Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Rumların hayır demesi halinde Annan planının ortadan kalkması gerekiyor. Ancak, böyle bir sonuca rağmen, görüşmelerin yeniden başlaması, Rumları tatmin edecek yeni değişiklikler yapılması gerektiğini savunanların yanı sıra, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da, böyle bir sonuç halinde izlenmesi gereken yol haritası konusunda kafa yoruyor.Kuzeyden evet, Güneyden hayır sonucu alınması halinde Denktaşın kafasında geliştirdiği proje Türkiye ile KKTC arasında "İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth)" benzeri bir birlik oluşturmak. Başbakan Erdoğanın böyle bir sonuç alınması halinde Türkiyenin KKTC ile özel bir anlaşma yapacağını ilan etmesi. KKTCnin egemenliği korunarak Türkiye ile askeri güvenlik anlaşması imzalaması, İngiliz Uluslar Topluluğu modeli bir birlik oluşturarak Avrupa Birliğine birlikte girilmesi. Avrupa Birliğine de bu modelle girildiğinde Kıbrısın da AB zemininde birleşmiş olacağını iletmesi. Referanduma 24 saat kala KKTCde, "Bundan sonra ne yapmalı" sorusuna yanıt aranıyor. Türklerden "evet", Rumlardan "hayır" çıkarsa ne yapmalı? Türkiye ne yapmalı? KKTC ne yapmalı? Denktaş ayrıca Türkiye ile KKTC arasında oluşturulacak bu bölgeye sonradan Yunanistan ve Güney Kıbrısın da katılmasının mümkün olacağını düşünüyor. Böylece AB içinde ortak çıkarlara dayalı dörtlü bir birlik oluşturulmasının yararlı olacağı kanısında.KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Rumların hayır demesiyle birlikte ayrıca Türkiyenin, KKTCye uygulanan ambargoların hemen kaldırılması için harekete geçmesi gerektiğini de vurguluyor. AB ve ABD bakımından verdikleri sözlerin yerine getirilmesi için baskı yapılması gerektiğini belirtiyor. Böylece Avrupa Birliğinin de, "Rumlar hayır derse Türkler cezalandırılamaz" şeklindeki sözlerinde samimi olup olmadıklarının da anlaşılacağını kaydediyor. Denktaş, Türkiyenin bir yandan da KKTCnin tanınması için güçlü bir kampanya başlatmasının gerektiği üzerinde de duruyor.Denktaş, bir evet, bir hayır sonucunun çıkması durumunda Başbakan Erdoğandan beklentilerini dünkü görüşmemizde şöyle özetliyor: Hayırla yapılacaklar "O zaman ben, Kıbrıstaki seçim yasaklarını bile bozarak, halkı evet demeye çağırmış, ABDye karşı her türlü talebi yerine getirmiş biri olarak Türkiye Başbakanından şu yaklaşımı beklerim. Demelidir ki; Rumların bu tutumu AB üzerinden Kıbrısın tümüne sahip olma emeli taşıdıklarını bir daha göstermiştir. Demek ki, 40 yıldır izledikleri politika budur. Ben elimden geleni yaptım. Rumlar yine de hayır dediler. O halde ben de KKTC ile özel bir ilişkiye giriyorum. Özel bir askeri anlaşmayla savunmalarını devralıyorum. Madem siz garanti anlaşması da yoktur diyorsunuz. Ben de bu özel anlaşmayla güvenliklerini sağlamayı üstleniyorum. Güney Kıbrıs benzeri bir anlaşmayı Yunanistanla çoktan yapmıştır. Ben de bu anlaşmayı yapıyorum. Askıya aldığımız Gümrük Birliği anlaşmasını hemen uygulamaya başlıyorum. KKTCnin egemenliğine dokunmaksızın Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında Commonwealth tipi bir birlik kuruyorum. Ve Avrupa Birliğine de bu şekilde birlikte girmeyi öneriyorum. Bu yolla AB, dolayısıyla Kıbrıs da barış içinde bütünleşmiş olur." Başbakandan beklenen.. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, AKELin isteği ve İngilterenin girişimi ile BM Güvenlik Konseyine sunulan ancak Rusyanın vetosu nedeniyle kabul edilmeyen karar tasarısının üzerinde durulması gerektiğini belirtiyor. Rusyanın vetosunun referandumu etkilememe gerekçesiyle tasarının oylanmasının ertelenmesine dayandığını referandumdan sonra bu tasarının yeniden gündeme gelebileceğine işaret ediyor. İngilterenin girişimiyle hazırlanan bu tasarının ileride kabul edilmesi halinde Türkiyenin KKTC ile ilgili garantörlük haklarının ve gerektiği hallerde müdahale olanağının tümüyle ortadan kaldırılacağına vurgu yapıyor. Denktaşın bu konudaki değerlendirmesi şöyle:"Bu tasarı, askeri garanti konusunu Birleşmiş Milletler sözleşmesinin 7. bölümüne alıyor. Bu telafisi imkânsız vahim bir durum yaratıyor. Türkiyenin garantörlüğünü kâğıt üzerinde bile bırakmaz. Bir taraftan Türkiyenin garantörlük konumunu ve gerektiğinde askeri müdahalesini tümüyle devre dışı bırakırken, Birleşmiş Milletlerin barış gücünü silahlı müdahale gücü haline dönüştürüyor. Bu aynı zamanda Annan planının felsefesine bile aykırılık oluşturuyor. Kurduğu sisteme ağır bir tecavüz niteliği taşıyor. Kabul edilemez. Yine bu karar taslağının giriş paragrafı bugüne kadar alınmış olan kararların varlığını ve geçerliliğini savunmak suretiyle Kıbrıs Cumhuriyeti olarak anılan Rum idaresinin meşruluğunu Avrupa Birliğine taşıyor. Bizi kandırmak için uydurulmuş olan bakir doğum yaklaşımına ve felsefesine de ters düşüyor." İngiliz oyunu KKTC Cumhurbaşkanı, Annan planı ve eklerinin oluşturduğu 9 bin sayfalık metni henüz yeni aldığını kaydederek, şöyle devam ediyor:"9 bin sayfalık Türkçeye çevrilmiş metni ben Cumhurbaşkanı olarak daha dün alabildim. Türkiyenin talebi üzerine Başbakan Mehmet Ali Talat tasdik yazısıyla birlikte metni yeni iletmiş oldu. Bu metnin tümünden ne benim, ne de halkımın haberi var. Referanduma böyle gidiyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne bu metin getirilecek ve onaylanması istenecektir. Nereden bakarsak bakalım evvelden verilmiş kararların, birtakım çevrelerce bir halka da zorla kabul ettirilmesi eylemi ile karşı karşıyayız. 1960 Anayasasını bizler yapmıştık. Gönülsüz Rum tarafı bir yorum kargaşasıyla 3 yılda bu Anayasayı kalbura çevirip işlemez hale getirmişti. Şimdi zorla empoze edilen Anayasanın ve anlaşma belgelerinin yorum kavgası ile mal mülk kavgaları bizi süratle kavgaya götürecektir. Yapılacak oylama kavganın ne zaman yapılacağına dair bir oylama gibidir. Oysa biz kavga istemiyoruz, barış istiyoruz. bu usulle barış elde etmek ise mümkün değildir." fbila@milliyet.com.tr Planı yeni aldı