Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Anayasa değişiklik paketinin en çok tartışılacak konularından biri de referandum aşaması olacak. Değişiklik yasalaştıktan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün paketi bir bütün olarak mı yoksa ayırarak mı referanduma götüreceği merak konusu. TBMM’ye sunulan teklifin son maddesi, değişikliklerin bir bütün olarak referanduma sunulmasını öngörüyor.

367’yi aşarsa...
Anayasa değişikliği öngören yasa, TBMM’den 367 veya daha fazla oyla geçerse, referandum Cumhurbaşkanı Gül’ün takdirine bağlı olacak.
Bu halde Gül, yasayı isterse referanduma götürebilir veya referanduma gerek görmeden onaylayabilir. Cumhurbaşkanı’nın 367 ve üzerinde oyla geçen anayasa değişikliklerinde böyle bir takdir yetkisi var.
Cumhurbaşkanı, 367’yi aşan anayasa değişikliğini eğer TBMM öyle kararlaştırmışsa referanduma bir bütün olarak sunmak zorunda mı, yoksa maddeleri ayırarak sunabilir mi?
Daha önce yapılan ve 367’yi aşan anayasa değişiklikleri referanduma TBMM’nin de kararı doğrultusunda bir bütün olarak sunulmuş. Bunun tek istisnasının 9. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde yaşandığını dün yansıtmıştım. Sezer, 367’nin üzerinde oyla geçen ve bir bütün olarak referanduma sunulması maddesini içeren anayasa değişikliği yasasından bir maddeyi ayırmıştı. Milletvekillerinin ödemeleriyle ilgili bu maddeyi referanduma sunulmak üzere Yüksek Seçim Kurulu’na göndermişti. Sezer, maddeleri ayırma yetkisi olduğu yorumunu yapmış ve ona göre davranmıştı. İktidar, maddeyi değiştirdiği için referanduma gerek kalmamıştı.

330-367 arası
Sezer’in örneği, Cumhurbaşkanı’nın referandum konusunda takdir yetkisinin bulunduğu koşulları taşıyordu.
Bir de referandumun zorunlu olduğu hal var. Eğer anayasa değişikliği yasası 330-367 arasında bir oyla geçerse Cumhurbaşkanı yasayı referanduma sunmak zorunda. Burada bir takdir yetkisi yok.
Ancak, referanduma sunarken de maddeleri gruplayabileceği görüşü var. Bu görüş tartışılmaya değer. Yasa 330-367 arasında geçse bile Gül’ün maddeleri gruplayarak iki veya daha fazla grup halinde referanduma sunabileceği öne sürülüyor.
Bu görüşün sahiplerinden biri, Sezer döneminde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürütmüş olan, Anayasa Mahkemesi’nin eski Genel Sekreteri Bülent Serim.

‘Zorunlu referandumu da kapsar’
Serim, Cumhurbaşkanı’na 367’yi aşan hallerde verilen maddeleri ayırma yetkisinin zorunlu referandumda da geçerli olduğu tezini şöyle özetliyor:
“Cumhurbaşkanı’nın birinci evrede yasayı halkoylaması yönünden, bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye gönderme yetkisi bulunmaktadır. Kural aynen kabul edilerek yeniden önüne geldiğinde de, Cumhurbaşkanı’nın ilgili maddeleri ayrı ayrı halkoyuna sunma yetkisi vardır. 145. maddenin 5. fıkrasında, takdire bağlı durumlarda Cumhurbaşkanı’na bu yetki verildiğine göre, zorunlu halkoylamasına sunma durumunda da Cumhurbaşkanı’nın aynı yetkiyle donatıldığını savunmak, anayasa koyucunun amacına ve halkoylamasından beklenen yarara uygun düşer.”
Serim’in bu yorumu, Venedik Komisyonu’nun referandumla ilgili kararlarıyla da uyumlu. Bu kararlara göre farklı konuların referanduma ayrı ayrı sunulması öneriliyor.
Referandumun zorunlu olması halinde Gül’ün nasıl bir yol izleyeceği ise, bu konuda yaptıracağı inceleme sonucunda varacağı karara bağlı olacak.