Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye'nin bugün karşılaştığı birçok sorunun temelinde, siyasette uzun yıllar hakim olan bu zihniyet vardır.
       28 Şubat'ta rejimin ve demokrasinin karşılaştığı tıkanmanın da bugün tartıştığımız kanun hükmünde kararnamenin de nedeni büyük ölçüde din istismarcılığına dayalı, şark tipi siyasettir.
       Türkiye'de özellikle 1950'den sonra "en az çabayla en çok oy" getirecek yöntem, vatandaşın din duygularını ve dince kutsal sayılan değerlerini istismar etmek olmuştur. Merkez sağ partilerin izledikleri bu politikalar, din istismarcılığını rejim karşıtlığına kadar taşıyan radikal akımlar tarafından da dışarıdan desteklenmiştir. İki temel akımdan biri olan merkez sağ akımın barındırdığı, laikliğe karşı din kurallarının hakim olmasını isteyen ve değişik tarikat ve siyasi akımlarca temsil edilen görüşler, merkez sağdaki liberal partilerin güç kaybetmesi ve merkez olmaktan çıkmasıyla güçlenmişlerdir.
       Eskiden merkez sağdaki partiler içerisinde, o partinin temel unsurlarına ve politikalarına ters düşmemeye çalışarak, bir büyük partide yer ve güç edinmeye çalışan söz konusu akımların konumu son yıllarda değişmiştir. Bu tür radikal akımların ve partilerin sağdaki büyük partide yer alma veya onunla birlikte iktidar olma çabaları, bugün için tersine dönmüş durumdadır. O kadar ki, din istismarcılığına dayalı radikal siyasi akım sağda büyük parti haline gelebilmiş ve eskiden sağın büyük partileri olan sağ liberal partiler, bu akıma şirin gözükmeye, bu akım içerisinde yer almaya ve birlikte iktidar olmaya çabalamaya başlamışlardır.
       Türkiye'nin yaşadığı ve demokratik, laik rejime dönük kaygı verici gelişmelerin çoğu sağdaki bu siyasi tablodan beslenmektedir.
       Bu nedenle tartışılmakta olan KHK'nın yöntemi kadar içeriğinin hangi ihtiyaçtan ve koşullardan kaynaklandığı da özellikle merkez sağ partiler tarafından iyice araştırılmalı ve değerlendirilmelidir. Din istismarcılarının oy depolarına şirin görünme, radikal dinci akım ve partilerle aynı cephede ve aynı yöntemlerle oy arama politikaları terk edilmedikçe laikliğin ve Cumhuriyet'in diğer temel niteliklerinin korunması giderek zorlaşacaktır. Laiklik ilkesinin ne anlama geldiğini ve işlevini bilen ve bu bilinçle hareket eden sol akımların da usul tartışmaları içinde geçmişte olduğu gibi aymazlığa düşmemeleri rejim açısından bir diğer yaşamsal zorunluluktur.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr