Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baykal'dan Gül'e tepki: Tan, "Anılan belgeye dair bilgileri sızdıran sorumsuz kişiler, yasalarımız uyarınca ciddi suç işlemektedirler" dedikten sonra şu bilgiyi de aktardı:"Bu itibarla Sayın Bakanımızca, Başbakan Vekili sıfatıyla söz konusu bilgilerin kimler tarafından, nasıl ve hangi yöntemlerle sızdırıldığının araştırılması ve sorumluların tespiti için devletimizin istihbarat birimlerine talimat verilmiş bulunmaktadır."Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Başbakan Vekili sıfatıyla, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı gibi ulusal istihbarat kurumlarına "Bilgileri sızdıranı bulun" talimatı vermiş oluyor. Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) kabul edilen "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi"ne ilişkin haberler üzerine Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan'ın bir soruyu yanıtlarken yaptığı açıklama ilgi çekiciydi. Böyle bir talimat verildiğinin açıklanması, gündeme, "haber kaynağı-gazeteci" tespiti yapmanın ulusal istihbarat kurumlarının görevi olup olmadığı sorusunu getirdi.Devletin, idari denetim mekanizması içinde gizli bilgi sızdırılmasına ilişkin olarak amir-memur denetimi yapması veya ilgili bir müfettiş görevlendirmesi normal olabilir. Ama istihbarat kurumlarını görevlendirmesi, başta muhalefet ve medya olmak üzere birçok kesimce yadırgandı.Bir anlamda "gazetecilik faaliyeti"nin denetlenmesi veya "gazeteci-haber kaynağı" ilişkisinin izlenmesi gibi sonuç doğuran bu talimata ana muhalefet lideri olarak Deniz Baykal sert tepki gösterdi. Birçok kesim yadırgadı Baykal, Başbakan Vekili olarak Abdullah Gül'ün verdiği bu talimatı "basına gözdağı verme, baskı altına alma girişimi" olarak algıladıklarını söyledi ve şu değerlendirmeyi yaptı:"Gazeteci veya haber kaynağı kovalamak ulusal istihbarat kurumlarının işi değildir. Bu, düpedüz gazetecilik faaliyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir baskı yöntemidir. Demokratik hukuk devletinde böyle bir yönteme başvurulamaz. Sayın Gül'ün böyle bir talimat vermesine şaşırdım, yadırgadım. İstihbarat birimleri gazetecileri ve kaynaklarını mı izleyecekler? Böyle şey olur mu? Hükümetin bu tür baskılama yöntemlerine başvurması aslında tedirgin olduğunu gösterir. Muhalefetin yükselmesi, basının işlevini görmeye çalışması karşısında rahatsız olan iktidar, bu yollarla baskı kurmaya çalışıyor. Bu tür girişimler rahatsızlık göstergesidir. Verilen talimat abesle iştigaldir." 'Bu, medyaya baskıdır' Baykal, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin genel hatları hakkında kamuoyunun bilgi sahibi olmasında bir sakınca olmadığını, bu anlamda basının görevini yaptığını vurguladıktan sonra şöyle konuştu:"Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri ayrıdır. Bunların korunması gerekir. Ama Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin genel hatları hakkında halkın bilgilendirilmesinde bir sakınca olmadığı gibi yarar da vardır. Hem kamuoyumuz, hem dost ve düşmanlarımızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin duyarlılıklarını, tehdit algılamalarını bilmeleri zarar değil, fayda sağlar. Sır niteliği taşıyan bilgi ve belgeler bellidir. Bu bilgiler o nitelikte bilgiler değildir. Demokratik hukuk devletinde şeffaf yönetim esastır. Türkiye, yönetim anlayışını da çağdaşlaştırmak durumundadır. Bu amaçla adımlar atılmaktadır. Örneğin Bilgi Edinme Yasası bunlardan biridir. Durum böyleyken, ulusal istihbarat kurumlarını gazetecilik faaliyetlerini takip etmek için görevlendirmek demokratik hukuk devleti ilkeleriyle, basın özgürlüğüyle bağdaşmaz." fbila@milliyet.com.tr 'Şeffaf yönetim esastır'