Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Yüksek Askeri Şur'a kararları 28 Şubat'ın tartışılmasına yol açtı.
       Geçen yıl 28 Şubat döneminde Genelkurmay İkinci Başkanı olan Org. Çevik Bir'in 1. Ordu Komutanlığı'ndan emekli olması, bu yılda, o dönemde Genelkurmay genel sekreterliği görevini yürüten Tümg. Erol Özkasnak'ın, Milli Güvenlik Akademisi Komutanlığı'ndan emekli olması 28 Şubat'ın, özellikle laiklik karşıtı kesimlerle, ikinci cumhuriyetçiler arasında yeniden "mahkum" edilmesi için vesile sayıldı.
       28 Şubat, dün de vurguladığımız gibi, elbette Org. Bir ile Tümg. Özkasnak'ın kişisel meseleleri ve senaryoları değildi. Bir bütün olarak Milli Güvenlik Kurulu'ndan geçen ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta zinciri içinde sivil toplum kesimleriyle birlikte uygulanan kararlardı.
       Emekli Org. Çevik Bir, dünkü görüşmemizde 28 Şubat'ı, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ifadeleriyle şöyle özetledi:
       "Demokratik laik Cumhuriyet'e karşı bir irade oluşturulmaya çalışılıyordu, 28 Şubat'la bu önlendi."
       "28 Şubat en iyi böyle ifade edilebilir" diyor Çevik Bir ve şöyle devam ediyor:
       "Bu süreci benim ve çalışma arkadaşlarımın kişisel ve keyfi uygulaması gibi görüp göstermeye çalışanlar olayı saptırıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde hiçbir komutan karargaha dayalı emir olmadan demeç veremez, bir uygulamaya giremez. Biz (kendisini ve Özkasnak Paşa'yı kastediyor) 28 Şubat sürecinin sözcüleriydik. Bize verilen emir ve görev buydu."
       "Ayrıca" diyor Çevik Bir:
       "O gün o görevlerde bizler vardık. Başka arkadaşlarımız da olsa aynı görevi yerine getirirlerdi. Eğer bundan sonra yine demokratik laik Cumhuriyet'e, onun temel niteliklerine karşı bir irade oluşturma gayreti olursa Milli Güvenlik Kurulu ve Türk Silahlı Kuvvetleri milletiyle birlikte bunu yine önleyecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmaması gerekir."
       Bir, Türkiye'nin o dönemde "olağanüstü" koşullar yaşadığını belirterek, "eğer" diyor, "28 Şubat'la o koşullar değişmeseydi, bugün içinde bulunduğumuz koşullara ulaşamazdık."
       Çevik Bir'in dile getirdiği görüşlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesince paylaşıldığına kuşku yok. Olayın Bir ve Özkasnak paşaların patentinde olmadığı açık. Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı başta olmak üzere kuvvet ve ordu komutanlarının 28 Şubat'a aynı açıyla baktıkları ve kararları ve emirleri bu açıyla oluşturdukları biliniyor.
       * * *
       Tümg. Erol Özkasnak'ın durumuna gelince...
       28 Şubat'ta Genelkurmay Genel Sekreteri olarak, toplumun sivil dinamiklerini harekete geçiren çalışmalarda çok yoğun emeği olduğu açık. Genel sekreter sıfatıyla yürüttüğü koordinasyon ve bilgilendirme çalışmalarında Genelkurmay Karargahı'ndan beklenen etkinliği ve toplum desteğini sağlamak konularında yüksek bir performans sergilediği hemen her kesimce teslim edilen bir gerçek.
       Çevik Bir, en üst rütbe olan orgenerallikte süresini doldurarak emekli olmuştu. Ancak, Özkasnak Paşa'nın henüz tümgeneral rütbesinde olduğu için daha üst rütbelerde görevini sürdüreceği beklentisi hakimdi. Tümgenerallikte görev süresinin bir yıl uzatılması bu beklentiyi güçlendirmişti. Çevresinden aldığımız izlenim, terfi beklentisi yaygınken emekliye ayrılmasının Özkasnak Paşa üzerinde bir burukluk yarattığı yönünde. 28 Şubat dönemindeki görev arkadaşları bunun "erken" alınmış bir emeklilik kararı olduğu görüşündeler.
       O dönemde bu iki generale ve yaptıkları işlere alkış tutanların, bugün, emekli oldular diye, laiklik karşıtı kesimlerle birlikte "zafer çığlıkları" atmaları, burukluğu daha da artırıyor.
      


Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr