Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Ücretliden, küçük esnaftan ek vergiye pek fazla direnç yok da, rantiye kesimi ayakta, "bonomun faizine dokundurtmam" diyor.
       Peki Türkiye neye dokunacak?
       21. yüzyılın ilk yılına bir bakalım...
       2000 yılı bütçesi ne diyor?
       Faiz giderleri, tüm bütçe giderlerinin yüzde 45'i, vergi gelirlerinin ise yüzde 88'i...
       Vergi gelirleri tahmini olduğuna göre, 2000 yılının belki de bütün vergi gelirleri faiz borcunu ödemeye ya yetmeyecek ya da başa baş gelecek.
       Bunun anlamı ne?
       Türkiye bütün giderlerini karşılamak zorunda olduğu vergilerle sadece borç faizi ödeyebilecek. Faiz giderlerinin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya oranı yüzde 17 olarak tahmin ediliyor, bunun yüzde 20'ye çıkması da ciddi bir olasılık. Bu oran, tarım kesiminin milli gelirden aldığı paydan fazla, büyük olasılıkla ücretli kesimin aldığı payın da birkaç puan üzerinde kalacak. En düşük yüzde 20'nin milli gelirden aldığı pay da yüzde 4.9'a inmiş durumda.
       Devlet bu kesimden alınabilecek verginin sınırına çoktan geldi. Bunun daha fazla zorlanması artık sosyal patlama riski taşıyacaktır.
       2000'e bakmaya devam edelim...
       İç borç tutarı 42 milyar dolar, dış borç tutarı 101 milyar dolar.
       2000 yılında ödenmesi gereken dış borç tutarı 20 milyar dolar civarında.
       Devlet kelimenin tam anlamıyla borç sarmalında.
       Yüksek gelir grubundan yüksek bedelle borçlanıyor, düşük gelir grubundan aldıklarıyla o borcun sadece fazini ödemeye çalışıyor, tekrar borçlanıyor, tekrar faiz ödüyor, tekrar borçlanıyor.
       Bu çark böyle döndükçe borçlandığı kesime sürekli reel gelir aktarıyor.
       İşte rakamlar...
       Devlet Hazine bonolarıyla ortalama yüzde 100 üzerinden borçlanmış durumda. İç borçların ortalama vadesi 14 - 15 ay. Eğer 2000 yılı enflasyon beklentisi gerçekleşirse, devlete borç veren varlıklı kesime yüzde 50'ye varan oranda reel gelir aktarımı yapılacak demektir.
       Türkiye bu sarmaldan kurtulmak için dış kaynak arıyor. Hedefi iç borçları dış borca dönüştürmek.
       Eğer IMF yeşil ışık yakarsa uluslararası piyasadan alınması umulan düşük faizli dış borçla iç borçlar ödenecek ve içerde faiz oranı düşürülmeye çalışılacak ki, bu formül de ha deyince işleyecek türden bir çıkış yolu değil.
       Bu yöntem de bugün iç borçlarda karşılaştığımız sorunu dış borca taşıyabilir.
       O halde yapılması gereken nedir?
       Türkiye bu sarmalı kırmak için daha ucuz dış kredi aramakla birlikte içerdeki sağlam kaynak arayışını da sürdürmelidir. Bunun da yolu vergidir.
       Dolayısıyla devlete para satarak yüzde 50'lere varan reel gelir sağlayan rantiyenin "benden vergi alma, sonra sana borç vermem" biçimindeki çıkışı kabul edilebilir nitelikte değildir.
       Bir defaya mahsus alınacak olan vergiye rağmen bonoların faiz geliri rantiyeye reel gelir bırakacak düzeydedir. Kaldı ki, bundan sonra ihraç edilecek bonolara da bu vergi uygulanmayacaktır.
       Feveran yersizdir...
      


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr