Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Org. İlker Başbuğ, 28 Ağustos’ta Org. Yaşar Büyükanıt’tan Genelkurmay Başkanlığı görevini törenle devralacak. 1 Eylül’de de görevine fiilen başlayacak.
Devir-teslim töreninde Org. Yaşar Büyükanıt ve Org. İlker Başbuğ’un verecekleri mesajlar önem taşıyor. Org. Başbuğ’un konuşması önümüzdeki dönemde TSK’nın konumu ve tutumu bakımından kuşkusuz ipuçları taşıyacak.

Tehdit algılaması
Org. Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığı süresince terörle mücadeleye yoğunlaştı. PKK’ya ağır darbeler vuran, yurtiçi ve sınır ötesi harekâtları bizzat bölgeden yönetti ve izledi. PKK’nın hareket alanı ve eylem kabiliyetini büyük ölçüde sınırladı.
Org. Başbuğ, PKK sorunuyla Irak sorununu birlikte ele alan bir yaklaşıma sahip. Bu yaklaşımını zaman zaman kamuoyuyla da paylaştı. Irak’ta ve özellikle Kuzey Irak’taki gelişmelerin Türkiye’nin geleceğini etkileyeceğini düşünüyor.
Bu bakış açısıyla İlker Paşa’nın yaptığı analizlerde tehdit algılaması önem sırasına göre şöyle sıralanabilir:
1- Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulması
2- Kerkük’ün statüsü
3- PKK
Org. Başbuğ, bu üç konuyu birlikte değerlendirirken, Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasını Türkiye açısından bir beka sorunu olarak görüyor.

Irak sorunun özü
Org. Başbuğ, bu konuda detaylı bir değerlendirmeyi 24 Eylül 2007’de Kara Harp Okulu’nun açılış törenindeki konuşmasında yapmıştı. Org. Başbuğ şöyle demişti:
“Türkiye’nin bölücü terör örgütüne karşı yürütmekte olduğu mücadeleyi Irak’taki gelişmelerden ve oluşumlardan soyutlamak elbette mümkün değildir. Türkiye Irak sorununa bir bütün olarak bakmalıdır.”
Org. Başbuğ’a göre sorunun özü, Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasal birliğini koruyup korumayacağı...
Bu konudaki görüşünü şöyle ifade etmişti:
“Türkiye için Irak’a ilişkin öncelikli siyasi hedef, Irak’ın toprak ve siyasi bütünlüğünün korunmasıdır. Sorun da burada yatmaktadır. Irak gerçekten toprak ve siyasal bütünlüğünü koruyabilecek midir?
Irak’taki etnik ve bölgesel gruplar arasındaki mücadelenin esasını politik gücün ve Irak’taki gelir kaynaklarının paylaşımı teşkil etmektedir. Bu soruna çözüm ancak politik gücün ve gelir kaynaklarının paylaşımı arasında bir denge yaratılmasıyla bulunabilir.”

Aidiyet modeli
Org. Başbuğ’un bu konuşmasında altını çizdiği bir konu da “aidiyet modeli” ile ilgili kaygısıydı.
İlker Paşa bu kaygısını şöyle dile getirmişti:
“Irak’ın kuzeyindeki oluşum ve gelişmelerin bu bölgedeki Kürtlere tarihte hiç olmadığı kadar siyasal, hukuki ve psikolojik güç kazandırdığı da bir diğer gerçektir. Ayrıca bu durumun, vatandaşlarımızın bir kısmı üzerinde yeni bir aidiyet modeli yaratabileceğine dikkat edilmelidir.”
Org. Başbuğ’un yaklaşık bir yıl önce yaptığı bu analiz ve öngörüleri, gelişmeler de doğrulamış görünüyor.
Kerkük’te son günlerde yaşanan olaylar, Kuzey Irak yerel yönetimiyle Bağdat yönetimi arasında güç ve kaynak paylaşımı mücadelesi, büyük devletlerin yoğunlaşan ilgisi, Barzani yönetiminin iş ve yükseköğrenim olanağı sunarak Güneydoğu’daki gençler üzerinde aidiyet duygusu yaratma çabaları, İlker Paşa’nın analiz ve öngörüleriyle örtüşüyor...