var. Ama prefabrike evlerde olduğu gibi değil tabii. Dışarıda ortak tesisler şeklinde.
       Açıkça anlaşılıyordu ki, mesele 100 milyon liranın etrafında dönüyor. Depremzede vatandaş, bu paradan vazgeçip ağır kış koşullarına rağmen evlere geçmiyor.
       Durumu yerinde gören Cumhurbaşkanı, "100 milyon liranın amaca hizmet etmediği" saptamasından sonra şöyle dedi:
       - Hükümetin başka bir şey düşünmesi lazım. İlgililerle konuşacağım.
       Peki vatandaşın bu tavrı anormal mi? 100 milyon lira için çadırda çoluk - çocuk kış geçirmeye değer mi?
       "Vatandaşı yadırgamıyorum" diye yanıt verdi, Cumhurbaşkanı:
       - Gözden kaçan şu: Ortanın da altındaki fakir vatandaş, depremle işini de kaybetmiş. Eşyasını da kaybetmiş. Bu koşullarda iş yok, moral yok. Dolayısıyla, `git kendine ev bul' diye verilen 100 milyon lirayı, geçim kaynağı olarak kullanıyor. 100 milyon lira alan ev kiralamamış, çadırda kalmış. Bunda da yadırganacak bir şey yok.
       Evet, gerçekten de yok.
       Eğer işiniz, geliriniz yoksa, iş bulma olanağınız kalmamışsa, prefabrike evde, beş parasız oturmaktansa, çadırda soğuğa direnip, 100 milyon lira ile geçinmeye çabalamayı yeğliyor depremzede...
       Bu durumda depremzedeyi, "ya 100 milyon lira, ya geçici ev" ikileminde bırakmak sorunu çözmüyor.
       Acaba, hem prefabrike ev, hem de 100 milyon lira verilemez mi?
       Olanakların sınırlı olduğu ve herkese 100 milyon lira maaş bağlanmasının devleti zorlayacağı biliniyor. Ama bu alanda bir çalışma yapılıp, bu paraya gerçekten ihtiyacı olanlar tespit edilemez mi? Gerçekten işi ve geliri olmayan bu depremzedelere, prefabrike evlere geçseler bile bir süre, işsizlik sigortası niteliğinde bu ödeme sürdürülemez mi? Devleti de istismar ettirmeden gerçek ihtiyaç sahipleri saptanarak, çoluk - çocuk çadırdan kurtarılamaz mı?
       100 milyon liranın gösterdiği gerçek bu....



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr