Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



'Herkes Serdar Denktaş bana sormadan bir şey yapmıyor zannediyor ama" diyor KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Gerçek öyle değil. Serdar kendi kararını partisiyle veriyor ve uyguluyor. Bunun son örneği de Ankara'da Başbakan Erdoğan'la yapılan zirve oldu..."
Cumhurbaşkanı Denktaş, dünkü görüşmemizde, Erdoğan'la KKTC parti liderlerinin yaptığı zirvenin nasıl hazırlandığını şöyle aktardı:
"Mehmet Ali Talat'la Serdar Denktaş hükümet oluşturmak için görüşüyorlar, biliyorsunuz. Talat, acele ediyor. Bir an önce Serdar'dan cevap istiyor. Serdar da diyor ki, 'ben Ankara'nın tutumunu bilmeden sana ne söylesem havada kalır. Önce Ankara'nın tutumunu bir görelim'. Ama Talat'ın da zamanı yok. Pazartesi süresi bitiyor. O zaman diyorlar ki 'gidip Ankara'nın görüşünü öğrenelim.' Bunun üzerine Serdar, Başbakan Erdoğan'ı arıyor ve 'gelmek istiyoruz' diyor. O da 'buyrun' diye davet ediyor. Bundan benim haberim olmadı. Sonradan öğrendim. Bana yanlış geldi. Bu sefer ben Başbakan Erdoğan'ı aradım. Dedim ki, 'Sayın Başbakan, Mehmet Ali Talat'la Serdar Denktaş'ı davet etmişsiniz ama bu eksik olur. Burada onlar kadar büyük iki parti daha var. UBP var, BDH var. Onları da çağırmazsanız burada halkın yarısını karşınıza almış olursunuz.' Sayın Erdoğan da bana hak verdi. Bunun üzerine diğer iki lideri de davet etti. Zirve böyle hazırlandı."

Cumhurbaşkanı Denktaş, Ankara'daki gelişmelere ve bundan sonrasına nasıl bakıyor?
Denktaş, bu sorumuza şu yanıtı veriyor:
"Şimdi Rum yönetimi diyor ki, önkoşulsuz otururuz, Annan planı esasını değiştirmeden kabul edelim. Dedikleri budur. Tamam, ben de önkoşulsuz oturalım, diyorum. Hiçbir koşul olmasın. Annan planındaki dayatmalar dahil hiçbir koşul olmadan oturup görüşmelere başlayalım. Benim açığa çıkarmaya çalıştığım şudur: Kıbrıs'ta iki halk olduğunu kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? İki demokrasi olduğunu kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Bunu bir söyleyin. Esas ilkeler bir ortaya konulsun ki, bir zemin ortaya çıksın. 1960'ta bile Kıbrıs'ta iki halk olduğu kabul edilmişti. İki eşit halk. Türkler ve Rumlar. Şimdi Annan planı bunun yerine kurucu devletlerin eşitliğinden söz ediyor. Oysa esas alınması gereken devletlerin eşitliği değil, Türk ve Rum eşitliğidir. Ben bunun ortaya konulmasını istiyorum. Artık BM Genel Sekreteri Annan mı, ABD'li arabulucu mu, AB mi, hangisi söyleyecekse bunu bir söylesinler. İki eşit halk vardır, desinler ki, oturmanın bir anlamı ve zemini olsun. Bu ortaya konulmazsa Annan planına göre kurucu devletleri kim temsil ederse etsin mantığı geçerli oluyor. O zaman kuzeye gelecek Rum da benim devletimi temsil edebilecek. Bu olmaz. Ben onun için iki halkın eşitliği ortaya konulsun istiyorum. İki kesimliliğin en büyük garantisi budur. Kıbrıs'ın geleceği iki halka dayalı olmalıdır. Kıbrıs'ta iki halk olduğunu, Türklerin dağınık yaşamalarına karşın bir devlet olduklarını Klerides bile hatırasında yazıyor. Artık bu noktadan geriye gitmemiz beklenmesin."
Denktaş'ın yaşamsal saydığı ilke iki egemen, eşit halkın varlığının teyit edilmesi. Masadan önce bunun açıklanmasını istiyor.
Çankaya zirvesine gelince...
Zirve sonrasında yapılan açıklamada Kıbrıs'la ilgili hazırlıkların MGK'da ele alınacağı belirtiliyor. Ankara'nın yaklaşımı MGK'da kesinleştirilecek. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in tercihi zaten bu yöndeydi. Ayrıca Sezer, Türkiye'nin AB'ye girişi ile Kıbrıs sorununun birebir ilişkilendirilmesini de doğru bulmuyor. Bu görüşünü zirveye yansıttığı kaydediliyor.
Açıklamada bir vurgu da KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş konusunda yapılıyor. Denktaş ve yeni kurulacak KKTC hükümetiyle yakın işbirliği ve temasla çalışmaların yürütüleceği belirtiliyor.
Artık Denktaş'ın görüşmeciliği tartışılmıyor.
Tabii, madem Ankara'da hükümet bu noktaya gelecekti, keşke, seçimler öncesinde Denktaş'ı "uzlaşmaz" diye lanse etmeseydi.
Bu hem Ankara, hem de Denktaş'ın inandırıcılığı için çok daha iyi olurdu.