Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Devletin başı epeydir "devlet güvencesi"yle belada.
Devlet, devlet güvencesiyle mücadele ediyor.
Mücadele alanı bankacılık.
Bu alanda devletin devletten kaynaklanan iki büyük sıkıntısı var:
1- Borçlanma,
2- Tasarruf güvencesi.
* * *
BİRİNCİ sorun, devletin para ihtiyacından kaynaklanıyor.
Giderlerini gelirleriyle karşılamaktan yıllardır çok uzaklaşmış olan devlet, aradaki farkı borçlanarak gidermeye çalışıyor.
Artık kamu giderlerinin sağlam kamu kaynaklarıyla karşılanması neredeyse tarihte kaldı.
Devletin uğraşı, görevi gereği yapmak zorunda olduğu harcamalara kaynak bulmaktan çok, borç faizlerini ödemeye dönüştü.
Yıllardır devlet bütçesinin yarısına yakın tutarı, borç ödemeleri için ayrılıyor.
İç borç sarmalı bankacılık faaliyetinin yapısını değiştirdi.
Artık bankacılık sektörü tasarruf - kredi sistemiyle para alışverişi ve risk yönetimiyle kar elde etmeye çalışan bir uğraş değil, neredeyse...
Bankacılığın temel faaliyeti devlete para satmak haline dönüştü.
Yüzde 100'ün üzerinde faizle devlet kağıdı almak en güvenli ve en karlı bankacılık faaliyeti.
Devlet kağıdı alarak yüzde 100'ün üzerinde ve devlet güvencesinde para kazanmak dururken, bankaların özel sektöre risk altında para satmaya çalışmalarını beklemek bir hayal artık.
Devlet kendi güvencesiyle girdiği borç batağında debelenirken, devlete para satan bankalar, kağıtların vadesini beklemek dışında bir risk taşımıyor.
Bunda bakaların bir kusuru yok.
Kusur devlette.
İç borç stokunu daha ucuz bir dış kaynaktan borçlanmak dahil mali politikalarla çözemezse bu bataktan çıkması da olanaksız...
* * *
İKİNCİ sorun, devlet güvencesi sayesinde bankaların içlerinin boşaltılması.
Mevduat güvencesiyle tasarrufçuyu korumayı hedefleyen devletin başı, bu güvence sayesinde kendi bankalarını soyanlarla belada.
Banka sahibi, bankasında vatandaşın tasarrufunu yapay işlemlerle kendine ve şirketlerine aktarabiliyor.
Bunun bir riski yok.
Banka boşalınca devlete başvurup:
"Ayıptır söylemesi ben battım" diyor ve ekliyor:
"Buyrun bankama el koyun ne yaparsanız yapın."
Devlet, bankadaki tasarrufun sahibine karşı güvence vermiş durumda.
El koyduğu bankanın bomboş hale gelmiş kasasına bir de para koymak, tasarruf sahiplerinin parasını da ödemek zorunda.
Hal böyle olunca sıkışan banka sahibinin kendi bankasını soymaktan daha kolay ve ucuz yol görünmüyor.
Sonra devlet başlıyor kendi güvencesiyle boğuşmaya:
Kendi şirketine kredi açtın, açmadın...
Teminat aldın, almadın...
Paravan şirket kurdun, sonra kendi bankadan ona kredi açtın, açmadın...
Açarsın, açamazsın...
Usule uygundur, değildir...
Haczederim, edemem...
Geri ödersin, ödemezsin...
Ayıptır, değildir...
Günahtır, değildir...
Devlet, düşüyor devlet güvencesindeki banka sahibinin peşine...
Yakala yakalayabilirsen...



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr