Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, "Siyasetin ekonomiyi kullanma süreci sona ermelidir" sözlerini, Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, daha kestirme bir ifadeyle, bir anlamda tekrarlamış oldu:
"Hortumlama olmasaydı, kriz olmazdı."
Evet, olmazdı.
Fon'daki bankalarda yapılan araştırmalar ortaya koydu ki, hortumlanan para 15 milyar dolar civarında ve Derviş'in acilen bulmaya çalıştığı mali destekten fazla...
Bu gerçek açıkça gösteriyor ki, Türkiye kendi parasını çaldırıp, sonra başkasından borç istiyor. Hem parayı götüren hortumcular arasında toplumun önde gelenleri, siyasetçilerle kol kola gezenler ve bizzat siyasetçiler de var. Türkiye bu ayıbı temizlemelidir.
Org. Kıvrıkoğlu, "artık bu yolsuzlukların üzerine gidiliyor" diyerek, yürütülen soruşturmalara ve bundan sonra başlayacak soruşturmalara da atıfta bulunmuş oldu.
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, "siyasetin ekonomiyi, ekonominin siyaseti kullanmasına son verilmesi" talebi, Org. Kıvrıkoğlu'nun, "hortumlamanın durdurulması" talebiyle aynı anlamdadır.
Her iki söylem de halkın istemi ve söylemiyle örtüşüyor.
Ekonomik kriz, bir süredir yürütülen yolsuzlukla mücadele uğraşısını daha da yaşamsal bir hale getirdi. Dokunulmaz sanılan konu, kişi ve kurumlara dokunulabildiğini gösteren bu süreç kesilmemelidir. Soyadı veya sıfatı ne olursa olsun "para hortumlamış" herkesin izi sürülmeli ve yargıya teslim edilinceye kadar mücadeleden vazgeçilmemelidir.
Hükümet ve devlet, bu konuda kamuoyunun güvenini kazanmalıdır. Halk, çaldıkları paranın kimsenin yanına kar kalmadığını somut olarak görmelidir.
Devlet Bakanı Kemal Derviş, ekonomik krizden çıkışta önemli bir desteğin de Türk halkının yardımlaşma duygusu olacağını vurguladı. Derviş'in bu gözlemi de yerindedir. Eğer bugün Türkiye'de ekonomik krize karşın açlık sorunu yaşanmıyorsa, bunun nedeni Derviş'in belirttiği aile dayanışmasıdır. Türk halkı, kültüründen gelen davranış biçimiyle ailede işsiz kalana, zayıf düşene yardım eder. Bu bir bakıma gelirin aile eliyle yeniden dağıtılmasıdır. Devletin maliye politikası araçlarıyla yapması gereken bu yeniden dağılımı aile kendiliğinden yapar. Ama tabii ki bu asıl çözüm değildir.
Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın başlattığı "bir milyon çocuğa eğitim desteği" kampanyası gösterdi ki, Türk halkının dayanışma, yardımlaşma duygusu çok üst düzeydedir. Eğitim kampanyasına, bu ekonomik kriz koşullarında bile yağan yardımlar bunu gösteriyor.
Ama aynı yardım çağrısı "Hazine" için yapılsa, halk aynı ilgiyi ve desteği gösterir mi? "Krizden çıkış için Hazine'ye yardım" adı altında bir kampanya başlatılsa, Eğitim Gönüllüleri kadar destek bulabilir mi?
Buna "evet" yanıtı vermek çok zor. Türk halkı, Ulusal Kurtuluş Şavaşı'nda da, daha sonraki dönemlerde de bu yardımı yapmış, alyansına kadar Hazine'ye bağışlamıştır.
Ama, bugün, Genelkurmay Başkanı'nın ifade ettiği "hortum" gerçeği orta yerde durdukça, Hazine'ye, Eğitim Gönülleri Vakfı'na duyulan güvenin duyulması zordur.
Hükümet bunun üzerinde düşünmeli ve başlattığı "hortumcuları yakalayıp, hortumladıklarını geri alma" girişimlerini mutlaka sonuçlandırmalıdır.