Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fikret BİLA

BAŞBAKAN Mesut Yılmaz, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'deki erken petrol üretim törenine katılmak üzere Ankara'dan hareketinden önce ABD Başkanı Clinton'un Kıbrıs Özel Temsilcisi Holbrooke'u kabul ediyor.
Yılmaz, ATA uçağına bindiğinde görüşmenin sonucunu soruyoruz:
"Holbrooke'un temaslarından umutlu musunuz? Kıbrıs'ta çözüm için ışık görünüyor mu?"
Başbakan, Holbrooke'un soruna Avrupalılara göre "çok daha gerçekçi" yaklaştığını vurguladıktan sonra yanıtını veriyor:
- Kıbrıs sorunu Gordion'un düğümü gibi çözülmez. Orta vadeli bir çözüm beklemek daha gerçekçi olur.
Yılmaz, Holbrooke'un bugüne kadar yapılan girişimlere göre "gerçekçi ve yaratıcı" bir yaklaşıma sahip olduğunun altını çizmekle beraber, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak kimsenin kendini, "Büyük İskender" sanmaması gerektiği mesajını veriyor.
Yılmaz'ın Holbrooke'un temaslarıyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:
"Bugüne kadar yapılan en kapsamlı ve en yaratıcı diplomatik girişim. Sayın Holbrooke önce 'olmaz'ları saptayarak olabilecekleri belirlemeye çalışıyor. Soruna gerçekçi yaklaşıyor. Sanıyorum, 1998 Şubat'ında yapılacak Güney Kıbrıs başkanlık seçimlerinden önce somut bir öneri getirmeyecek. Düşünce egzersizi yapıyor. Aralıkta ABD'ye yapacağım ziyaret sırasında da benimle görüşmek istedi."
Yılmaz, Holbrooke'un Türkiye'den sonra Almanya'ya giderek Türkiye'nin Avrupa Birliği genişleme sürecine katılması konusunda görüşmelerde bulunacağını belirtiyor ve "Holbrooke, Avrupa Birliği'nin meseleye ne kadar yanlış yaklaştığını anlamış durumda. Avrupa Birliği ülkelerini bu konuda gerçekçiliğe yaklaştırabilir" diyor.
Yılmaz, Holbrooke'un Avrupa Birliği ve Kıbrıs konusunda Türkiye'nin tutumunu daha iyi anladığını söylüyor.
Başbakan Yılmaz, Holbrooke'a da aktardığını belirttiği Türkiye'nin yaklaşımını şöyle özetliyor:
"Kıbrıs'ta bir federasyon kurulabilmesi için iki ayrı egemen varlık ve bunların gönüllü iradeleri lazım. Netice olarak federasyon demek egemen siyasi güçlerin tüm egemenliği paylaşmaları demektir. Şu andaki duruma baktığımız zaman, Güney Kıbrıs'ın tüm Kıbrıs'ın temsilcisi olarak kabul edildiğini görüyoruz. Buna mukabil, KKTC, uluslararası alanda tanınmadığı gibi, bir de ambargoya tabi tutuluyor. Bu kadar eşitsiz bir tabloda, Güney Kıbrıs'ın eşit statülü bir federasyona razı olması için sebep yok. Federasyon isteniyorsa, eşitsizliğin kaldırılması lazım. İşte Avrupa'nın anlamadığı bu. ABD ise, daha gerçekçi yaklaşıyor."


Mesut Bey, Hazar petrollerinin dünya pazarlarına Bakü - Ceyhan petrol boru hattıyla pazarlanması konusunda umutlu. Aliyev'in davetlisi olarak Bakü'ye uçarken belirleyici güçteki siyasi desteğin sağlandığını söylüyor:
"Sayın Aliyev Strasbourg'daki görüşmemizde Azerbaycan'ın ağırlığını Bakü - Ceyhan hattından yana koyacağını bana söylemişti. Petrolün çıktığı ülke olarak Azerbaycan'ın bu desteği çok önemli. Diğer önemli bir destek de, petrol çıkarımında en büyük finansmanı sağlayan ABD. ABD Enerji Bakanı da tercihlerinin Bakü - Ceyhan hattından yana olduğunu ifade etti. Gürcistan da, bu hattı istiyor. Dolayısıyla, bu projede söz sahibi olacak en önemli üç ülke olan Azerbaycan, ABD ve Gürcistan'ın siyasi destekleri sağlanmış durumda. Biz de Dünya Bankası'na 5 milyon dolar değerinde bir fizibilite çalışması yaptırıyoruz. Ayrıca Dışişleri Bakanımızın Eylül ayında Bakü'ye yaptığı ziyaret sırasında boru hattı ile ilgili olarak ortak çalışma grubu kurulması kararlaştırılmıştı. Bu grup ilk toplantısını Bakü'de yaptı, ikincisini bu hafta sonu Ankara'da yapacak."
Başbakan Yılmaz, Rusların projeye muhalefeti konusunda ise şöyle diyor:
"Biz Ruslara Bakü - Ceyhan hattının Novorossisk hattının alternatifi olmadığını söyledik. Rus petrollerinin de Bakü - Ceyhan hattından taşınabileceğini belirttik. Azerbaycan ve Kazakistan'ın 45 milyon ton, Rusya'nın da 40 milyon ton petrolü bu hattan Ceyhan'a indirilebilir ve Ceyhan dünyanın en büyük petrol terminali olabilir."
Başbakan bu konunun Rusya Başbakanı Çernomirdin'in 15 Aralık'ta Ankara'ya yapacağı ziyaret sırasında da ele alınacağını belirtiyor.
Yılmaz uçakta Aliyev'in törende yapacağı konuşmada Bakü - Ceyhan hattına desteğini açıklayacağı beklentisiyle gittiğini vurguluyor. Bakü'de Yılmaz'ın bu beklentisi gerçekleşiyor ve Aliyev tören konuşmasında, "Hazar petrolünü dünya pazarına taşıyacak ana hat olarak Bakü - Ceyhan projesini destekliyoruz. Bu proje ana boru hattı projelerinin en önemlilerinden biridir. Ama şüphesiz ki, kararı konsorsiyum verecektir" diyor.
Bu sözleri duymak için Bakü'ye gelen Yılmaz'la birlikte bütün salon konsorsiyumun temsilcileri önünde Aliyev'i uzun uzun alkışlıyor.
Yılmaz'dan sonra kürsüye gelen Rusya temsilcisi Bakü - Ceyhan hattına karşı çıkarak, "Bizim alternatif projemiz var. Kim daha önce yapar ve petrolü kim daha önce akıtırsa o yapsın. Her iki projeyi göz önünde bulundurmak Azerbaycan'ın çıkarınadır" derken, ABD Enerji Bakanı da konuşmasında Bakü - Ceyhan hattının daha verimli olduğunu belirterek, açık destek verince Yılmaz'ın yüzü bir kez daha gülüyor. ABD Enerji Bakan Federico Pena konsorsiyumun önünde Bakü - Ceyhan hattı için ellerinden gelen katkıyı vermeye hazır olduklarını vurguluyor. Bakü'de rüzgar Bakü - Ceyhan hattının lehine esiyor.
Başbakan Yılmaz, AB ile Güney Kıbrıs arasında tam üyelik görüşmelerinin başlayacağı nisan ve mayıs ayından önce Kıbrıs'ta somut bir çözüme ulaşılacağı konusunda pek iyimser değil ama 1998'de Bakü - Ceyhan projesinin gerçekleştirilmesinden umutlu görünüyor.





Yazara Email BAKÜ