Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Baykal, dünkü görüşmemizde, şu yaklaşımı gösteriyor:"Referandum sonrasında muazzam bir tablo yakaladık. Bunu değerlendirmeliyiz. Çıtayı yüksek tutmalıyız. İşe KKTCnin tanınması için ortak çaba göstermekle başlamalıyız." CHP lideri Deniz Baykal, Kıbrıstaki referandum sonuçlarını analiz ederken, Türkiye ve KKTCnin kaçırılmaması gereken bir fırsat yakaladığını vurguluyor. Baykal, referandumda Rumların hayır oyu vermekle tarihi bir hata yaptıkları kanısında. Bu hata nedeniyle de Türklere tarihi fırsatlar doğduğunu kaydediyor ve şöyle diyor:"Rumlar Kıbrıs konusunda iki büyük, tarihi hata yaptılar:Birincisi, 1974te Sampson darbesiydi. İkincisi ise, bu referandumda hayır oyu vererek Annan Planını reddetmeleri olmuştur.Birinci hataları sonucunda Türkiye haklı olarak uluslararası anlaşmaların gereğini yerine getirdi ve Türk askeri Kıbrısa çıktı. Bu, Türklerin Kuzeyde, Rumların Güneyde toplanmaları sonucunu doğurdu ve fiilen iki ayrı toplum, iki ayrı kesimi yurt edinmiş oldu. Bu fiili durum kimsenin burnu kanamadan 30 yıl sürdü ve kökleşti.İkinci hatalarının sonucunda ise, asıl uzlaşmaz tarafın Rum tarafı olduğu bütün dünya tarafından görüldü. Ayrıca Kıbrısın AB yolunda Türkiyenin önüne bir engel olarak çıkarılması ortadan kalktı. Artık, AB, bu gerekçeyi, bu koşulu bir daha Türkiyenin önüne getiremez.Rumların hayır demeleri, Türkiye için böyle muazzam bir uygun zemin yaratmış oldu. Şimdi sıra bu zeminin gereğini yapmaktır." Rumların iki hatası CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gülün referandum öncesi söylemleriyle, sonrasındaki söylemlerinin farklılaştığına dikkat çekerek şu çağrıyı yapıyor:"Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı, referandum öncesi Rumlar hayır derse KKTCnin tanınmasını isteyeceklerini söylüyorlardı. Ancak, dikkat ediyorum, referandum sonrasında tanınmaktan söz etmiyorlar. Bu değişiklik niye? Türkiye çıtayı düşürmemeli. Tanınma için çalışmaya başlamalı. Sayın Erdoğan, KKTCnin tanınması için çaba göstermekten korkmamalı. Tanınmayı şimdi neden ağzına almıyor, bilemiyorum. Birileri bir şey mi dedi? Oysa, ortam buna çok uygundur.Eğer iki taraftan da evet çıksaydı, Annan Planı gereği en fazla 20 yıl içinde Rumlar adanın hakimi haline gelecek ve Türkleri azınlık konumuna düşüreceklerdi. Hala da niyetleri budur. Ama hayır diyerek, KKTCnin tanınması için çok uygun bir ortam sunmuş oldular. Türkiye bunu değerlendirmelidir. Eğer Sayın Başbakan bu amaçla girişimlerde bulunacaksa, kendisiyle birlikte çalışmaya, birlikte yurtdışı gezilerine gitmeye hazırım. Bunu bir fantezi olarak söylemiyorum, gerçekten yapmak için söylüyorum. Yeter ki Sayın Erdoğan çıtayı düşürmesin." Erdoğan korkmasın Baykal, referandum sonuçlarının Türkiyenin önünü açtığını da vurguluyor ve şöyle diyor:"Bu sonuçlar Türkiyenin iki konuda önünü açmıştır. Birincisi KKTCnin tanınması yoludur. Diğeri ABden tarih alma konusudur. Türkiye iyi bir performans gösterirse, KKTCnin tanınması yolunda mesafe alabilir. Azerbaycan Devlet Başkanı buna öncülük edeceklerini söylemişti. İKÖ de bu konuda devreye sokulabilir. Kuzey Kıbrısta bir toplantı düzenlenebilir. ABnin Türkiyenin üyeliği konusunda Kıbrıs konusuyla zorla kurduğu bağ, artık yoktur. Referandum sonucunda bu bağ kendiliğinden kopmuş oldu. Artık Türkiyeye tarih vermek zorundadır. Klasik Kopenhag kriterlerinin dışında bir koşul kalmamıştır. Türkiye de bu koşulları büyük ölçüde yerine getirmiştir. Biz CHP olarak, bu konuda da katkı veriyoruz, vermeyi sürdüreceğiz. Avrupa sosyal demokratlarının tereddütlerini gidermeye uğraşıyoruz. Brükselde yaptığımız gibi bu amaçla temasları sürdüreceğiz. Aralık 2004te mutlaka tarih almalıyız."Baykalın yaklaşımı böyle, ancak hükümet cephesinde KKTCnin tanınması ilk hedef gibi gözükmüyor. Bu konudaki referandum öncesindeki söylem yumuşatılmış görünüyor. Tanınmaktan çok ambargonun kaldırılması, ticari ilişkilerin başlatılması hedef alınmış durumda. Çıta tanınmanın altında görünüyor. fbila@milliyet.com.tr Önümüz açıldı