Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Ankara, 23 Nisan resepsiyonu, genelge tartışmaları nedeniyle MGK toplantısı öncesinde geçtiğimiz haftayı biraz gergin geçirdi. Bu ortam içinde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, yumuşak üslubu ve uzlaşmacı kişiliğiyle devreye girmesi, yaptığı açıklamalar ve verdiği bilgilerle devletin zirvesinde tansiyonu düşürdüğü anlaşılıyor. Gül'le dün görüştük.
     
     ÖZEL NİYET YOK
     "Doğrusu üzüldüm" diye söze girdi:
     "Dışişleri genelgeleri nedeniyle bir tartışma çıktı. Dolayısıyla sanki bu gerginliğe ben de katkıda bulunmuşum gibi hissettiğim için çok üzüldüm. Cumhurbaşkanımızla ve Genelkurmay Başkanımızla yaptığım görüşmelerde, bir ara bu konuyu açtım ve açıkladım. Bir özel niyet taşımadığımızı, bu genelgelerin büyükelçilerin sorularını yanıtlamak amacıyla hazırlandığını belirttikten sonra içeriği hakkında bilgi verdim. Önümüzde MGK toplantısı var. Orada da anlatırım. Doğrusu böyle bir tartışmaya yol açacağını düşünmemiştim. Ama bu tartışmaların da faydası oluyor tabii. Hepsi bir deneyimdir. Elbette, bundan sonra daha dikkatli olunur."
     Gül'e, Milli Görüş dernekleri ve Fethullah Gülen okullarıyla ilgili genelgelerin öyküsünü ve bu genelgelerde bu isimlerin geçip geçmediğini sorduk. Gül, Sezer ve Org. Özkök'le de paylaştığını söylediği bilgi ve görüşlerini şöyle özetledi:
     "Yurtdışında tereddüde düşen büyükelçilerimiz bu derneklerle ilgili toplantılara katılıp katılmama, ilişki düzeylerini ayarlama veya belirleme amacıyla sorular sormuşlar. Genelgeler bu sorulara yanıt olarak hazırlanmış oldu. Sorularda bu iki kuruluşun adı geçtiği için yanıtlarda da onların adı geçmiş oldu. Bizim genelgelerle söylediğimiz şu oldu: Bu tip kuruluşlar hem bulundukları ülkenin hem de Türkiye'nin kanunlarına, hukukuna tabidir. Denetimi altındadır. İçlerinde aşırılar, yasadışı durumda olanlar bulunabilir. Bunlarla ilgili takibat yapılmalıdır. Ancak, koşullara göre takdiri size ait olmak üzere, çok büyük ulusal konularda temasa geçilebilir. Dernek veya özel şirket statüsünde oldukları için o çerçevede görülmeleri mümkündür. Ermeni faaliyetlerine veya PKK faaliyetlerine karşı bir ulusal gün veya etkinlik yapılacağı zaman temas edilip yararlanılabilir."
     Gül, genelgelerin niteliği ve çerçevesini böyle özetledikten sonra ekledi:
     "Tabii, bugüne kadarki uygulamaları aşan bir şey olursa müdahale ederiz. Bunu da yansıttık. Ben bunu Sayın Sezer'e ve Sayın Özkök'e de söyledim. Olayın niteliği budur. Yoksa benim veya arkadaşlarımın özel bir niyetle genelgeler hazırlamış olmamız söz konusu değildir. Gerekirse MGK toplantısında da aynısını yapar, sorunu aydınlatmış olurum. MGK bir maç değil. Böyle bir hava yaratılması ve böyle bir havayla toplantıya gidilmesi yanlış olur. Orada her şeyi bütün açıklığıyla konuşabiliyoruz, ortak kararlara, çözümlere varabiliyoruz. Bu kez de yine öyle olur."
     
