Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



ABD ve İngiltere'nin Irak'ı işgali altıncı ayını dolduruyor. Bu süre sonunda Irak'ta görünen manzara "kaos ve direniş" olarak tanımlanabilir.
İşgalden bugüne her gün ortalama 25 olayın meydana geldiği Irak'ta, ölen Amerikan askeri sayısı 120 civarında. Bağdat'ta dün gerçekleşen 7 patlama da bugüne kadar yapılan en büyük eylemlerden biri olarak görülüyor. Bu eylemin Bağdat'ta yapılabilmesi ve onlarca insanın ölümüyle sonuçlanması, Irak'taki kaosun boyutunu gösteriyor.
ABD'lilerin de itiraf ettiği gibi Irak'ta her geçen gün etkinliğini artıran, örgütlü ve bir merkezden yönetildiği izlenimi veren bir direniş hareketi yürütülüyor. Patlamaların intihar eylemi biçiminde gerçekleştirilmesi ABD'lileri ayrıca kaygılandırıyor. İntiharı göze almış insanın en tehlikeli silah olduğu düşünülürse, ABD askerinin taşıdığı kaygı daha iyi anlaşılır.
Irak ordusunun çok çabuk hatta çoğu yerde hiç direnmeden dağılmasına ve teslim olmasına karşın, Saddam yönetiminin, işgal sonrası için bir direniş hazırlığı yaptığı, intihar komandoları yetiştirdiği ve yer altına çekildiği söylenebilir.
Bu tablo karşısında kendi güvenliğini sağlamayan ABD askerinin, Irak halkının güvenliğini sağlaması ve güvenini kazanması zordan da öte neredeyse olanaksız görülüyor. Bu tür saldırıların artması ve hedefini bulması halinde, ABD askeri açısından politik sorun da büyüyecektir. Zorla sağlamaya çalıştığı halk desteği tümüyle kaybolacağı gibi halk desteği bir süre sonra direnişçilerden yana gelişecektir. Bu, Saddam yönetimine duyulan özlemden kaynaklanmasa da ABD işgali karşıtlığından ve direnişçilerin ulusal niteliğinden güç bulacaktır.
ABD'nin atadığı Irak Geçici Yönetimi ise seçim olasılığı karşısında iç politik güdülerle, şark kurnazlığıyla, Irak halkına sempatik görünmeye çalıştıkça, ABD açısından yeni sorunlar doğuracaktır. İşbirlikçi görüntüden uzaklaşmak için çaba gösterecek olan Irak Geçici Yönetimi'nin ABD'ye hesapta olmayan engeller çıkarması da olasılık dışı değildir.
Bu tablo içinde ABD'nin Kürt gruplar ve temsilcileri dışında diğer kesimlerle yeni çatışmalara girmesi de olasıdır. Kürt grupların desteği ABD'nin icra gücünü tüm Irak için gerekli düzeye çıkarmasına, istikrar ve güvenliği sağlamaya yetmeyeceği de açıktır.
Direniş eylemlerinin artması, istikrarsızlığın sürmesi halinde, Irak'ın yeniden inşası bağlamında bu ülkeye yatırım yapmayı düşünen ülke ve sermaye gruplarını da tedirgin edecektir. Kaos ortamının politik sorunlar yanında, ekonomik sorunlar doğuracağı da söylenebilir.
Bu ortamda ABD'nin Birleşmiş Milletler veya ülkelerden gelecek yardım önerilerini seçme lüksü olduğu ise söylenemez.
ABD'nin Irak'ta yönetiminin Başkanı Bremer, Osmanlı'yı yargılayıp "sömürgeci" diye mahkum etmeden önce son yüzyılın sömürgecisi olarak Irak'ta ne işleri olduğunu ve ne aradıklarını izah etse daha yararlı olur.