Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gül'ün İran-ABD gerginliği, Diyarbakır'da başlayan ve yayılan terör olayları, Merkez Bankası Başkanlığı gibi gündemin ilk sıralarındaki konulara ilişkin görüşleri şöyle: "İran sorunu karşı karşıya kaldığımız önemli bir konu. Irak deneyimini yaşamış, aktif görev almış diplomatlarımızı çağırdık. Bu ay içinde İran konusunda bir toplantı yapacağız. İran çok önemli. Bizim komşumuz. Komşumuzda, bölgemizde nükleer silah olmasını istemeyiz. Bölgede, dünyada nükleer silah olmasını istemeyiz. Tabii barışçıl amaçlarla nükleer enerji kullanmak İran'ın da hakkı. Irak tecrübesini bir daha yaşamak istemeyiz. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, gazetelerin Ankara temsilcilerine dün konutunda verdiği kahvaltıda gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Sorunun diplomatik yoldan çözülmesini istiyoruz. İran köklü, büyük bir ülke. Diplomatik birikimi olan bir ülke. Bu işin sonunda diplomatik yolla çözümün mümkün olduğu gözüküyor. Bizim de bu yolda çözüme bir katkımız olursa üzerimize düşeni yaparız. ABD de diplomatik yoldan çözümünü istiyor, savaş arzusu yok. Uluslararası camiada Irak savaşında olduğu gibi bir görüş ayrılığı yok. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndaki oylamada Küba, Venezüella hariç bütün ülkeler (Rusya, Hindistan dahil) aynı yönde oy kullandı." ABD'nin savaş arzusu yok "İran ve Irak mukayese edilemeyecek ülkeler. İran gerçek bir ülke. Tarihiyle, kültürüyle, diplomasisiyle, her bakımdan güçlü bir ülke. Diplomasi yeteneği olan bir ülke. Diplomatik yoldan çözüm bulacaktır. Irak'ın bir lideri vardı (Saddam Hüseyin) mesaj iletmek için bile ulaşılamıyordu, İran öyle değil." İran gerçek bir ülke Gül, gazetecilerin, "Bu salonda 5 Ocak 2003'te Irak için günah bizden gitti demiştiniz" demeleri üzerine şu anısını anlattı:"O zaman Taha Yasin Ramazan'ı Ankara'ya getirip konuşmuştuk. Ben o konuşmadan sonra size böyle söylemiştim. Ben Ramazan'a, 'Büyük ordular yola çıktıktan sonra dönmezler' demiştim. O da bana, 'Siz Irak ordusunun ne kadar savaşkan olduğunu bilmiyor musunuz?' diye karşılık verince, ben de, 'Irak ordusu kendi insanlarını öldürdü, savaş gücünüz yok' demiştim. Taha Yasin Ramazan hayal âlemindeydi.""Türkiye, enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke. Bir yandan da sürekli büyüyor. Enerji ihtiyacı artıyor. Baradey bile geciktiğimizi söyledi. Türkiye barışçıl amaçlarla bu teknolojiyi kullanacaktır. Bu aynı zamanda teknolojik açıdan da yeni bir aşamadır. Gelişme, kalkınma teknolojik ilerlemeyle oluyor." Irak uyarıyı anlamamıştı "Türkiye'nin bir terör belası olduğu ortada. PKK tamamen bitti, yok oldu diye kimse bir şey söylemedi. Başbakan'la hep bu sorunu konuşuyoruz. Birinci önceliğimiz, terör konusunu dikkatli götürmek. Bu tehdidi tehdit olmaktan çıkarmak. Bu konuda zaaf olursa başarılar da gölgelenir. Mücadele ederken bir taraftan da terör örgütünün oyununa düşmemek lazım. Terörü tırmandırmak istiyorlar, çünkü, biz açılımlar yaptıkça, zarar giderici kanunu çıkarıp uyguladıkça rahatsız oluyorlar. Bölgeye yatırımları artıralım diye adeta seferberlik başlattık. Böyle bir dönemde hareketleniyorlar. Bu ince bir çizgi. Bir taraftan taviz vermeden, devletin gücünü, kararlılığını göstermek, diğer taraftan da PKK'nın oyununa gelmemek gerekiyor. Demokratik ortamdan geri dönmeden mücadeleyi sürdürmek gerekiyor. Onlar bunu isterler. Dini, etnik farklılıklar ne olursa olsun biz beraber yaşamayı demokrasi içinde görüyoruz. Aidiyeti güçlendirmek lazım. Demokrasiden taviz vermeyeceğiz, terörle mücadelede de en küçük bir tereddüde, soru işaretine yol açmayacağız.OHAL gibi önlemler şu anda söz konusu değil ama onlar da anayasal kurumlardır. Polis, asker hepsi kullanılır. Bunları valiler, işin başında olan belirler. Terörün amacı, bu ekonomik ve siyasi istikrar ortamını bozmak.PKK çocukları öne sürüyor. 