Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hem sevinçli hem üzgün
Hem sevinçli hem üzgün

Af yasasına tepkiler sürüyor. Eleştirilerin ortak noktası affın adaleti zedelediği, kamu vicdanını yaraladığı düşüncesi. Doğal olarak suçluların mağdur ettiği insanların, özellikle cinayetlere kurban vermiş insanların tepkisini anlamamak mümkün değil...
Eleştirilerin odağındaki isim ise DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit.
Rahşan Ecevit af yasasıyla ilgili olarak fırlatılan eleştiri oklarına ne diyor?
Af düşüncesinin ilk sahibi olarak Rahşan Hanım'ın hem sevinçli, hem üzgün olduğu söylenebilir. Eleştirileri değerlendirdiği dünkü görüşmemizde duygu yüklüydü. Affı sevinçle karşıladığı yönünü şöyle anlattı:
"Affın beni sevindiren yönü çocuklar ve garibanlardır. Hele çocuklar... Cezaevi koşullarında yozlaşan, garip kişiliklere bürünen, kullanılan çocuklar. Çocuklar yozlaşıyor içerde... İstedim ki, çocukların geleceği çirkinleşmesin. Cezaevinde doğup orada büyüyen çocukların geleceği aydınlık ve güzel olabilir mi? Kimsenin canına kastetmemiş, yoksulluğun, yoksunluğun sonucu hata yapmış baklava, şeker, fıstık çalmış çocukların geleceği kararmasın istedim. Ceza Yasası'ndaki dengesizliklerin kurbanı garibanlara toplum olarak bir şans daha verilsin istedim.
Yoksa ben, katiller, caniler serbest bırakılsın demedim. Herhalde katiller için af istediğimi kimse düşünmüyordur."
Bayan Ecevit'in üzüldüğü yön ise şu:
"Duygudan yoksun tepkilere üzülüyorum. Hele takıntılı, insani yaklaşımdan nasibini hiç almamış kişilerin tepkileri düşündürücü, rahatsız edici. Bu tepkilerinde bile bir samimiyet yok. Özellikle siyaset malzemesi olsun diye gösterilen bazı takıntılı tepkileri kastediyorum. Ama hukuk sistemimiz sadece istenilen sonuçları doğuracak bir af mekanizmasına olanak vermiyor. Sorun bu."
Rahşan Ecevit, Ceza Yasası'nın kamu vicdanıyla örtüşen bir şekilde düzenlenmesinin, suç ve ceza dengesini kuracak bir yapıya kavuşturulmasının ve hepsinden önemli olarak, "kader kurbanı" yaratan, ekonomik ve sosyal ortamın ve vicdana sığmayan uçurumların ortadan kaldırılması gerektiğini vurguluyor.
--------
DÜZELTME: 3 Aralık 2000 günlü "Yön"de, cezaevi olayları aktarılırken, "koparılmış kolların çıktığı Adana olayı" ifadesi yer almıştır. Doğrusu, "koparılmış kolların çıktığı Burdur olayı" olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.