Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tamgün Yasası gereğince doktorlar bir tercih yapacaklar. Ya muayenehanelerini kapatacaklar ya da görev yaptıkları üniversite veya devlet hastanelerinden ayrılacaklar.
Geçtiğimiz hafta tıp fakültesi öğretim üyelerinden bazılarının Tamgün Yasası’yla ilgili itirazlarını yansıtmıştım. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, hocaların eleştirilerini tek tek yanıtladı. Bakan Akdağ’ın yanıtları şöyle:

Ameliyat ve hasta sayısı
1- Tıp fakültesi hocaları, Tamgün Yasası’nda öngörülen ücretlerin olmadığını söylemişler. 17 bin liralık bir ücretin söz konusu olması için 2000 hastaya bakılması veya 200 ameliyat yapılması gerektiğini öne sürmüşler. Tıp profesörlerinin bu hesapları doğru değil.
Doktorların döner sermayeden aldıkları paranın yüzde 35’i girişimsel işlem ve muayeneden, yüzde 30’u klinik ortalamasından, yüzde 15’i bilimsel puandan, yüzde 15’i eğitim puanından yüzde 5’i de ek puanlardan gelir. Örneğin klinik şeflerinin 2009 Türkiye ortalamalarına göre net maaşları 1780 TL, net ek ödemeleri ise 5 bin 609 TL’dir. Ellerine geçen ortalama toplam net ücret 7 bin 389 TL’dir. Bu ücreti elde etmeleri için aylık ortalama ameliyat sayıları 3-6, muayene ettikleri hasta sayısı ise 14’tür. Dolayısıyla ayda 2000 hasta bakmak 200 ameliyat yapmak gibi bir hesap çok yanlış bir hesaptır.

Döner sermaye ve ücret

2- Döner sermayeler iflas halinde, diyorlar. Bunun birçok nedeni var. Ama belli başlı nedenlerinden biri üniversitelerin verimsiz çalışmasıdır. Hocalar sadece hastanedeki özel muayenehaneleriyle ilgili oluyorlar. Verimsizlik kısmi çalışmadan kaynaklanıyor. Oysa Sağlık Bakanlığı’nın eğitim hastaneleri -ki bir bakıma üniversite hastaneleri gibidirler- verimli çalışıyorlar ve döner sermayelerinde bir mali sorun yaşanmıyor. Döner sermayeden ödenmesi gereken ücret paylarını ödüyorlar. Bu hastanelerimizde ortalama ücret 7 bin 500 lira civarındadır. Hocaların yok dedikleri 17 bin liralık ücret zaten tavan ücret olarak belirlenmiştir. Tamgün üniversite hastanelerinde de devreye girdiğinde ortalama ücretlerin 10 bin lira civarında olacağını söyleyebiliriz. Bazı hocalar için bu daha yüksek bazıları için daha düşük olabilir. Bu performanslarına göre değişir.

Hasta, hoca seçemez

3- Hocalar tamgün sisteminde hastanın hoca seçemeyeceğini öne sürüyorlar. Bu nasıl bir anlayış, doğrusu kabul etmek mümkün değil. Nasıl seçemez? Yani hocalar hastaya bakmayız mı, demek istiyorlar? Ameliyata girmeyiz mi demek istiyorlar? Öyle anlaşılıyor. Ben Sağlık Bakanı ve bir hekim olarak böyle bir yaklaşımı kabul edemem. Nasıl girmeyecekler? Hem üniversite hastanesinde görevli olacaksınız hem de hastaya bakmam, ameliyata girmem diyeceksiniz. Bunun anlamı sadece parası olan ve bu parayı bana ulaştıran hastaya bakarım veya ameliyatına girerim demek olur ki, böyle bir hekimlik anlayışı kabul edilemez. Bu sistemde aracılar türer demek; açıktan para alırım, hastaya öyle bakarım, ameliyata öyle girerim demektir ki, bu hekimlik mesleğine de hakarettir. Evet, Türkiye’de böyle bir sistem vardı, böyle bir kültür yerleşmişti ama biz bunu ortadan kaldırıyoruz. Bu nedenle de bu tür serzenişlere, mesajlara hiç aldırış etmiyorum. Çünkü böyle bir hekimlik anlayışı insanlığa da sığmaz hekimliğe de sığmaz.

Etik dışına çıkmak
4- Hocalar performans uygulamasının hekimleri etik dışına ittiğini iddia ediyorlar. Hocaların, şeflerin hasta bakmadığını; kaşelerini asistanlara verdiklerini, hastaya bakan asistanın hocanın veya şefin kaşesini basarak, hastaya onlar bakmış gibi işlem yaptıklarını söylüyorlar. Eğer bunu yapan varsa bu suçtur ve gereği yapılır. Eğer üç-beş hoca veya klinik şefi böyle çalışıyorsa, suç işlediklerini bilmeleri ve sonucuna katlanmaları gerekir.

Ameliyat sayısı
5- Hocalar performans artırmak için gereksiz ameliyatlar yapıldığını ve ameliyat sayısının arttığını öne sürüyorlar. Toplumda ameliyat sayısının arttığı doğrudur. Ancak bunun nedeni daha önce doktora, hastaneye ulaşamayan; ulaşacak durumda olsa bile parası olmadığı için başvurmayan hastaların artık hastaneye ulaşmaları ve para ödemeden sağlık hizmeti alma olanağına kavuşmalarındandır. 2002’de bir kişinin doktora başvurma sayısı ortalama 2.7 iken bugün bu sayı 7’dir. Bu da sağlıkta yaptığımız reformların doğal sonucudur. Artık kırsal kesimdeki yoksul vatandaşımız, doktora verecek parası olmadığı için hastalığıyla, acı çekerek yaşamıyor; doktora, hastaneye başvurabiliyor. Artışın temel nedeni budur.