     Gül'e, Kerkük'te Türkmenleri silahlandırmak üzere giriş yapmaya çalışan Türk özel timinin ABD askerlerince yakalandığı ve sınıra getirildiği, ABD'nin bu tutumuna karşılık Ankara'nın da CIA mensuplarıyla ilgili misilleme yapabileceğine ilişkin haberleri de sorduk. Gül şu bilgileri verdi:
     "Olay bir yanlış anlamadan kaynaklandı. ABD'lilere de bunu söyledim. Büyükelçi Pearson'a da anlattım. Temaslarımız sonucu sorun çözüldü. Hadise şudur: Biz, Türkmenlere ilaç ve gıda yardımı ulaştırıyoruz. Bunu bütün Irak için de yaptık, yapıyoruz. Bu bizim görevimiz. Ancak, o bölgede güvenlik sağlamadan konvoy yürütmeye imkân yok. Kim silahsız böyle bir konvoyu götürebilir? ABD'nin de bunu anlaması lazım. Nitekim anladı. ABD'de de, İngiltere de koruma yapmadan bir şey götüremez. Söz konusu olan Türkmenlere giden bu konvoyu koruyan 5 - 6 kişilik bir timdir. Silah falan da götürdükleri yok. Sadece konvoyu ve kendilerini korumak için taşıdıkları silahları vardır. Sorun gibi gösterilen de bu silahlardır. Ortada bir yanlış anlama olduğu açık. Nitekim ortaya da çıktı. Ayrıca yardım konvoyumuz da Türkmenlere ulaştı. ABD'ye de durum bildirildi. Bu nedenle öyle misilleme falan da olmaz. Aksine işbirliği ve yardımlaşma söz konusu. Bu işbirliği devam edecek. Bu kargaşa ortamında zaman zaman yanlış anlamalar olabiliyor. Sorun kalmadı."
     Gül'ün gündemdeki konularla ilgili görüşleri böyle... Bu konuların çarşamba günü MGK toplantısında da ele alınacağı anlaşılıyor. Gül, herhangi bir gerginlik beklemiyor.
     
     Gül, Dışişleri Bakanlığı'nda Irak'la ilgili olarak yapılan toplantıda alınan kararlara ilişkin sorumuzu yanıtlarken de şu bilgileri verdi: "Şimdi, savaş sonrası yeni süreç başladı. Bütün bilgileri değerlendirdik. Bundan sonrası için politikamızı belirlemeye çalıştık. Ortaya bir hareket planının ana hatları çıktı. Bunu Başbakan'a ve hükümete sunacağız, hükümetten geçtikten sonra uygulamaya geçeceğiz. Zaten ekonomik ve ticari alanda çok büyük bir hareketlilik var. Ortaya çıkan öncelikleri şöyle sıralamak mümkün:
     1- Toplantıya Bağdat Büyükelçimiz de katılmıştı. Şimdi normalleşme sürecine girildiği için en kısa sürede Bağdat Büyükelçiliğimiz faaliyete geçecek. Büyükelçimiz görev yerine dönecek.
     2- Güvenlik sorunları sürüyor. PKK bizim için tehdit. Bu nedenle Kuzey Irak'taki askeri varlığımız sürecek. Tabii normalleşmeye bağlı olarak bu durum ileride gözden geçirilir. Ama tehdit devam ettiği sürece bu varlığımızın da devam etmesi gerekiyor. Nihayet başka bir ülke toprağı ama otorite boşluğunda bizim güvenlik önlememizi almamız gerekiyordu. Normalleşmeye ve tehdidin ortadan kalkmasına bağlı olarak bu değerlendirmelerimiz sürecek.
     3- İnsani yardım hızlandırılacak. Kızılay daha etkin hale getirilecek. BM'nin yardım için istediği malzemeler daha hızla tedarik edilecek ve nakliyesi sağlanacak. Bu ekonomik ve ticari canlılığı artıracağı için gereken bürokratik önlemler alınacak, bürokratik engeller kaldırılacak.
     4- Habur sınır kapısı daha hızlı çalışır ve daha işlevsel hale getirilecek. Gerekirse ikinci bir kapı açılması değerlendirilecek.
     5- Barış gücü veya benzeri bir askeri ihtiyaç doğarsa, (komşu ülkeler istisnası aşılarak) katkı sağlanacak. Talebin kesinleşmesi halinde asker ve sivil uzmanlar gönderilecek.
     6- ABD ve İngiltere ile doğrudan ve sürekli temas edilerek Bağdat'ta yeniden yapılandırma çalışmalarına katkı verilecek."