Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Karadeniz ısınıyor. Anlaşılıyor ki, önümüzdeki dönemde ABD ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin önemli zeminlerinden biri de Karadeniz olacak. Kafkasya’ya hâkim olmak için Karadeniz’e hâkim olmak gerektiğini iki taraf da biliyor. Rusya’nın yıllardır sıcak denizlere inme mücadelesi gibi Soğuk Savaş sonrasında da ABD, Karadeniz’e çıkmanın yollarını arıyordu.
Rusya, Gürcistan olayında dişini gösterdi. Ordusunu Gürcistan’a soktu, Kafkasya’da var olduğunu kanıtladı. Gürcistan’ı denizden ablukaya alarak Karadeniz’deki askeri gücünü de hissettirdi. Ukrayna, Rus savaş gemilerini tekrar limanlarına almayabileceğini açıkladı ama Moskova’ya karşı dediğini yapamadı. Rus donanması, Ukrayna limanlarına döndü.

Yardım adıyla güç gösterisi

ABD, ‘Gürcistan’a insani yardım götüreceğim’ diye savaş gemilerini Karadeniz’e soktu. Aynı zamanda NATO tatbikatları nedeniyle Polonya ve İspanya gemileri de Boğazlar’ı geçerek Karadeniz’e girdiler. ABD’nin “yardım” getiren gemisi, savaş yeteneği en yüksek firkateynlerden biri. Başka savaş gemileri de yine “yardım” adıyla Karadeniz’e gelecek. NATO şemsiyesi altında da Karadeniz’de Rus donanmasına karşı deniz gücü bulundurulacağı anlaşılıyor.
ABD’nin Karadeniz’e çıkmasıyla birlikte, Rus gemileri de Akdeniz’e açılıyor. Rusya, Karadeniz’den sonra Akdeniz’de bayrak gösterecek.
Bütün bunlar ABD ile Rusya arasındaki nüfuz mücadelesinin yansımaları.
Soğuk Savaş sonrasında uzun bir süre tek süper güç olarak kalan ABD’ye karşı, Rusya yeniden varlık göstermeye çalışıyor. Yeni denge arayışı.

Paylaşım düzeni

Olan bitene bakıldığında, Soğuk Savaş sonrası dönemde de güçlü devletlerin “yeni bir paylaşım” savaşına giriştiği görülüyor. Sovyetler dağılınca, oluşmaya başlayan “yeni dünya düzeni”nin özünün de farklı olmadığı kısa sürede anlaşıldı.
Sovyet Bloku’nun dağılmasıyla ABD ve Avrupa, NATO ve AB yoluyla, Moskova’dan kurtulan devletleri “batan geminin malları” gibi hemen nüfuzları altına aldılar. Doğu Avrupa ülkeleri de son sürat Moskova’dan kaçıp Washington’ın himayesine sağındılar. Şimdi Ukrayna ve Gürcistan da aynı yolda koşmaya çalışıyorlar. Moskova yerine Washington...

Paylaşım anlayışı değişemez mi?

Soğuk Savaş döneminde “dehşet dengesi”yle korunan paylaşılmış nüfuz alanları, Sovyetler’den sonra “yeniden dağıtım”a tutuldu. ABD, nüfuz alanını genişletti, Rusya kaybettiklerini geri almaya çalışıyor.
Tabii bu arada sözünü ettiğimiz alanlar, Moskova ve Washington’a tabiyetle yaşamlarını sürdürmeye çalışan ülkeler ve halklar. Zaman zaman birbirlerine saldıran, büyük merkezlerin politikalarına göre savaş çıkaran veya barış yapan ama bağımsız iradeleri olmayan bu ülke yönetimlerinin ipleri yine süper güçlerin elinde.
Oysa Soğuk Savaş sonrasında paylaşım anlayışı değişemez miydi? Yıllar süren “dehşet dengesi” altında çekilen acılara, yapılan savaşlara son verilemez miydi?
Nüfuz paylaşımının yerini, insanlık paylaşımı alamaz mıydı? Refah ve kalkınmaya kilitlenmiş, teknolojiyi paylaşan, doğal kaynakları işbirliği içinde değerlendirip yarattığı olanakları insanca bölüşen yeni bir paylaşım anlayışı geliştirilemez miydi? Bu anlayışla yeni bir Birleşmiş Milletler yapısı oluşturulamaz mıydı?
Kafkasya ve Karadeniz’de yaşananlar, anlayışta bir değişiklik olmadığını gösteriyor.