10-15 çocuk ölsün, TV'ler söylesin, bunun yaratacağı havadan yararlanalım istiyorlar. Bu nedenle polis çok dikkatli davranıyor. Askerimizin, polisimizin terörle mücadelede çok büyük deneyimi, birikimi var. Onlar da değerlendirmelerini yapıyorlar. O anda müdahale etmiyorlarsa bunun nedeni var ama fotoğraflarla tespitlerini yapıyorlar. O akşam veya ertesi gün alıyorlar, hâkimin karşısına delilleriyle gönderiyorlar. Daha az olay var ama tutuklama daha çok oluyor. Bu delillendirerek çalışmaktan kaynaklanıyor. Terör örgütü olay oldu, adam ölmedi diye içeriden baskı yapıyor. Amaçları bu. Biz demokrasi içinde mücadeleyi sürdüreceğiz. Demokrasi terörü yok edemez ama teröristi izole eder. Terörle mücadele herkesin görevi. Sadece güvenlik güçlerinin değil, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın da görevi.Bazı belediye başkanları yapmamaları gereken şeyleri yaptılar. Seçilmiş insanların kendilerine oy verenlerin huzurunu düşünmesi gerekir. Ama asla yapmamaları gereken şeyleri yaptılar. Bunlara rağmen Diyarbakır'da halk sağlam durdu. Terörle mücadele kanunu çerçevesinde makul ihtiyaçları karşılayacak düzenlemeler yapacağız. Başbakanlık'ta Güvenlik Genel Müdürlüğü kuruyoruz. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'nun sekreteryası işlevi görecek." PKK çocuklar ölsün istiyor "Başbakan'dan böyle bir görüşme talebi yok (DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün talebi) Televizyondan böyle bir talebi dile getirmiş. Başbakan herkesle görüşüyor. Görüşür. Anayasa'ya, yasalara göre kurulmuş, legal olan partilerle görüşür. Ama muhatap olarak değil, parti olarak. Bu, çoğulculuğun gereği." DTP'den talep gelmedi "Kulak rahatsızlığım bile bile oldu. Kendime kızıyorum. Ağır griptim. Bu halde uçağa binmek tehlikeli oluyor. Bunu biliyordum. Daha önce helikopter seyahatinde de rahatsızlık olmuştu, ilaç tedavisi gerektirmişti. Bu işlerde hemen müdahale gerekiyor. Küçük uçak daha sakıncalı, büyük uçak bu açıdan daha rahat oluyor. Bizim gibi çok uçanlar için bu tehlike oluyor. Avrupa'da da meslektaşlarımızın böyle rahatsızlıkları var. Biz birbirimizi biliyoruz. Duyma sıkıntısına göre herkes birbirine 'Sen şu tarafıma geç, bu tarafıma geç' diyor. İki ay uçağa binemeyeceğim. Geçen ay 9 yere gitmişiz ama önemli bir seyahate (ABD) gidemedik, bu yüzden. Ben uçakta da hata yaptım. Uçak inerken ayağa kalktım, ters yöne yürüdüm, bunlar da olumsuz etkiledi. Hastanede yarım kalmış kitaplarımı okudum, dergileri, gazeteleri okudum. Ekonomik raporlar okudum, bilgilerimi tazeledim. Okumak güzel, yazmak daha zor. Siz her gün yazıyorsunuz. Zor iş olsa gerek. Bir ara Milliyet'te her partiden bir iki kişi makale yazıyordu. Ben de yazıyordum. Yazı yazmanın zorluğunu o zaman gördüm." 'Kendime kızıyorum' "Bugün için barajı düşürmeyi düşünmüyoruz. Teorik olarak ben de seçim barajı düşük olsun isterim. Ama Türkiye bunu denedi. 1990'lı yıllarda koalisyon dönemleri oldu. Bu yıllar Türkiye için kaybedilmiş yıllar oldu." Seçim barajı kalacak "Henüz bir kararname hazırlanmadı. Bakanlar Kurulu'nda boş kararname olmaz. Şu anda Merkez Bankası yönetiminde bir boşluk yok. Vekâlet eden arkadaşımız gayet iyi götürüyor. Ama tabii biz uzun süre vekâlet olsun istemeyiz. Bir kararname hazırlanacaktır." fbila@milliyet.com.tr Merkez Bankası