Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Danıştay'ın bu kararının "yaşamın bütün alanını kamu alanı saymak" anlamına geldiğini ve "özel yaşama ve özel yaşamın gizliliğine müdahale" niteliği taşıdığını vurguladı.Çiçek, okulda başını örtmeyen ancak gidiş gelişlerde örttüğü gerekçesiyle Gölbaşı Anaokulu Müdürlüğü'nden Aytaç Kılınç'ın başka yere tayinini iptal eden Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin isabetli karar verdiğini, buna karşılık, tayini uygun bulan Danıştay 2. Dairesi'nin sorunu daha da karıştıracak bir karar verdiğini söyledi. Danıştay 2. Dairesi'nin, bir öğretmenin okula gidiş gelişlerinde türban takmasını laikliğe aykırı bulan kararı tartışma yarattı. Çiçek, Danıştay 2. Dairesi'nin kararıyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:"Bir türban sorunu var ve zaman zaman gerginlikleri neden oluyor. Danıştay'ın kararı sorunu çözmüyor, aksine daha da karmaşık hale getiriyor. Bu karar ortalığı, günlük yaşamı karıştıracak, olumsuz etkileyecek, keyfi işlemlere vesile olabilecek bir karardır. Bence 6. İdare Mahkemesi'nin öğretmen hanımı haklı bulan kararı doğrudur. Bu mahkememizin başkanı da bir hanımdır. Okul içinde başının açık olduğu zaten sabit. Ama siz okul dışında, yaşamının diğer alanlarına da müdahale ederseniz, bu Anayasa'ya, kişi hak ve özgürlüklerine aykırı olur. Ayrıca, bu karar amirlerin keyfi uygulamalarına da vesile olabilir. Bir amir sokakta başını örtmüş gördüm diye ceza vermeye kalkabilir veya bir iki şahit ifadesiyle siciliyle oynayabilir. Bunun objektif bir ölçüsü yok." 'Keyfi' Çiçek, kamu görevi dışında memurların kılık ve kıyafetini denetlemeye kalkmak gibi mantıksız bir sonuç doğuracağını söylediği kararla ilgili olarak şu örnekleri verdi:"Şimdi havalar soğuk. Böyle havalarda hanımlar başlarını örterler. İşe de öyle giderler. Şimdi soğuk nedeniyle başını örtmüş bir hanım memur daireye öyle girerse suç mu işlemiş olacak veya bu gerekçeyle tayini mi çıkacak? Kaldı ki bu olayda okulda başı açık olduğu da biliniyor. Şimdi düşünün; bu soğuk havada hemen yanı başımızdaki Ayrancı pazarına gitsek, hanımların çoğunun başı kapalıdır. Soğuk nedeniyle de kapalıdır. Bu durumda pazarda, bu soğukta başını kapatmış hanımlara memur musunuz, değil misiniz diye mi soracağız? Veya bir iki kişi, 'Ben şu hanımı tanıyorum, Ayrancı pazarında başını örtmüştü' derse ve şikâyette bulunursa, böyle bir işlem mi yapılacak? Veya acil servise başı örtülü bir hanım hasta geldi, doktor bakmayacak mı veya "Memur musun, değil misin' diye araştıracak mı? İşte Danıştay'ın kararı bu nedenle sorunu daha da karmaşık hale getirecek, keyfi uygulamalara yol açacak bir karardır." 'Memur mu arayacağız?' Çiçek, sorunu tam çözmese de rahatlatıcı bir formül olarak "hizmet alan-hizmet veren" ölçüsünün kullanılabileceğini kaydetti. Çiçek, görüşünü şöyle özetledi:"Zaten kamu hizmeti verenler açısından bir talep yok. Talep kamu hizmeti alanlar açısından. Bu nedenle kamu hizmeti verirken kimse türban takmıyor, başını örtmüyor. Ama hizmet alanlar açısından da kamu alanı-özel alan gibi ayırımlara gitmek doğru değil. Hâkim kürsüye başı örtülü çıkmıyor, öğretmen derse başı örtülü girmiyor. Ama siz hizmet alanlara da böyle yasak uygularsanız, yaşamın her alanını ve her anını kamu alanı olarak ilan ederseniz, sorun iyice karışır." fbila@milliyet.com.tr Hizmet veren