Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’nin başkenti Şam’da patlayan son bomba Devlet Başkanı Beşar Esad’ın yolun sonuna yaklaştığını gösteren önemli bir işaretti.
Esad yönetimini simgeleyen Savunma Bakanı, Savunma Bakan Yardımcısı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı’nın yaşamını yitirmesi, İçişleri Bakanı’nın yaralanmasının iki önemli sonucu oldu:
1- Kamuoyunda, Esad ve yakın adamlarının duruma hakim oldukları algısını yıktı. Kendi güvenliklerini bile sağlayamayacak halde olduklarını gösterdi.
2- Bomba aynı zamanda Beşar Esad’a “yolun sonuna geldin, istesek seni de yok edebiliriz” mesajıydı.
Bu, Suriye’deki süreci ilk yönden etkileyecektir:
1- Esad’ın halk desteğini zayıflatacak, orta sınıfı, can ve mal güvenliği ile gelecek derdine düşürecektir.
2- Suriye ordusundaki dağılmayı hızlandıracaktır.
Nitekim bombadan sonra bu yönde de işaretler gelmeye başlamıştır.
Şam ve Halep’teki halk, kaçış yolları aramaya başlamış, Türkiye’ye kaçan generaller ve subay sayısı hızla artmaya başlamıştır.
Bu gelişmeler, Beşar Esad’ın bundan böyle tutunmasının çok zor olduğuna ilişkin önemli göstergelerdir.

Muhalifler güçleniyor
Esad’ın en önemli adamları ortadan kaldırılırken, Şam yönetimi, sınır kapılarındaki hakimiyetini kaybetmeye başladı.
Özgür Suriye Ordusu, Türkiye sınırındaki Babel-Hava ve Carablus sınır kapılarının kontrolünü ele geçirdiğini açıkladı. Keza, Şam’ın Irak sınırındaki 4 sınır kapısının kontrolünü kaybettiği de gelen haberler arasında. Türkiye de Cilvegözü sınır kapısını tek taraflı olarak kapattı.
Şam’ın sınır kontrolünü kaybetmesi muhaliflerin silah edinmelerini kolaylaştıracak bir gelişme.
Ayrıca Suriye ordusunun dağılma sürecine girmesiyle muhaliflerin hem içeriden hem dışarıdan daha daha ağır ve etkili silah edinmelerine de ortam sağlayacaktır.

Rusya ne kadar taşıyabilir?
Esad’ı, Şam’ı terk etmeye zorlayan bir süreç yaşanıyor bugünlerde.
Rusya ve Çin ise, Esad’ı BM Güvenlik Konseyi’nde desteklemeyi sürdürüyorlar. Veto yetkilerini kullanıyorlar.
Rusya ayrıca Ortadoğu’daki tek üssü konumundaki Suriye’yi desteklemek için bölgedeki deniz gücünü artırıyor.
Ancak Suriye’deki iç savaşı kaybedeceği anlaşılan Esad’ı, dışarıdan vereceği destekle uzun süre taşıması da mümkün değil.
Suriye ordusundaki parçalanma hızlandıkça ve muhaliflerin kontrol ettikleri bölge genişledikçe Moskova da sıkışacaktır.
Sonuçta kendi çıkarları açısından süreci en az zararla atlatmaya çalışacak Esad’sız bir formüle yanaşmak zorunda kalabilir.

Türkiye sakin olmalı
Sürecin başlangıcında çok aktif olan ve uçağımızın düşürülmesinden sonra Esad’ın gitmesi için her şeyi yapacağını açıklayan Ankara’nın ise, bundan sonra çok daha sakin olması gerekiyor.
Suriye’deki koşullar Esad aleyhine döndükçe ABD ve İsrail, yeniden daha aktif hale geldi. Keza Rusya ve Çin de öyle.
ABD ve İsrail’in, “Esad’ın elinde kimyasal silah var” söylemini yeniden dünya gündemine taşıdıkları görülüyor. Buna dayalı olarak da İsrail’den Suriye’nin kimyasal silahları Hizbullah’ın eline geçmeden vurabiliriz, tehditleri yükselmeye başladı.
ABD ve İsrail, daha önce Irak’a karşı yaptıkları “kitle imha silahları var” iddiasını gerekçe göstererek bazı hava operasyonları yapabilirler. Türkiye, bu süreçte Suriye’ye silahlı müdahaleye uzak durmalıdır.
Birleşmiş Milletler’in vereceği kararlar doğrultusunda ve insani amaçlarla işlev görmeli, komşusuyla bir savaşa girmemelidir.