Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TBMM’nin 89. kuruluş yıldönümünü, bugün Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutluyoruz. 23 Nisan, dünyanın tek çocuk bayramı. Büyük Atatürk’ün engin uzgörüsüyle armağan ettiği bu gün, sadece bizim çocuklarımızın değil tüm dünya çocuklarının bayramı. Dünyanın dört bir yanından gelen çocuklar Türkiye’de buluştular. Atatürk’ün bu armağanı Türkiye için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağı.

Egemenlik mücadelesi
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyen Atatürk’ün, görmek istediği Türkiye ile bugün yaşadığımız Türkiye pek örtüşmüyor. Bu gerçeği görmemek mümkün değil. Çağdaş uygarlığın da üzerine çıkmak için ortak idealler peşinde, birlik, beraberlik içinde koşan bir Türkiye manzarası yok maalesef.
Ulusal egemenliğin tecelli ettiği TBMM’de bir başka mücadele var 23 Nisan’da. DTP’liler TBMM Genel Kurul Salonu’nda dün geceden itibaren eylem yaptılar. Bu eylemin 23 Nisan’a karşı olmadığını, taş atan çocukların ve son günlerde bazı DTP’lilerin tutuklanmasını protesto amacı taşıdığını belirttiler.
Sözü uzatmadan söylemek gerekir ki, DTP’nin temsil ettiği çizgi kendileri açısından bir başka “ulusal” anlayışı ifade ediyor. Atatürk’ün “Türk ulusu” dediği ve egemenliğin kaynağı olarak gördüğü ulusal yaklaşım değil bu...
Bu sorun öyle bir boyuta ulaşmış durumda ki, Genelkurmay Başkanı, uzun uzadıya Atatürk’ün “ulus” tanımını izah etme gereği duydu. Türk ulusu kavramının üst/ortak kimlik olduğunu, diğer kimliklerin alt/kültürel kimlikler olduğunu, Atatürk’ün “Türk halkı” değil, “Türkiye halkı” diyerek etnik ayrım yapmadığını vurguladı. “Türkiye” yerine “Türk” derseniz o etnik bir tanım olur, diyerek de etnik kökenden uzak bir ulus anlayışının esas olduğunu üstüne basarak yansıttı.
Bütün bunlar bayramın “ulus” ve “ulusal egemenlik” anlayışının ciddi bir çatışma alanı olduğunun göstergeleri.

Çocukların durumu
Gelelim bayramın çocuk tarafına...
Onlar da maalesef bu çatışmada araç olarak kullanılıyorlar. Ayrı ulus bilinci yaratmaya çalışan PKK ve aynı çizgideki kuruluşlar, çocukları öne sürüp polise taş attırıyorlar. Eylemlerin ön saflarına çocukları sürüyorlar. Ellerine taş veriyorlar. Filistin görüntüleri yaratmaya çalışıyorlar.
Ve bu görüntülere son zamanlarda, “polise taş atan çocuklara taş atan diğer çocuklar” görüntüsü ekleniyor. Polisin yanından, “karşı”daki çocuklara taş atıyorlar. Onlar da polisin yanındaki çocuklara.
İşte vahim olan durum bu...
Türkiye’yi çağdaş uygarlığın üzerine çıkaracak çocuklarımıza, birbirlerini taşlatıyorlar. Her türlü teröre ve tahrike karşın, bu toplum, birbirini taşlamadı, bir iç çatışmaya yönelmedi, böyle bir tuzağa düşmedi. Büyük bir olgunluk içinde birlikte yaşama kararlığını gösterdi. Provokasyona gelmedi.
Ama şimdi çocukların arasına bu çatışma tohumu ekiliyor. Bu Türkiye’yi iç çatışmaya, iç kavgaya, sürükleyecek çok tehlikeli bir girişim.
Hangi etnik kökenden olursa olsun anneler, babalar, öğretmenler bu gerçeği görmeli ve bu sürece engel olmalı...
Olmalı ki, 23 Nisan gerçekten çocuk bayramı olabilsin. Bin yıldır birlikte yaşadıkları bu topraklarda, bir arada bayram yapabilsinler.
Minik yürekler şimdiden ikiye bölünmesin.