Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hikmet BİLA

YOĞUN bir haftayı geride bıraktık, daha yoğun bir haftaya giriyoruz. Gensoru, ekonomik paket, vergi reformu, Yılmaz - Baykal kavgası derken, anlaşılan yedi günün nasıl geçtiğini yine farkedemeyeceğiz.
Ankara'daki tozdumandan geriye nasıl bir manzara kalacak göreceğiz.
Asıl tozduman Güneydoğu sınırımızdan yükseliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ani harekatı devam ediyor. Bu kez hedef, Kuzey Irak'taki Hakurk bölgesi. PKK'nın zayıflayıp parçalandığı bir dönemde başlatılan harekatın "sonuç alıcı" niteliğine dikkat çekiliyor.
Türkiye topraklarında kazanılan başarıdan sonra, sınır ötesinde de askeri başarıya ulaşılması uzak bir gelecek değil. İşte o noktadan sonra, Hakurk bölgesine de bir "basın turu" düzenlenmesi muhtemel. Tıpkı, bir süre önce Genelkurmay'ın davetiyle 25 - 30 gazetecinin Güneydoğu'ya götürülmesi gibi.
İlk basın turundan çıkan sonuç şuydu: "Asker görevini yapmış, terörist tehdidi en alt düzeye indirmiştir. Şimdi sıra sivillerde." Kuzey Irak harekatından sonra da, "Gördüğünüz gibi, terörist sızma tehdidi de en az düzeye indirilmiştir" denebilir.
"Asker görevini yaptı, şimdi sıra sivillerde".
Bu ifadenin altını defalarca çizsek, azdır. Bu ifadede Türkiye'nin geleceği saklıdır. Bu ifade, sıradan bir dilek değil, çok ciddi bir uyarıdır. "Siviller" bundan sonra gerekeni yapmazsa, doğabilecek sonuçlardan herhalde siviller sorumlu olacaktır.
Güneydoğu'ya kararlı yaklaşmak bu kadar zor mudur? Ekonomik, sosyal, kültürel atağa kalkmak, bu amaçla bir seferberlik başlatmak bu kadar zor mudur? Ve, on binlerce askeri, silahı bölgede devamlı hareket halinde tutmak, böyle bir seferberlikten daha mı ucuzdur?
Bölgede sağlanan askeri başarıyı sadece askerler dile getirmiyor. Farklı görüşlerden gazetecilerin vardığı ortak yargı da bu. Askerler, son derece diplomatik bir dille, sivilleri göreve çağırıyor, "Haydi kıpırdayın artık" diyorlar.
Ancak, yakın tarihimizde, askerin ses tonunu yükselttiği çok olmuştur. İşi o noktaya vardırmamakta fayda var.
21'inci yüzyıla girerken Türkiye'nin önündeki en büyük engel Güneydoğu sorunudur. Sorunun askeri boyutu çözülürken, sivil boyutunu ihmal etmek, ağır bir sorumluluk olacaktır.
Ekonomik paket, vergi kanunları, siyasal kavgalar... Bütün bunlar olup biterken bir göz, bir kulak sürekli Güneydoğu'da olmalıdır.


Yazara Email H.Bila@milliyet.com.tr