Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye bir yandan diplomatik, bir yandan da askeri temaslarla Irak sorununda daha aktif bir rol üstlenmiş görünüyor.
Başbakan Gül’ün bölge ülkelerine yaptığı ziyaret, ABD’nin Irak’a müdahale etmesi halinde ortak bir politika izlenmesi açısından önem taşıyor.
Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin tercihi sorunun savaşsız çözümü.
Başbakan Gül’ün çabaları da bu yönde. Bu çabalarının ziyaret ettiği ülkelerce desteklendiği de açık. Ancak, bölge ülkelerine karşın ABD ve İngiltere’nin yaptığı hazırlıklar bu iki ülkenin Irak’a askeri müdahalede kararlı olduklarını gösteriyor.
Bu olasılık dikkate alındığında Başbakan Gül’ün ziyaretleri yine önem taşıyor. Müdahale halinde Türkiye, Suriye, İran gibi komşu ülkelerin stratejik amaçları, ortak bir tutum almalarını gerektiriyor. Uzun vadede çıkar çatışması değil, çıkar örtüşmesi öngörüldüğünden Ankara - Şam - Tahran üçgenin aynı yönde pozisyon almaları hem ABD hem de Irak açısından belirleyici olabilir.
Üç başkentin ortak paydasını Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ve haritanın değişmemesi. Bu hedef etrafında Türkiye, Suriye ve İran’ın birlikte hareket etmeleri büyük olasılık.
Nitekim Başbakan Gül’ün Suriye’de gördüğü itibar ve ilgi bunun ilk işaretleri sayılabilir. Türkiye - Suriye ilişkilerini son 5 - 6 yılda bu noktaya getiren süreç, stratejik açıdan Şam’ın Ankara’ya yaklaşmasının çıkarları için daha uygun olduğunu görmesiyle başladı. Şam’ın bunu görmesinde Adana Mutabakatı’yla sonuçlanan gelişmelerin ve PKK’ya karşı tavır değişikliğinin payı elbette büyük. Bu ortamın hazırlanmasında, PKK bağlamında askeri ilişkilerin de payı büyük oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri adına Adana Mutakabatı oluşturulması ve yürütülmesinde önemli işlev üstlenen şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman’ın, dönemin 6. Kolordu ve 2. Ordu Komutanı olarak temasları rol oynadı. Jandanma Genel komutanı’yken de Ankara - Şam ilişkilerinin gelişmesine katkısını sürdürdü. Aynı katkıyı şimdiki Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur da sürdürüyor. Org. Eruygur’un da görevi devralınca Şam’ı ziyaret etmesi ve en üst düzeyde ilgi görmesi bunun göstergesiydi.
Irak’ın geleceği ve özellikle toprak bütünlüğü ile ABD’nin bölgede kalıcı niyetleri bir arada düşünüldüğünde Ankara - Tahran ilişkileri, en az Ankara - Şam ilişkileri kadar önem taşıyor. Stratejik çıkar örtüşmesi açısından Ankara - Tahran hattı da Ankara - Şam hattıyla aynı yönde çalışacak gibi görünüyor.
Savaşın çıkması hala büyük olasılık. Ancak savaş çıksa da çıkmasa da Ankara - Şam - Tahran üçgenin ortak tutumu ve işbirliği, bölgede etkin bir trafik oluşturacak.
Askeri cepheye gelince...
Bu cephede de temaslar sürüyor. ABD henüz Türkiye’deki havaalanları ve limanlar için inceleme çalışmasını başlatamadı. Bunun nedeni hukuki sorununun çözülememiş olması. Türkiye’ye gelecek ABD askerlerinin hangi hukuka bağlı olacakları konusunda henüz bir anlaşmaya varılamadı. Yanıt bekleyen taraf ise Ankara. Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD’ye gelecek askerlerin Türk hukukuna bağlı olmasını öngören bir anlaşma metni göndermiş durumda. Ancak, Washington henüz buna yanıt vermedi. Eğer Ankara’nın gönderdiği metne Washington imza atar ve Türk hukukuna tabi olmayı kabul ederse, inceleme çalışmaları ancak o zaman başlayabilecek.
ABD yanıtını ne zaman verecek?
Bu yanıtı, ocak ayı içinde Ankara’ya gelecek olan ABD Genelkurmay Başkanı Org. Myres’ın getirmesi yüksek olasılık. Myres’ın ziyareti sırasında bu sorun aşılırsa o zaman ABD’li ve Türk subaylar inceleme çalışmasını başlatabilirler.
Genelkurmay, ABD’li askerlerin Türk hukukuna tabi olmaları gerektiği konusunda kararlı ve ısrarlı.
ABD’nin Türkiye’den istediklerine yanıt alabilmesi ve harekete geçebilmesi için aşılması gereken ilk eşik askerlerin bağlı olacağı hukuk. ABD askerlerinin Türkiye üzerinden geçmeleri ve belli sayıda konuşlanabilmeleri için önce bu eşiğin geçilmesi gerekiyor.